Türk Diplomasisinde Son Viraj, Son 4 Yılımız

2467
Yazarlık Başvurusu

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana dış işlerinde yaşadığı sorunları çözmek maksadıyla neredeyse her zaman ilk olarak diplomasi kanalını tercih etti. Peki, Türkiye dış ilişkilerinde nasıl? Diplomatlarımız ve bürokratlarımız başarılı mı? Türkiye Diplomasisi hep mi böyleydi? Öncelikle son dört yılda neler yaşadı ona bakalım. Aşağıdaki Kronolojik liste, 2014 yılında Mit tırlarının Adana’da durdurulmasından sonra hazırlanmıştır.

19 Ocak 2014: Muhalefet kanadının iddiasına göre El Kaide örgütüne silah taşıyan MİT TIRları Adana’da jandarma tarafından durduruldu. Tutanağa göre, araçtaki görevliler TIR’ı durduran jandarmaya, ‘Arayamazsın, devlet sırrı’ dedi. Olay Savcılık ve Milli İstihbarat Teşkilatı arasında krize neden oldu.  Hükümet kanadına göre, TIRların içerisinde Bayırbucak Türkmenlerine giden yardımlar vardı. Olayda Türk Diplomasisi, dış ilişkilerinde büyük yara aldı.

27 Mart 2014: Dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da dahil olduğu iddia edilen bir ses kaydı Youtube’ta paylaşıldı. Türkiye’de Youtube’a erişim yasağı geldi.

11 Haziran 2014: Türkiye Cumhuriyeti Musul Başkonsolosluğuna Işid terör örgütü saldırdı. Başkonsolos dahil olmak üzere 49 kişi rehin alındı. 101 günlük esaretin ardından kurtarıldılar.

06 Ekim 2014: Ayn-el Arap’ta (Kobani) yaşanan olaylar nedeniyle, HDP’nin yaptığı protesto çağrısı sonunda yaşanan olaylarda tam 50 kişi hayatını kaybetti.

22 Ocak 2015: Somali’nin başkenti Mogadişu’da bomba yüklü araçla Türk delegasyonunu hedef alan saldırı düzenlendi.

22 Şubat 2015: Suriye’de IŞİD’in kontrolü altında bulunan bölgede yer alan, Süleyman Şah Saygı Karakolundaki türbeye ait emanetlerin tahliye edilmesi amacıyla ”Şah Fırat” operasyonu yapıldı.

Şah Fırat Operasyonu

17 Mart 2015:  Trans Anadolu doğalgaz boru hattının temel atma töreni Kars’ta yapıldı.

15 Nisan 2015: Avrupa Parlamentosu ”Soykırım Tasarısını” kabul etti.

20 Temmuz 2015: Terör Örgütü PKK’nın Suruç ilçesinde yaptığı bombalı saldırı sonucunda 34 kişi hayarını kaybetti, 104 kişi yaralandı. Olaydan sonra ”Çözüm Süreci” askıya alındı.

24 Kasım 2015: Rusya Federasyonuna ait savaş uçağı, Türkiye tarafından, sınır ihlali nedeniyle düşürüldü. Rus tarafı sınırın geçilmediğini iddia etti. Olaydan sonra Türkiye ve Rusya arasında kriz başladı. İlişkiler zedelendi. Olaydan yaklaşık bir yıl sonra gerçekleşen FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra, uçağın düşürülmesinden sorumlu iki asker, Fettulahçı terör örgütüne üye olmaktan tutuklandı.

01 Aralık 2015: Rusya Başbakanı Merdeyev, Putin’in isteği doğrultusunda hazırlanan Türkiye’ye yaptırım pakedini imzaladı. İki ülkenin ilişkileri tekrar yara aldı.

15 Temmuz 2016:  Türkiye’de askeri darbe girişimi yaşandı. Amerika Birleşik Devletleri destekli olduğu iddia edilen, Fettulah Gülen Cemaati Türkiye’de darbe girişiminde bulundu. Türk Milletinin büyük çaba ve fedakarlıklarıyla girişim bastırıldı. Darbe girişimi boyunca 1.500’ü aşkın kişi yaralandı, 240 kişi hayatını kaybetti, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı.

15 Temmuz Darbe Girişimini Halk Püskürttü

20 Temmuz 2016: MGK’nın tavsiyesiyle 3 ay süreyle Olağanüstü Hal ilan edildi. Bu durum tam 7 kez uzatıldı ve 18 Temmuz 2018’de kaldırıldı.

