İran ve ABD arasında ki sürtüşmenin sebeplerine pek çok kişi dini gözle bakıyor ve bu yüzden yanılgıya düşülüyor. Evet İran pek çok kişinin beğenmediği bir yönetime sahip ancak ABD’nin derdi gerçekten bu olabilir mi? ABD, İran’ın yönetim şekline verdiği tepkiyi neden Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn gibi ülkelere vermez. Bu ülkelerinde idamlar, insan hakları ihlalleri ve şeriat bakımından İran’dan geri olduğu söylenemez. Hatta İran’da seçim bile yapılıyorken körfezde ki Arap ülkelerinde demokrasi ile alakalı tek bir kurum bile yok ama İran’da dini sistemi bozmayacak kadar da olsa kadınlarında erkekler gibi eşit şekilde oy kullandığı bir sistem var. Demek ki mevzu şeriat yada demokrasi değil. Zaten İran’ın şah döneminden daha demokratik olduğuna şüphe yok.
Mevzu İran’ın nükleer çalışmaları da değil. Zamanında Pakistan ve İsrail gibi ülkelerin bile bu tür çalışmalarına ses çıkarılmamıştı. Pakistan’a Hindistan yüzünden İsrail’e de Arap Birliği yüzünden imtiyaz verilmişti. Peki İran’ın imtiyaz tanınacak sebepleri yok mu ki ambargoya maruz kalıyor. Etrafı Pakistan, Irak, Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail gibi onu sevmeyenlerle dolu iken başkasına tanınan imtiyazlar İran’a tanınmıyorsa, demek ki mevzu nükleer silahta değil. Zaten İran çalışmalarını yaparken atom bombası yapmayacağını belirtiyordu. Ancak batı atom bombası yapılmasa bile yapılabilme kapasitesi olduğu sürece, ihtimalin olduğunu söyleyerek yine izoleye devam etti. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın sözleri bunu çok güzel açıklıyor.
“İran nükleer silah yapmak istemiyor ama nükleer enerji potansiyeli oluşturmak istiyor bizi endişelendiren de bu”
ABD’nin derdini 3 başlıkta inceleyebiliriz. En başta tarihi olaylara bakmak gerekli. 1979 yılına kadar İran ABD kontrolünde bir ülkeydi. Pehlevi ailesi iktidara ABD sayesinde gelmişti ve Orta Doğu’da her konuda ABD ile aynı politikaları güdüyorlardı. Ancak İslam devrimi ile bu tamamen değişti. ABD için asıl sinir bozucu olan ise konsolosluk çalışanlarının esir alınmasıydı. Bu eylemin sebebi Şah Rıza Pehlevi’nin iadesinin yapılmaması idi. Bu eylem sırasında ABD bir kurtarma operasyonuna girişti ama başarılı olamadı. İran çöllerinde ABD’ye ait bir uçak ve helikopter nasıl olduysa çarpıştı ve 8 asker öldü. Kurtarma operasyonu başarısız olunca 444 gün süren esir sorunu ortaya çıktı. Koskoca ABD için böyle bir rezillik kolay iş değil, sonuçta bütün dünya ABD’nin nasıl aciz olduğunu gördü.
İşin tarihsel kısmından daha önemli bir de ekonomik boyutu var. İran ekonomik olarak devletçi bir politika güttüğü gibi ABD’ye olan bağımlılıktan kurtulmak için dolar kullanımını yasaklamış bir ülke. Eskiden olduğu gibi İngiliz ve Amerikan şirketleri İran’ın petrolleri üzerinde de kontrol sahibi değil artık. Bugün İran’ın doğal kaynakları Rusya ve Çin gibi rakiplerin sanayisini besliyor. Daha da önemlisi bu İran’la bitmeyebilir. Ya diğer bölge ülkeleri İran gibi olmak isterse, ondan etkilenip devrim yapmaya kalkarsa. Bu ABD için başka ülkelerde kendi kontrolünü kaybetmek anlamına geliyor. Bugün bile Irak’ta devrim ihtimalinin korkusunu hissedebiliyoruz. Irakta muhtemel bir devrim ABD’nin bir ülkeyi daha kaybetmesi demektir. Bahreyn, Irak, Lübnan, Yemen, Umman, Katar, BAE, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi ülkelerde yaşayan tutucu insanlar İran’da ki gibi bir yönetim şekli isterse Orta Doğu batılı şirketlerin top koşturamadığı bir yer haline gelebilir. Arap ülkelerinin kralları da bu ihtimalden korktukları için ABD ile sıkı işbirliği içindeler. Tıpkı Pehlevi gibi, halk tarafından alaşağı edilmek istemiyorlar.
