Neredeyse her ülkede bir karışıklık mevcut. Kutupların erimesiyle kutup bölgelerinde kapışma, Pasifik’te Çin-Japonya başta olmak üzere kıyısı olan ülkelerin çekişmeleri, petrol ve doğalgaz kaynaklarına erişmede rekabet yaşanması, Ortadoğu’nun çıkmazda olması, Avrupa’nın kendi içinde sorunlarla uğraşması, terörün -Çin hariç- dünyayı lanet gibi kaplaması, savunma harcamalarının ve silahlanma yarışının hızlanması, siber orduların kurulduğu dünya, kazan gibi kaynıyor.
Venezuela Yüksek Mahkemesi, iki hafta önce Kongre’nin yetkilerinin elinden alınması yönünde karar almış ve sonrasında hükümet karşıtı protestolar başlamıştı. Ülkenin başkenti Caracas’ta hareketlilik başladı. Protestoları görünce mahkeme, kararını geri çektiğini 1 Nisan’da açıkladı. Muhalif kesimin lideri olan Henrique Capriles’e 15 yıl seçimlere katılmama cezası verilmesi ortamı germişti. Chavez’in ölümünden sonra yapılan devlet başkanlığı seçiminde Chavez tarafından halef gösterilen Maduro yüzde 50,6; Henrique Capriles ise yüzde 49,1 oy oranına sahip olmuşlardı.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, hükümet karşıtı protestoların sorumlusu olarak Amerika’yı gösteriyor. Protestocular ‘Mother of All Protests’ olarak adlandırdıkları büyük bir eylem düzenleyeceği için Devlet Başkanı geniş çaplı önlemler aldı. 100 bin olan Bolivar Devrimi milislerinin sayısını 500 bine çıkarmayı planladıklarını açıkladı. Bolivar Milisleri, 2008 yılında Hugo Chavez tarafından iç ve dış tehditlere karşı kurulmuştu.
1998 yılında Devlet Başkanı olan Hugo Chavez döneminden beri ülke, zor durumlarla yaşamaya alışık. Petroleos de Venezuela S.A’ya 2001 yılında ham petrol arama ve çıkarma projelerinde son söz hakkını elde etmişti. Devlete ait olan bu şirket, 2002’de işçilerin greve gitmesi neticesinde Chavez görevinden üç gün uzaklaşmak zorunda kaldı ve destekçilerinin sayesinde yeniden koltuğuna oturdu. ABD’li şirketleri ülkesinden çıkartan Chavez, ülkesinin sahibi olduğu petrolün millileştirilmesini savunduğu için hep hedefte oldu. Buradaki petrolü kontrollerine almak isteyen ülkelerce Venezuela’da çıkan ayaklanmalar desteklendi.
Önemli yer altı kaynaklarına sahip olan ülkeler her zaman tehdit altındadır. Venezuela’nın petrollerinin olması, Ortadoğu’nun petrollerinin olması onlar için iyi olsa da petrolü ele geçirmek isteyenler için hiç de iyi değildir. Petrol sahibi olanlar, özellikle de petrolünü millileştirenler, siyasi istikrarsızlıklarla boğuşmak durumunda kalırlar.
NOT: Referandum yabancı basının da hayli ilgisini çekti. Birçok medya kuruluşu Türkiye’nin ayrıştığına vurgu yaptı. Gelecekte petrolün yerini BORun alacağı uzmanlarca dile getirilmekte. Türkiye, Bor, Toryum, Uranyum gibi stratejik madenlere ve Fırat ile Dicle gibi önemli su kaynaklarına sahip olması nedeniyle hedef ülke konumundadır. Bizim yapmamız gereken ise BİRLİK olmak.
Ünal G. Akman
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.