24 Ağustos 2016:  Türkiye ”Fırat Kalkanı” kod adıyla Cerablus’a sınır ötesi operasyon başlattı. Bölge Işid’den temizlendi, Terör koridoru engellendi.

Fırat Kalkanı Harekatı

19 Aralık 2016: Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Andrey Karlov, Ankara’da uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.

11 Mart 2017: Türkiye Hollanda Krizi. Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun referandum için Hollanda’da yapacağı mitingin, güvenlik gerekçesi ile iptalin ardından patlayan kriz, iki ülke ilişkilerini derin şekilde yaraladı.

18 Mayıs 2017: ABD’nin İran’a nükleer programı nedeniyle uyguladığı yaptırımları delmekle suçlanan Reza Zarrab’a ABD’de dava açıldı.

Haziran 2017: Katar’da Ortadoğu’nun son yıllardaki en büyük siyasal krizi patlak verdi. Suudi Arabistan ve Mısır başta olmak üzere, çoğu Arap ülkesi, Katar’ın İran ile ilişkileri ve ülkenin yasa dışı silahlı örgütlere destek verdiği iddiası üzerine, Katarla diplomatik ilişkilerini kestiğini açıkladı. Türkiye krizde, müttefiki Katar yanında yer aldı. Türkiye Katar’a asker gönderme kararı aldı.

25 Eylül 2017: Kuzey Irak’ta Bağımsızlık Referandumu yapıldı. Türkiye’nin çeşitli mercilerden bir iç güvenlik sorunu olarak nitelendirdiği bu olayda her fırsatta Irak’ın toprak bütünlüğü vurgulandı. Sonunda referandum yapılmasına rağmen karar askıya alındı.

08 Ekim 2017: Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ile vizeleri durdurma kararı aldı.

06 Aralık 2017: Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Kudüs’ü İsrailin başkenti olarak tanıdığını açıkladı. Diğer hiçbir ülke ve Birleşmiş Milletler gibi, Türkiye’de bu kararı tanımadı.

23 Aralık 2017: Birleşik Arap Emirlikleri Dış İşleri bakanının Twitter’dan Fahreddin  Paşa’ya zamanında kutsal emanetleri Türkiye’ye getirmesi nedeniyle hırsız ithamında bulunması sebebiyle, iki ülke arasında gerginlikler yaşandı.

21 Ocak 2018: Zeytin Dalı Harekatı başladı.

18 Mart 2018: Zeytin Dalı Harekatı’nın merkez hedefi Afrin kenti düştü.

12 Haziran 2018: Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’nın (TANAP) projesinde ilk gaz akışı gerçekleşti.

09 Temmuz 2018: Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde seçimi ilk turda oyların salt çoğunluğunu alarak kazanan Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 22 ülke liderinin de katıldığı  törende yemin etti ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi resmen başladı.

25 Temmuz 2018: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. BRİCS zirvesine konuk olarak katıldı.

Ağustos 2018: 9 Aralık 2016’da PDY üyesi olmaktan tutuklanan, misyoner ve ajan Rahip BrunsonAmerika Birleşik Devletlerinin isteği üzerine serbest bırakılmayınca Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’ye yaptırım kararı alındığını açıkladı.

01 Ağustos 2018: Dolar kuru 5 ₺’yi buldu.

Son dört yılda yaşadığımız kriz, operasyon ve antlaşmaların en azından bir kısmını hatırladıysak, bunlar aklımızın bir köşesinde dursun. Şimdi biz, kronolojik sıranın sıkıcı ve baskıcı etkisinden sıyrılıp, daha genel bir şekilde ülkemizi inceleyelim.

Avrupa Birliği Meselesi

Türkiye, yadsınamaz bir şekilde yıllardır Avrupa Birliğine girme hedefinde.Daha yenilerde Avrupa Birliğine girmenin bizim için stratejik bir amaç olduğunu söyleyerek Dış İşleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, bu durumu bir kez daha doğrulamış oldu. Şimdi, Avrupa Birliğine girmenin doğru olup olmadığını, artı ve eksilerini bir kenara bırakıp, bu yolda neler yapmışız, ne kadar ilerlemişiz ona bakalım.

1. Üyelik Müzakerleri Başlıyor 

Türkiye Cumhuriyeti’nin AB macerası, 1963 yılında, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla başlıyor. Ardından günümüzde de devam eden adaylık için müzakerelere, 1987’de başlamıştır. 1999’da aday olarak kabul edilen Türkiye 2005’te tam üyelik müzakerelerine başlamıştır.

2. Müzakere Süreci

2005 yılında tam üyelik için aday kabul edilip, görüşmelere başlayana dek, bu süreçte başarı olarak sayılabilecek tek ilerlememiz, 1995 yılında, Avrupa Birliği ile gümrük birliğine girmemizdi. Onun dışında klasik batı oyalamalarından sonra ancak başlanan müzakerelerde AB Başkanlığından alınan verilere göre toplamda 33 fasıl başlığı açılmış, bunlardan;

6) Şirketler Hukuku (1 KK)

20)  İşletme ve Sanayi Politikası (1 KK)

21) Trans- Avrupa Ağları  (1 KK)

28) Tüketicinin ve Sağlığın Korunması (1 KK)

32) Mali Kontrol (3 KK)

olmak üzere 5 tanesi tamamlanmış fasıllardır. AB üyesi Güney Kıbrıs yönetiminin tek taraflı (başta güvenlik konuları olmak üzere) bloke ettiği fasıllar dışında Aralık 2006 tarihli Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi Kararı çerçevesinde 8 fasıl daha askıya alınmış durumdadır.

3. Birliğin Görüşleri

Büyükten küçüğe doğru, Avrupa Birliği’ndeki önemli ülkelerin Türkiye’nin üyelik sürecine nasıl baktığını inceleyelim. Her biri için küçük bir araştırma yeterlidir.

Almanya: Şansöyle Merkel önderliğinde Almanya, Türkiye’nin birliğe girmesine en soğuk yaklaşan ülke durumunda.

Birleşik Krallık: Avrupa Birliğinde ayrılma sürecinde olsalar da tarihsel olarak Türkiye’nin üyeliğini desteklemişlerdir.

Fransa: Eski Hükumetlerin aksine Macron yönetimi, Türkiye’nin tam üyeliğine artık şiddetle karşı değil.

İtalya: Diğer Akdeniz ülkeleri gibi, İtalya da  Türkiye’nin üyeliğini destekliyor. İtalya’nın Türkiye’nin AB içerisindeki en büyük 3. ticari ortağı olduğunu hatırlatalım.

İspanya: Görüşleri çok farklı değil. İspanya, Türkiye-AB diyaloğunun bölgenin jeopolitik istikrarı açısından kilit rol oynadığını düşünüyor.

Belçika: Belçika her ne kadar geçmişte Türkiye’nin üyeliğine sıcak baktıysa da Başbakan Charles Michel bu tutumu değiştirerek mart ayında yaptığı bir açıklama ile müzakerelerin durdurulmasını istedi. Aynı zamanda Belçika’nın başkenti Brüksel, Avrupa Birliği’nin de başkenti durumunda.

4. Sonuç

Avrupalı ülkelerin bakış açısı ortada. Fakat şüphesiz başta ekonomi olmak üzere birliğe girişimiz bir çok yarar sağlayacak. Müzakere sürecine bakacak olursak, büyük bir oyalama olduğu alenen ortada ve buna kimse bir şey diyemez. Yine de diplomatlarımız ve bürokratlarımız süreci hızlandırmak veya dosyaları olumlu yönde ilerletmek adına farklı şeyler yapabilirler miydi?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişimizden sonra, Avrupa Birliği Bakanlığı, başkanlık olarak Dış İşleri Bakanlığına bağlanmıştır. Bu durumun diyalogu hızlandıracağı kanaati yaygın olsa da, AB için nihai bir sonucu ne zaman alırız veya alabilir miyiz? Söylemek zor.

Kriz Yönetimi

Peki, Türk diplomasisi kriz dönemlerinde ne yaptı? Duruşu nasıldı? Gelin yukarıdaki sıkıcı kronolojik listeye gere dönüp, oradaki bir kaç krizi masaya yatıralım ve neler yapmışız bir bakalım.

1. Rus Uçağının Düşürülmesi

Olay 24 Kasım 2015’te cereyan ediyor. Türkiye’nin Suriye sınırında bir Rus Su-24 uçağı,  Türk F-16 tarafından, sınır ihlali nedeniyle, angajman kuralları nedeniyle düşürülüyor. Ardından Rusya, Türkiye ile tüm askeri temaslarını askıya alıyor.

