2016 yılı, dünya barışı ve insanlık onuru adına oldukça verimsiz bir yıl olarak tamamlanmak üzere. Savaşların, darbe ve darbe teşebbüslerinin, düşen uçakların, yanan askerlerin, zulüm altında inleyen coğrafyaların iniltilerinin ayyuka çıktığı bir yıl olarak hafızalarda kalacaktır. Dünyamız adına oldukça kötü geçen bu yılın son ay ve günlerinde inanılmaz hadiseler de yaşanmadı değil. Bunlardan belki de en mâlumu, ABD’de aşırı sağcı, cumhuriyetçi ve hatta ırkçı D. Trump’ın yükselen milliyetçi akımlarının da iteklemesiyle başkanlığa gelmesiydi.
Öte yandan, “Arap Baharı” ile başlayan ayaklanmalar, 2016 yılında Suriye için daha da berbat bir hâl ile devam etti. Bir yandan IŞİD, bir yandan Şam yönetimi, bir yandan PYD (PKK) ve muhalifler…
SSCB’nin dağılmasından bu yana özellikle Ortadoğu’nun iplerini elinde bulunduran ABD, Obama yönetimi ile buradaki etkinliğini biraz daha hafifletti ve gözünün Pasifik’te olduğunu gayet net bir şekilde gösterdi. Bölgede çeşitli müdahaleler yapsa da hiçbirisi başarılı olmadı. Türkiye’yi kaybedeceğini bile bile PYD (PKK) ‘ye destek verdi ve IŞİD’in yok edilmesi için elle tutulur bir çaba içerisine girmedi. Bu boşluğu doldurabilecek tek bir aday vardı. O da Putin’in Rusyası…
Rusya, 2015 Eylül’ünde Suriye’ye girdiğinde, İran’ın bu durumdan pek de memnun kaldığını söyleyemeyiz çünkü İran, kesinlikle büyük oynuyordu. Bir yandan Yemen’de Suud’larla, bir yanda Irak ve Suriye’de bizzat meydanda kalarak, bölgeye dair hedeflerini açık bir şekilde oynuyordu. Rusya’nın operasyonları başlatması oldukça keyfini kaçırsa da yapabileceği bir şey yoktu. Rusya’nın Türkiye ile Kasım’daki uçak krizinden sonra ipler oldukça gerilse de bugün –Büyükelçi suikasti ile pekişerek- gayet iyi bir durumda.
2016’nın son günlerine baktığımızda, bahsi geçen bölgede kimler var?
İlk olarak yukarıda isimleri geçen 4 grup var. Daha sonra, ABD öncülüğünde müttefikler grubu, Rusya, İran ve Türkiye bölgede yerlerini koruyorlar. Başlangıca göre –Suriye krizinin başlangıcı- bölgede kazancı artanlar kimler? Başta Rusya ve Türkiye geliyor. Peşinden ise Şam yönetimi yani Esad gelmektedir. Bölge, adeta bir 3. Dünya Savaşı’nın arefesini yaşıyor. ABD’nin PYD ile ittifak ilişkisi, Türkiye’yi Rusya ile müttefik yapmış durumda. Özellikle Moskova’daki 3’lü zirvede (Rusya-Türkiye-İran), Suriye’deki genel ateşkes konusunda Rusya ve Türkiye’nin garantörlüğünde anlaşmaya varılması ve bunun BMGK’ya taşınacak olması, müttefikler ile 3’lü ittifakın arasını daha da açacaktır. BMGK’da Türkiye ve Rusya’nın çabalarını vurgulayan Rusya’nın bu tasarısı, ABD’nin vetosuna takılır mı, bir muamma… Ancak gerçek olan şu ki, bölge hiç olmadığı kadar daha sıcak ve bölge, çözüme hiç olmadığı kadar daha yakın çünkü masada (Astana) ABD yok.
Türkiye ve Rusya, bölgenin dizaynında baş aktör olarak pozisyonunu almış vaziyetteler. Burada Türkiye adına unutulmaması gereken en önemli ilke, “ABD’den kaçayım derken, Rusya’nın kucağına oturmamak” olacaktır. Gürcistan’dan Kırım’a, bugün ise Suriye’de, bir çok mevzide NATO hattını daraltan ve çevrelemeyi bir nevi kıran Rusya, Türkiye ile sonsuza dek can ciğer dost olarak kalmayacaktır. Tarih buna yeteri kadar şahit.
Sonuç:
1) Ortadoğu, vekalet savaşlarının pençesindeki Ortadoğu birkaç yıl daha bu süreci atlatamayacaktır.
2) 3’lü İttifak’ın Astana görüşmeleri –şayet olursa- çok büyük önem taşımaktadır. Orada, Esadlı bir geçiş süreci kararı alınabilir.
3) Astana’da veya sonrasında, Erdoğan-Putin-Ruhani ve Esad bir araya gelirse kimse şaşırmasın.
4) ABD ile Rusya’nın ipleri, Soğuk Savaş’tan beri ilk kez bu kadar gerilmiş vaziyette. Kissinger bu hafta bir açıklama yaptı: “Kırım’ı Rusların olarak tanıyalım, Doğu Ukrayna’dan çekilsinler”. Bu açıklamanın önemi yakında anlaşılacak.
5) İran mutsuz, 3’lü İttifak masasına zoraki oturdu. Türkiye, kesinlikle güvenmemelidir.
6) Türkiye-ABD arasında, sen IŞİD’e destek verdin, sen PYD’ye silah verdin gibi sürtüşmeler, umarım safların nerede şekillendiğini daha da net bir şekilde gösterecek cinstendir. (İlişkiler 15 Temmuz’da koptu.)
7) Suriye’de ateşkes sonrası ufak çaplı çatışmalar muhakkak devam edecektir. Türkiye, bu konuda muhalifleri iyi kontrol etmelidir.
8) Birleşik Krallık yeniden sahneye çıkmaya hazırlanıyor.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
Turkiyenin kazancinin oldugu konusu bence dogru degil. Kürt koridoru, Rakka’da da buyuk ilerleme kaydediyor. El Bab gibi onemli bir konumu hala ele geçirebilmis degil.
El-bab’da IŞİD, yıldırma savaşı veriyor. Basit bir şekilde almak öyle kolay değil. Daha önceleri Kilis’e, düşen bombaları izlerken bugün Membiç, El-Bab gibi stratejik noktalar elimizde ve Suriye’nin geleceği için Rusya ile ipleri devraldık. Bu açıdan bakarsak kazançlı olduğumu görebiliriz.