İran’da da devrim öncesinde şah tıpkı Arap kralları gibi görgüsüz ve empatisiz bir şekilde har vurup harman savuruyordu. Bugün Arap ülkelerinde şeyhlerin emirlerin nasıl halktan izole yaşadığını ibretle izliyoruz. İran gibi bir yönetimi kim neden istesin diye düşünmeyin. İran’da sağlık ve eğitim hizmetleri ücretsiz. İran kendi nano teknolojisine sahip ülkeler arasında 12. ve uzay teknolojisinde de 10. sırada. Devrimden bu yana nüfusunu 2’ye katlamış genç bir ülke. 8 yıl süren savaş, 35 yıl süren ambargo, pek çok ülkede ki siyasi gruplara ekonomik destek gibi yorucu etkenlere rağmen halen Orta Doğu’nun 2. en güçlü ekonomisi. Pek çok Avrupa ülkesinin borç oranı ekonomik büyüklüğünden fazla iken, İran’ın borç oranı sadece %16.
Bunları laik insanlar belki şeri hukuk yapısı sebebiyle sahiplenmez ama Orta Doğu’nun ağırlıklı olarak tutucu bir coğrafya olduğunu düşündüğümüzde, şuan yaşanan Irak ve Bahreyn isyanlarını anlayabiliriz. Bu yüzden ABD’nin İran’ı ambargolarla yıpratıp örnek bir ülke olmasını engellemesi gerekiyor. İşin bence en önemli kısmı politik tarafı.
İran konumu itibari ile Rusya’nın da bir sigortası. 2012 yıllarında ABD için her an İran’a girebilir deniyordu. Girmemekle akıllılık ettikleri kesin. Peki ya girselerdi ne olurdu. Kendi sistemlerini uygulayacak bir kukla yönetim gelecekti elbet. Bunun yanı sıra Hazar Gölü’ne Amerikan füzeleri gelmiş olacaktı. Rusya’yı çevreleme konusunda en önemli adım atılmış olacak, Rusya Hazar’dan karşıya baktığında karşısında ABD füzelerini görecekti. Daha da önemlisi Çin, Rusya ve İran arasında kalmış Orta Asya ve Kafkasya devletlerinin, dolaylı olarak maden ve doğal gazının kontrolü Rusya ve Çin’den ABD’nin eline geçmesi kolaylaşacaktı.
Yani İran nükleer çalışmaları bırakıyorum da dese yada idam cezasını kaldırsa yada şeri sistemi yumuşatsa bile yinede ABD’nin hedefi olmaya devam edecek. Bir bahane her zaman bulunacaktır. Belki ülkenizde Kürtlere kötü davranıyorsunuz denecek, belki uyuşturucu geçişine göz yumuyorsunuz denecek bir şekilde mücadele İran diz çökene kadar devam edecek.
Muhammed Ali Çalışkan
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Aslina bakarsan iran corafyasi bambaska bir yer araplar gibi degil iranlilar ozellikle abd destekli komplolarla karsi karsiya kaldiklari zaman iran siyasi yapisi ulke deki kamu diplomasisini cok iyi kanalize ederek sert birlik propagandalariyla irani bir arada tutmayi basariyor tabi bunda Ruslarin da destegi esirgenemez.Cunku iran ruslar icin hem tanpon bolge hemde buyuk bir silah pazari.. Ruslar iran i kullaniyor cunku turkiyenin orta asya ya ulasmasinda tampon bolge gorevi goruyor.. ruslar irani kafkasyada kendi nufuzunu kabul etmeyen ulkelere karsi jeo stratejik konumuna diger devletleri kusatip ekonomik olarak koseye sıkıstiriyor bu yuzden ruslar iranin cokmesine bolunmesine izin vermez gibi gorunuyor ama suriye savasinda ruslar abd ile anlastilar suriye savasi bitince dedigim gibi sira irana gelecek ve iran in gelecegini acikcasi ruslarla abd nin anlasmasina bagli gibi goruyorum…
iranın uluslararası alanda en büyük dezavantajı demografik yapısının çok karışık olması.
iranın en az 5te 1i zaten türk(azeri,kaşkay,türkmen)
%10’dan fazlası da kürt
bide lurlar beluçlar araplar galiçler talişler ermeniler gibi halklarda var.
kolayca bölünebilir bir ülke aslında.
abd iranın bu durumunu bi türlü değerlendiremedi gitti.
Abd kuzeyden Gürcistan-Azerbaycan hattını oluşturarak Iranın Rusya ile ilişkisini kesmeye çalışırken bu ülkeleri Baltık ülkelerine benzer bir süreçte NATOya bağlamayı da ihmal etmeyecek. Iranın doğusu ise Afganistanda NATOnun görev almasıyla çevrelendi. Burada Türkiyeye Iranın batıdanda sıkıştırılması için ihtiyaç duyulacak.Şimdi Körfez ülkeleri Iran Şii radikalizmine karşı ABDnin ve dolayısıyla NATOnun koruyucu şemsiyesini talep edebilirler. Karşılıklı bir güvenlik anlaşmasıyla bu sağlanırsa Iranı çevreleme tehdit politikası tamamlanmış olacak. Tüm bunların amacı hegemonyanın sürdürülmesi enerji kaynaklarını kontrol etmek.
Saygilarimla.
Rusya ve Çin’in bizi destekleyecegine garanti gözüyle bakabilecegimiz bir takım Cikarlar olmalı. Uluslararasi cikar iliskisi ile hareket ederler bu devletler onlardan birsey istersek karsiliginda birsey vermemiz gerekir. Ki burada 2 sansiniz var 1.siz Abd’den isteyebilirsiniz Feto’yu ama almak icin ne gibi cikar/taviz isteyeceklerine bakarsiniz. 2. rusya ve Çin’e yaklasirsiniz ve bu yukarda dediklerinizi yapmak icin (yok elci kacirma bilmem ney:) bunlardan destek isterseniz vede bu devletlerin bu destek karsiliginda Türkiyeden ne istedigine bakarsiniz ve bu 2 kutuplada pazarlik yaparsiniz hangisi daha az zarariniza olursa oyle hareket etmeniz gerekir. Feto icin bunlara degermi derseniz degmez eninde sonunda ocalanla isi bittigi gibi Abd Fetoyla da isi bitince ocalalani verdigi gibi fetoyuda verecek bize acele edersek boyle hareket etmemiz gerekir ve kaybimiz olur. Bu yuzden Türkiye’nin icerde Feto temizligine devam edip bekle gör politikasi uygulamalidir.
Mahmut Ali Rusya ile Çini arkamıza almamız lazım bunun için.
iran abd’nin konsolosluk çalışanlarını esir almıştı.
pehleviyi iade edin bizde esirleri bırakalım dediler.
aynısını şimdi biz yapabiliriz abd elçiliğini basıp bikaç esirle abd’ye fetoyu verin esirleri alın demeliyiz.
ne hayalperestsiniz be rusya her daim uzun stratejilerde boğazları istemiştir misel hitler sovyetlere niye saldırdı yaz youtube dinle anlarsın zaten kırımıda aldıktan sonra vazgeçecek deil rte de farkında ya neyse bide 1000 yıldır kendi mezhebini yaymaya çalışan şia var onlarda tr yi sıkıştırırken sizin gibi faniler elçilik basacak he çine şafım yok eywallah doğru bir düşümce