Peki, sonrasında ne yapıyoruz? Öncelikle Türk yetkililerden, Rus uçağına tam on kez İngilizce şekilde, rotanızı güneye çevirin uyarısı yapıldığı açıklandı.  Zaten Suriye Sınırı için angajman kuralları, 2012’de bir Türk keşif uçağının ihtarsız düşürülmesi ile değişmiş ve katılaşmıştı. Türk tarafına göre, bunca ihtardan sonra, uçağın düşürülmesi kadar doğal bir şey yoktu.  Rus tarafı ise, sınır ihlali olmadığını ve planlı bir provakasyon olduğu iddia edildi. Türkiye’den özür gelene değin, yaptırım uygulayacaklarını açıkladılar.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, özür dilemeyeceğini, sınır ihlalinde bulunulduğu için, Rusya’nın özür dilemesi gerektiğini söylediler. Bu sırada NATO kanadından da Türkiye’yi destekleyen, sınır ihlali olduğuna yönelik raporlar geliyordu. Yaptırımlar bir süre sürdü, ardından Kremlin’den Erdoğan özür diledi duyurusu geldi. Recep Tayyip Erdoğan ise, üzüntümü belirttim dedi. Ardından ilişkilerde normalleşme başladı. Günümüzde Türk Rus ilişkileri Abd ile olan gerginliğin etkisi ile iyi durumda seyretmekte.

2. Terör Koridoru

Emperyal güçlerin desteğinde, güya bağımsız bir Kürt devleti kurmak amacıyla, bölücü ve terörist PKK’nın Suriye ve Irak uzantıları, bu ülkelerin Kuzeyinde, Türkiye’nin Arap dünyası ile bağlantısını kesecek ve durmadan bölgeye terör ithal edecek bir kukla devlet için çalışıyordu. Türkiye bu büyük tehdidi öncelikle diplomatik oalrak çözmeye çalıştı. Görüşmelerde, teröristlerin, Fırat’ın doğusuna çekileceği kararlaştırıldı. Fakat ABD bir çok sözü gibi bu sözünü de tutmadı. Bir çekilme gerçekleşmedi.

Tehdit büyürken ve zaman Türkiye’nin aleyhine işlerken önce tezkereler geldi, ardından iki büyük operasyon; Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatı yapıldı. Türkiye’nin Güney sınırının güvenliği için yapılan bu iki operasyon büyük başarıyla sonuçlandı. Türk Jetlerinin hedefleri büyük başarı oranıyla vurması, saha birimlerinin güçlü ve güvenli ilerleyişi, Ergenekon kumpaslarının, 15 Temmuz darbe girişiminin  Türk ordusuna zarar vermediğinin ispatı oldu.

Terör Koridoru Planı ve Sözde Kantonlar

Türk diplomasisi hepten başarısızdır veya tümüyle başarılıdır diyemeyiz. Görüldüğü üzere özellikle kimi kriziler doğru şekilde yönetilip idare edilmişken, elde edilen fırsatların kaçırldığı olmuş, Söylenen sözler çiğnendiği ve Türkiye’nin oyalandığı da görülmüştür. Peki, sotunlar nasıl çözülür? Dış politikada nasıl daha itibarlı oluruz? Cevap Liyakat.

Devletin dış politikasının emanet edileceği insanlar büyük titizlikle seçilmiş, rüştünü ispat etmiş, insan ilişkileri iyi olan vatansever kişiler olmalı. Bu işin eğitimini mutlaka almış, getirileceği pozisyonu hak etmiş kişiler seçilmelidir. 3-5 yıllık politikalar değil, Büyük Britanya gibi çok uzun dönemler için dış politika planları yapılmalıdır. Her yeni dış ilişkiler bakanıyla, her başbakan değişikliğiyle yeni maceralara yelken açılmamalı. Dış politikada maceraperest davranılmalı. Realist bir politika izlenmeli.

Okuduğunuz için teşekkürler.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

3 YORUMLAR

  1. Sadece kronolojik olarak sıralanmış ne gibi ayrıntı bekliyorsun ki burada ortadogu ve dış politikadan bahsediyoriz tabiki 3 5 paragrafla anlatilmaz kitaplar yazilir insallah başlığı okumuşsundur.

  2. Yazı, ayrıntılı olmasına rağmen başlangıç seviyesinde yazılmış. Ayriyeten çok eksik kalmış. Yazıya tıklarken beklentilerimin %10’u ya vardır ya yoktur

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz