Kerkük’te Bayrak Savaşı: Kim, Ne İstiyor?

1417
Yazarlık Başvurusu

Kerkük Vilayet Meclisi’nin kamu kurumlarında Irak bayrağının yanına IKBY bayrağının asılmasına ilişkin kararı dikkatlerin Musul’dan Kerkük’e dönmesine neden oldu.

Kerkük Vilayet Meclisi’nin kamu kurumlarında Irak bayrağının yanına IKBY bayrağının asılmasına ilişkin kararı dikkatlerin Musul‘dan Kerkük‘e dönmesine neden oldu. Bugün Kerkük’te yaşananlar uzun vadede derin sorunlara dönüşebilecek bir sürecin ilk işaretleri olabilir.

– Bölgeyi tanıyanların da hemfikir olduğu konu, son dönemde yaşanan gelişmelerin tetikleyicisinin KDP ve Mesut Barzani değil, KYB’nin en güçlü lideri olarak görülen Hero Talabani ve onun Kerkük’teki en güçlü müttefiki Kerkük Valisi Necmettin Kerim olduğudur.

– Musul’u kontrol etse dahi ciddi bir iç güvenlik zafiyetiyle karşılaşacağını bilen Bağdat’ın Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerde IKBY’nin fiili otoritesine karşı koyma kapasitesi yok. Bu nedenle herhangi bir siyasi caydırıcılık da yaratamıyor.

– Kerkük’te bayrak krizi kısa vadede karşılaşacağımız son kriz olmayacak. Fakat uzun vadede, DEAŞ sonrası Irak’ta Kerkük’ü çatışma ihtimali yüksek bölgelerde en üstlere yazmak gerekecek.

Kerkük Vilayet Meclisi’nin 28 Mart 2017’de Kerkük’te kamu kurumlarında Irak bayrağının yanına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının asılmasına ilişkin kararı Irak’la ilgilenenlerin dikkatinin en azından kısa bir süreliğine Musul’dan Kerkük’e dönmesine neden oldu. Ancak bugün Kerkük’te yaşananlar kısa süreli ve geçici bir gelişmenin ötesinde uzun vadede derin sorunlara dönüşebilecek bir sürecin ilk işaretleri olabilir. Bu nedenle Kerkük’teki bayrak meselesini daha geniş bir çerçeveden değerlendirmek gerekiyor.

Mesud Barzani

Elbette, bayrak krizi siyasi bir sembol olması yönüyle son derece önemli. Ancak eğer bugün Kerkük’te tanık olunan gelişmeler sadece ‘bayrak’ sorunu çerçevesinde ele alınırsa yaşanan sürecin nedenleri de olası sonuçları da anlaşılamaz. Tespitimizi baştan yapalım; Kerkük’te bayrak krizi ile sembolleşen olaylar aslında uzun erimli bir sürecin parçası. 2003 yılında Irak’ın işgaliyle başlayan Kerkük’ün IKBY’ye bağlanma süreci, bayrak kriziyle önemli bir aşamaya ulaşmıştır. Eğer bu süreçte yerel ve bölgesel olarak güçlü bir karşı çıkış olmazsa en geç iki yıl içinde (belki de daha kısa bir süre zarfında) Kerkük IKBY’ye tam olarak bağlanacaktır.

Bu noktaya nasıl gelindi?

Irak’ın işgalinden sonra Kerkük hassas ve gergin dönemler geçirdi. Bu süre zarfında şehrin demografik yapısı değişti, tapu kayıtları silindi ve kırılgan bir siyasi denge oluştu. Bu denge öylesine kırılgan ki Kerkük’te çoğunluğu KDP ve KYB’li üyelerden oluşan Vilayet Meclisi üyelerinin belirlenmesi için 2005’ten beri seçim yapılamıyor. Irak’ta Vilayet Meclislerinin önemi kesinlikle küçümsenmemeli. Anayasaya göre bir vilayetin federal bir bölgeye dönüşmesini sağlayabilecek kararın ilk alınabileceği yer olmaktan, stratejik projeler dışında ilgili vilayetteki bütçenin ve harcamaların belirlenmesine kadar geniş bir yetki yelpazesi bulunuyor. Ancak 2008 yılında Irak Parlamentosu’nda alınan kararlardan sonra herhangi bir taşın oynamasının bile kriz yaratabileceği düşüncesiyle Kerkük’teki hassas denge korunmaya çalışıldı.

Bununla birlikte, DEAŞ’ın Haziran 2014’te Musul’u ele geçirmesinden sonra Irak’ın tamamında olduğu gibi Kerkük’te de dengeler değişti. DEAŞ’a karşı koruma gerekçesiyle daha önce Kerkük’e yerleşen ancak tam hâkimiyet kuramayan IKBY’ye bağlı peşmerge güçleri Kerkük’e tam anlamıyla konuşlandı. Ordunun çekilmesinin yarattığı güç boşluğunu peşmerge doldururken Kerkük’te ilginç bir gelişme daha yaşanmaya başladı. Şehrin önce DEAŞ’a sınır olan bölgelerinde, daha sonra merkez dahil bütün şehirde PKK varlığı açık hale geldi. Buna, merkezde zayıf bir varlığı olan Haşdi Şabi milislerinin şehrin çeperindeki bazı bölgelere yerleşmesi eklendi. Yani Kerkük yavaş yavaş ve sessizce büyük bir değişim sürecine sürüklenmeye başladı.

Irak’ın diğer kesimlerinde yaşananların etkisiyle gölgede kalan Kerkük, 2017’de yeniden hareketlendi. Önce ocak ayında merkezi hükümet ile Kerkük Valiliği arasında bir petrol sorunu patlak verdi. Fakat bu sorun kısa süreli olduğu için pek dikkat çekmedi. Ancak mart ayının başından itibaren Kerkük’te tansiyon sürekli yükseldi. 2 Mart’ta Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’ne bağlı ‘terörle mücadele ekipleri’ Süleymaniye’den gelerek Kerkük’teki Kuzey Petrol Şirketi’nde kısa süreliğine üretime el koydular ve üretimi durdurdular. KYB’li güçler, Bağdat’ın kendilerine ocak ayında verdiği sözü tutmadığını ve bu durumun devamı halinde petrol üretilmesine izin verilmeyeceği tehdidinde bulundu. 8 Mart’ta bu sorun, KYB’nin Bağdat’tan petrol konusunda koparttığı üretim, dağıtım ve rafinaj tavizleriyle sona erdi.

Bu olaydan 6 gün sonra 14 Mart tarihinde bu sefer Kerkük Valisi yayınladığı bir genelgeyle kamu kurumlarda ve resmi yazışmalarda Arapça ve Kürtçe’yi birlikte kullanmayı zorunlu hale getirdi. Aynı genelgede bugünkü bayrak krizinin ilk fitili ateşlendi ve Kerkük’teki kamu kurumlarının tamamında Irak bayrağının yanı sıra IKBY bayrağının çekilmesine kararı verildi. Daha sonra gelen tepkiler üzerine Vali, bu kararı Vilayet Meclisi’ne bıraktı. Sonunda 28 Mart günü Kerkük Vilayet Meclisi’nce IKBY bayrağının kamu kurumlarına Irak bayrağının yanına çekilmesi zorunlu hale getirildi.

Bölgesel ve ulusal ölçekte iktidar mücadelesi

Bugün Kerkük’te yaşanan gelişmeleri temelde iki ana eksen çerçevesinde incelemek mümkün:

1. Iraklı Kürtler arasındaki siyasi dengeler

2. Irak’ta merkezi otoritenin gücünü yitirmesi sonucunda ademi merkeziyetçi eğilimlerin güçlenmesi

Kerkük’teki son olaylar Iraklı Kürtlerin ortak bir siyasi manevrası gibi görülebilir. Fakat, IKBY’de siyasetin kalıcı bir değişimin evresinde olduğunu ve Kerkük’te üst üste çıkarılan krizlerin bunun bir parçası olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Elbette, Iraklı Kürtlerin tamamı Kerkük’ün kendileri tarafından kontrol edilmesini istemektedir. Kerkük meselesi Iraklı Kürtlerin siyasi hayatının en eski ve sembolik meselelerinden birisidir. Bu nedenle Irak’ta Kürt siyasi partilerin tamamı, Kerkük’ün sırasıyla Bağdat tarafından yönetilmesinin engellenmesini, ayrı bir federe bölge haline gelmesini ve son olarak IKBY’ye katılmasını arzu etmektedir. Bu nedenle, KYB’nin Kerkük meselesini IKBY iç siyasetinde bir siyasi koz olarak kullanmak istediği diğer partiler tarafından görülmesine rağmen bu hamlelerin hiçbirisine itiraz edecek durumda değiller. Ancak KDP ve Goran başta olmak üzere bölgedeki diğer partilerin KYB’nin bu adımlarını bölgesel denklem çerçevesinde okumayı ihmal etmediği bilinmelidir.

Petrol gelirlerinin paylaşımı

Kerkük’te KDP ve KYB arasındaki siyasi dengelerin diğer bir ayağı da petrol gelirlerinin yarattığı zenginlik. Kerkük sadece Irak’ın değil dünyanın en önemli petrol kentlerinden birisi. Ancak Irak’ta petrol gelirlerinin kontrolü ve dağıtılması sanıldığı kadar düzenli ve merkezi bir irade tarafından yönetiliyor değil. Üretim, işleme ve dağıtım aşamalarının her birinde yoğun bir karaborsa ve kuraldışı uygulamalar hakim. Bu nedenle petrolün ‘kimin bölgesinde’ çıkarıldığı, en az çıkarılması kadar önemli hale geliyor. Daha açık bir ifadeyle petrolün üretim yerini kontrol eden parti/grup/ittifak ya da hangi aktörse özel finansal kaynaklara sahip hale geliyor. Bu durum vilayetlerin petrol üretiminden aldığı özel payın ötesinde farklı patronaj ilişkilerinin olduğunu da gösteriyor. Yani Irak’ta petrol sadece merkezi hükümetin denetiminde bir kaynak değil aynı zamanda çeşitli çıkar odakları için temel geçim kaynağı niteliğinde.

Bu nedenle Kerkük denilince akla siyasi ve stratejik hedefler kadar dar grup çıkarları da gelmeli. Diğer bölgelerde petrol gelirlerinden dışlandığına inanan KYB’nin Kerkük’teki son girişimleri, şehrin petrol rezervinin nasıl ve kimler tarafından kontrol edileceğine ilişkin önemli bir denge yaratması anlamında da önemli. Açıkçası, KYB, KDP’nin diğer petrol anlaşmaları ve diğer kalemlerden sağladığı gelire karşı Kerkük’ü dengeleyici bir ekonomik güç olarak görüyor.

Kaynak: AA

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

1 Yorum Var

  1. bence turkıye surıye yerıne dead bahnesıyle ıraga gırmelıydı ve bu ıkb falan supurmelıydı ordakı turkmenlerı unutan turk degıldır!

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz