Suudi Arabistan’ın veliaht prensi, Muhammed bin Selman el Suudi, ülkeyi yöneten Selul ailesinin, yakın geçmişteki reformist temsilcisi konumunda bulunmaktadır. Krallığın hüküm sürdüğü Suudi Arabistan‘da füzelerin gölgesinde ılımlı islam projesi yürütülmeye çalışılmaktadır. Peki, bizzat veliaht prens Muhammed bin Selman’ın açıkladığı proje ya da reformlar, Suudi Arabistan’a uyacak mı? Uymazsa ileride ne gibi problemlere sebep olabilir?
Öncelikle ülkenin temel taşlarını incelemekte fayda var:
Kapitalist pazarın, ehemmiyetle petrol ticareti alanında en önemli devletlerinden biri konumunda bulunan krallığın ideolojisi, geleneksel İslam olarak tanımlayabileceğimiz, selefilik ile tanımlanıyor. Selefiliğe göre, İslam açısından en hayırlı zamanların, Hz. Muhammed peygamber dönemi ve beraberindeki sahabelerin yaşadığı tarihler olduğu, ardından bir sonraki nesil olan tabiin ve ondan sonraki nesil olan etbaut tabiin olduğuna inanılır. Esasında bu inancın temellendiği bir hadis mevcuttur:
Geleneksel İslam’dan Kasıt Nedir?
Geleneksel İslam’dan kasıt şu şekildedir; dinin inanç biçimi ve pratikleri, Hz.Muhammed dönemine göre olmalıdır. Örneğin bir ayet hakkında peygamber, ilaveten bir açıklama getirmediyse, açıklamaya dini açıdan gerek görülmediği için getirilmemiştir, sahabe soru sormadıysa, bu durumun bir hikmeti mevcuttur. Ya da misalen ayette Allah’ın eli lafzı geçtiyse, burada güç olarak tevil edilmesi yanlıştır, kendisine has bir el vardır,denilir ve fazlası için yorum yapılmaz.
Mezhebin mantığında, bir ayet,hadis veya vaka ekstra olarak açıklandıysa ona göre amel edilir, açıklanmadıysa da hikmetinden sual olunmaz. Bu bağlamda, Suudi Arabistan’ın kuruluşundan itibaren, Osmanlı Devleti ile tamamen farklı bir çizgide ilerlediğini görmekteyiz. Nitekim, Osmanlı Devleti, selefi veya Türkiye’de bilinen ismiyle, vahabi bir devlet değildir. Anadolu’daki İslamiyet anlayışı, doğunun etkisiyle gelen sufizm ile beraber, daha farklıdır. Pratik şeriat uygulamalarının toplumsal yönünden ziyade bireysel yönüne ağırlık verir. Esasında Türkiye’de vahabiliğin selefilik ile aynı tarihte çıkmış olduğu gibi bir yanılgı da mevcuttur lakin bu başka bir tartışma konusu olacağından ve konudan sapmaya neden olabileceğinden Suudi Arabistan’a geri dönelim.
Suudi Arabistan’ın Batılılaştırılması
Selefi hukukuna göre temellendirilmiş ve ideolojik öncülüğünü Muhammed bin Abdulvehhab’ın üstlendiği Suudi Krallığı, yıllar boyunca sert bir yönetim sergilemiştir. Yıllar ilerledikçe, globalleşen dünyada garp tesiri altına girmeye başlayan Suudi Arabistan, tepeden inme de olsa bir takım reformlarla batılılaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmaların esasında iki temel sebebinden bahsetmek mümkündür; kültürel ve ekonomik.
Birinci husus, daha önce bahsedildiği üzere, Suudi Arabistan halkının bir kısmının, teknolojiyle beraber, özellikle Amerikan ve Avrupa kültürüne duyduğu sempatiyle, ihtiyaçlarının değişmesidir. Bu ihtiyaçların, faydası, zararı veya yeniden üretimi tamamen farklı alanların konusu olsa da, üzerinde epey düşünülmesi gereken bir meseledir. Diğer bir sebep ise ekonomiktir. Ülkesinin ekonomisinin tamamen petrole dayalı olmasından bir nebze rahatsızlık duyan veliaht prens, özellikle turizm gibi bir alanda da çalışma yapılması gerektiğini, bu açıdan da kültürel reformun gerekliliğine bağlantılı olarak projeler geliştirmeye başlamıştır.
Ilımlı İslam Çalışmaları
27 Ekim 2017’de Kamu Yatırım Fonu’nun düzenlediği, yaklaşık altmış ülkenin katılımcı olarak bulunduğu Gelecek Yatırımlar Girişimi’nde konuşan Selman, ülkesinin ılımlı İslam’a döneceğini açıklamıştı.
Ilımlı İslam projesi bağlamda yapılan bazı çalışmalar (kronolojik sıralama gözetilmeksizin) şu şekildedir :
- Erkek ve kadının beraber gidebildiği ortak sinema salonlarının açılışı (1970’lerde ülkede bulunan sinema salonları, şeyhlerin tepkisi üzerine yasaklanmıştı.)
