Dünya’ nın Suudi Arabistan ve Katar arasındaki krize odaklandığı bir zamanda İran bölgesinde meydana gelen gelişmeler bize bu yaşanan olayların birbirleri ile bağlantılı olduğunu düşündürmelidir. 11 Eylül saldırıları sonrası dünyada aktif terör olayları gerçekleştiren El-Kaide, İran’da günümüze kadar eylem gerçekleştirmezken tam bu sıralarda Tahran’da gerçekleştirdiği eylem ile Ortadoğu’ da yeni bir cephe açıldığının haberini vermektedir. Bu noktada verilmek istenen mesajı Katar ve Suudi Arabistan krizinin bir parçası olarak ortaya koyabiliriz. Günümüze kadar Amerika ile işbirliği içerisinde olan İran(uygulanan ambargolara rağmen) Trump ile tıpkı değişen diğer Amerikan politikaları gibi kendilerine yönelik politikalarında değişimi ile karşı karşıya kalmıştır.
Son dönemde İran, merkezinde olduğu kadar dışarıda El Tanf bölgesinde de mücadele içerisindedir. Haziran ayında iki defa ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyon güçlerinin Amerikan savaş uçağı ile Suriye’de rejim yanlısı olarak tanımladığı İran yapımı insansız hava aracını(İHA) düşürdü. Özellikle aynı bölgede İHA’ların düşürülmesi başka bir yere dikkatimizi çekmektedir. Suriye-Ürdün-Irak üçgeninde bulunan El Tanf bölgesinde ABD daha önce Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO) eğitmek amacıyla bir üs kurmuştu. Daha önce inşa edilen bu askeri üs şu an YPG terör örgütünün yerleşim alanı haline getirilmek istenmektedir. Tam bu noktada İran destekli Şii milisler Suriye çölündeki etkinliği arttırmak için bu bölgeden geçmek zorundadır.
Hizbullah, Haşdi Şabi ve İran milisleri ile sahada varlık gösteren İran, ileri dönemlerde Amerika’nın sahada vekalet savaşçısı olan YPG terör örgütü ile karşı karşıya gelerek bu noktada vekalet savaşlarının başlatılacağı öngörüsünde bulunmaktayız. İlk izlenimlerimize göre şu an yapılmak istenen DAEŞ terör örgütünün sahadan temizlenmesi ile YPG terör unsurlarının oraya yerleştirilmesi ve İran ile bir savaş başlatılmasının söz konusu olmasıdır. YPG terör unsurları burada İran’a karşı üstünlük sağlarsa buradan sonra ki hedeflerin Rakka’ya doğru ilerlenmesi olacak DAEŞ’in boşalttığı alanlara YPG terör örgütleri yerleştirilecektir.
Körfez Ülkeleri arasındaki yaşanan krize bakıldığında Suudi Arabistan’ın ve ABD’nin ortak birlikteliği ile başı çekmiş olduğu koalisyonun İslami ortaklar arasından İran’ı etkisizleştirme amacı güttüğü ve bu konunun Katar başta olmak üzere Suriye sınır sahasında da devam ettirilmesi ile İran üzerine uygulanan etkisizleştirme politikalarının siyasal, ekonomik ve stratejik olmak üzere tüm alanlarda etkisini gösterdiği bu dönemde İran’ın ayakta kalması tamamen kurgulayacağı stratejinin etkili olmasına bağlıdır.
Ferdi Güçyetmez
StratejikOrtak.com MİSAFİR YAZAR
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
İran ne kadar müslüman kanı akıtsana bizim için tampon bir ülke bence.İranın düşmemesi için onlarla gizliden veya doğrudan hamleler yapmak bizim için zaman kazanmamıza ve bu arada eksikliklerimizi tamamlamaya yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.Yoksa bölgede büyük bir güç kaybı olacak ve gözlerin en sonunda türkiye’ye dikilmesi söz konusu olacaktır.
Evet bu noktada ülkemizin bekası için stratejik düşünmemiz gerekli duygularla hareket etmek bizim için kötü sonuçlar doğurabilir. ‘Arap kışının’ etkilerinin en son ülkemize uğramaması için alınması gereken önlemlerden bir tanesi sizin dediğiniz gibi hamleler yapmaktan geçiyor.