2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD hariç dünyanın her yerinin yoksulluktan kırıldığı bir ortamda, Soğuk Savaşı doğu nasıl kaybeder diye düşünüyordum. Normal şartlarda yoksulluğun çok olduğu bir ortamda sosyalist blok daha kolay yayılabilirdi. Pek çok kişiye sorsak “batının sistemi daha iyi olduğu için” diyerek işi basite indirgeyebilir. Ama iş o kadar basit değil.
2. Dünya Savaşı bittiğinde dünya sanayi üretiminin yarısını ABD yapıyordu. Çünkü onlar savaşı kendi topraklarının dışında sürdürmüşlerdi ve diğer devletler ise kendi topraklarında savaştıklarından dolayı daha ağır hasar alıyordu. ABD, hem Avrupa’dan en yetişmiş insanlarını çekiyor, hem de kendi güvenliği sayesinde daha kolay üretimini sürdürebiliyordu.
Bir düşünün; bir tarafta savaş sayesinde dünya üretiminin yarısını yapan bir ülke, diğer tarafta ise savaş yüzünden 27 milyon insanını yitirmiş yani iş gücü sıkıntısı çeken bir ülke var. Yarış başladığında arada çok büyük bir fark varken bu farkın 45 yılda kapanmasını kim bekleyebilir? Hali hazırda zaten sanayileşmiş bir ülkenin kırsal ülkeleri kendine rakip görüp yarışması hiç dengeli değil. Kırsal dememin sebebi şu ki; sosyalizme geçiş yapmış hemen hemen her ülke bir kırsal ülkesiydi.
SSCB nüfusunun %80’i kurulduğunda köylerde yaşıyordu. Diğer devrim ülkeleri olan ÇHC, Nikaragua, Küba, Vietnam gibi ülkelerin hepsi bu durumdaydılar. Yani yarışa başlayan ülkeler kırsal olup, sanayileşmesini tamamlamış halkları karşılarında görüyorlardı. Bu derin uçurumu kapatmak kolay bir şey değil.
Avrupa’nın yarısı Sovyetlerin, diğer yarısı Yankilerin kontrolüne girdikten sonra ABD, Batı Avrupa ülkelerinde Marshall Yardımlarını devreye sokuyordu. Amaç burada ki ülkelerde komünizmin yayılmasını önlemekti. Bu ülkelerin insanları Doğu Avrupa’ya bakarak “biz onlardan daha iyi durumdayız demek ki sosyalist olmaya gerek yok” diyeceklerdi. O zaman SSCB’de Doğu Avrupa’yı kalkındırabilirdi diyebilirsiniz ama savaştan en ağır kayıpla ayrılan bir ülkenin yardım ettikleri mi yoksa dünya sanayi üretiminin yarısını yapan bir ülkenin yardım ettikleri mi daha fazla kalkınabilir? Batı Avrupa’nın zenginliğinin sebebi Marshall yardımlarıdır kapitalizmin sihri değil.
Gelelim Asya’ya.
ABD Avrupa’nın batısına yaptıklarını Güney Kore, Tayvan ve Japonya’ya yapıyordu. Daha yeni savaştığı bir ülkeyi tekrar inşa etmenin başka ne sebebi olabilir ki?
Ancak sosyalist blokta yer alan ülkelerin bırakın ABD yardımını kendi kendilerine bile kalkınmasına izin verilmedi. Kore savaşında 3 milyon insan öldü. Bunun 500 bini Çinliydi. Bu Çinliler Mao Zedong’un gönüllülerden oluşan köylüleri idi. Hiç bir şeyi olmayan bu köylüler ABD’nin donanımlı ordusunu geri püskürterek savaşı kazandılar. Ancak Kore yakılıp yıkıldı. Aynı şekilde Vietnam savaşında da 4 milyon insan öldü. ABD’nin, Vietnam, Laos ve Kamboçya’ya attığı bombaların toplamı 2. Dünya Savaşı’nda attığı bombaların toplamından daha fazla idi. Ancak ABD her zaman olduğu gibi bu kadar tahribata rağmen yine kazanamadı.
Bir yönetimin iş başına gelmesi için 3 yöntem vardır: Demokrasi, Devrim ve Darbe.
Doğu Bloğu’nu anti demokratik olmakla suçlayanlar en çok demokratik hükümet devirenler olmuştur. ABD’nin Latin Amerika da Condor planı kapsamında yürüttüğü darbe politikası nice demokratik hükümetleri indirdi. Bu sadece Latin Amerika değil başka coğrafyalarda da uygulandı ama Latin Amerika da ki kadar değil. Burada yaşanan darbeler neticesinde malum ülkelerde enflasyon fırlamış ve muhalif kesimler ortadan kaybolmaya başlamıştır.
Darbe politikasının en dramatik olanı ise Endonezya’dadır.
1965 yılında yaşanan darbe sonrası dünyanın en büyük 3. komünist partisinin 1 milyon üyesi katledildi. Eğer Endonezya’da bu darbe yaşanmasaydı dünyada o zaman ki en kalabalık 5. ülke sosyalist blokta yer almış ve böylece 5 büyük ülkenin 3’ü sosyalist olmuş olacaktı. Afrika da ki darbelerden bahsetmiyorum bile.
Darbeler ve savaşlar gibi bir başka yıkıcı etmen daha var, ambargo.
En yıkıcısı Küba ve Nikaragua olmak üzere ABD onlarca ülkeye ambargolar uyguladı. Şunu unutmayalım; daha büyük ekonomiler daha küçük ekonomilere ambargo uygularken ambargoya maruz kalan ülkelere kıyasla çok daha az yıpranmaya uğrarlar. Çünkü büyük güçlerin yeni alternatif pazarlar ve güzergahlar bulması mümkün veya daha kolay iken ambargoya maruz kalan ülkelerin böyle bir şansları çok azdır veya hiç yoktur. Örneğin Kuzey Kore gibi küresel büyüklükte bir ambargoya tabi tutulmuşsanız kendi yağınızda kavrulmaktan başka çareniz kalmaz ne yazıkki! Bu ambargolar yüzünden ülkeler kendi sistemlerini uygulayamamakla beraber elinden geleni de gösteremedi. Küba 50 yıl ambargo altında yaşamışken, birilerinin çıkıp “Küba ne kadar fakir demek ki sosyalizm kötü bir şey ” demesi ne kadar akıllıca bir analiz olabilir ki?
Sonuç olarak ABD dünya savaşları sayesinde, Soğuk Savaş başladığında ekonomik olarak açık ara öndeydi. Doğu arada ki farkı hızla kapatmasına rağmen savaşlar, darbeler, karşı devrimler, ambargolar yüzünden dünyanın sosyalizmin nasıl bir şey olduğunu görmeye fırsatı olmadı. Yani özet olarak ABD savaşı sistemi daha iyi olduğu için değil, sistematik şiddeti sayesinde kazandı.
Muhammed Ali Çalışkan
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
bana da devamlı madem sosyalizm iyi bişey neden kapitalistler sosyalistlerden daha zengin diye sorarlardı
bu yazı tam bana göre olmuş