- Kadınlara seçme-seçilme hakkının verilmesi
- Kadınlara araç kullanma hakkı verilmesi
- Kadınların spor etkinliklerine katılmasına izin verilmesi
- Suudi Film Konseyi’nin kurulması
- Ferace ve siyah başörtüsü takmanın hafifletilmesi, bu konuda bulunan sınırın kaldırılması
- Kadınlara tesettürlü olarak katılma şartı da olsa ilk kez bir maraton düzenlendi. (El Ahsa Maratonu)
- 25 yaşının üstündeki kadınlara tek başlarına seyahat özgürlüğü verildi
- El Huber Belediyesi’nin başkan yardımcısı İman Abdullah el Gamidi isimli bir kadın oldu.
- Kadınlara iş kurma hakkı verildi
- Kadınların ulaşım ücretlerinin %80’nin Çalışma ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı tarafından karşılanacağı açıklandı.
- Kadınlara askeri görevlerde bulunma ve hukuk alanında çalışma hakkı verildi.
- Konserler gerçekleştirilmeye başlandı.
- Çizgi Roman Kongresi gerçekleştirildi.
- Eğlence sektörüne 64 milyar dolarlık yatırım yapıldı.
- Caz Festivalleri düzenlenmeye başladı
- Riyad’da opera gösterileri başladı.
- Ünlü şarkıcı Nicki Minaj’ın konser vereceği belirtiliyor.
Peki, Selman’ın sözünü ettiği ılımlı İslam projesinde süreç ne kadar sağlıklı işliyor ve buradan doğabilecek sonuçlar nelerdir?
Ilımlı İslam Projesi Süreci
Şuan için uygulamala pratiklerinde, ciddi bir sorunla karşılaşılmadığını görmekteyiz. Halkın bir kısmının bu reform hareketine destek verdiğinin kanıtı niteliğinde gözükmektedir. Elbette, reform karşıtı ekstremist (aşırıcı) olarak tanımlanan kişilerin tutuklanıp, cezalandırılması konusunu da atlamamak gerek.
Veliaht Prens Selman’ın ölmeden önce gerçekleşmesini görmek istediği reform hareketinin temelde iki problemi olduğunu söylemek gerekir. Birinci problem, şuanki durumda Suudi Arabistan’ın askeri bağlamda ulusal güvenliğine daha fazla önem vermesi gerektiği. İran destekli Husilerin Suudi Arabistan’ı hemen her gün, balistik füzelerle ve İHA’larla hedef almasının yanı sıra kimi zaman sınırı geçip bir Suudi askeri birliğini yok edecek kadar rahatça eylem gerçekleştirebildiği bir coğrafyadan bahsetmek mümkün. Bu bağlamda reformların önceliği konusunda aceleci davranıldığını söylemek normal.
Yemenli Husilerin elindeki bazı füzeler ve ulaşım kapasiteleri :
İkinci mesele, Suudi Arabistan halkının bir kısmının, yıllar boyunca yerleşmiş, ayet ve hadis ezberleme, pratikte bunu yaşamda uygulama gibi sosyolojik,psikolojik ve teolojik hususlarda bu reformlara karşı tutumunun nasıl olacağı…
Bu konularda özellikle, Suudi Krallığı’nın, devleti bina ederken koyduğu temellerde, müzikle, eğlenceyle, kadınlarla ilgili bir takım ayet ve hadisleri temel aldığı unutulmamalıdır:
Suudi Arabistan’da bu görüşte olan kişilerin şarkılar hususunda temel aldığı bazı ayetler ve müfessirleri şöyledir:
Ayetler ve Müfessirleri
Lokman 6-7 : İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünden başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlence vesilesi kılmak için eğlendirici sözleri alıp kullanırlar; işte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor. Böyle birine âyetlerimiz okunduğunda sanki kulaklarında ağırlık varmış da onu işitemiyormuş gibi büyüklük taslayarak sırt çevirir. Ona acıklı bir azabı müjdele!
Eğlendirici/boş laf olarak çevrilen lehve’l hadis kelimesinin, İslam dünyasında önemli şahıslar olarak kabul edilen, Abdullah bin Mesud, Abdullah ibn Abbas, İbn Ömer, Cabir bin Abdullah, İbn Kesir gibi kişilerce şarkı,müzik olarak tefsir edilmesidir. Keza onlardan sonra gelen Mücahid,İkrime,İbrahim en Nehai gibi kişiler de bu tefsire uymuşlardır.
Ankebut 64: (Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi!
Bu konuda yine Arap Yarımadası’nda sahih kabul edilen hadis kaynakları ve temel hadisler mevcuttur.
“Ebu Mâlik el-Eş’arî radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
‘Ümmetimden bazı insanlar muhakkak içki içip ona adından başka isim takacaklar. Baş uçlarında çalgılar çalınacak ve şarkıcı kadınlar şarkı-türkü söyleyecekler. Allah onları yere batıracak ve onlardan maymunlar ve domuzlar yaratacaktır.’ ‘ (Ibn Mace, 4020)
“İmrân b. Huseyn radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
Ümmetimden taşlanma, mesh (suret değişimi) ve hasf (yere batma) olur. ‘Ey Allah’ın Rasulü bu ne zaman olacak?’ diye sorulunca şöyle buyurdu: ‘Çalgı aletleri ortaya çıkar, şarkıcı cariyeler çoğalır ve şaraplar içilirse…’ ” (Tirmizi: 2213)
Velhasıl, bu tip örnekleri çoğaltmak mümkündür. Suudi Arabistan halkı konusunda sosyolojik bir araştırmaya girişmek için, temel mesele, selefi mezhebinin iyi anlaşılmasında yatar. Bu bağlamda, dünyanın radikal olarak adlandırdığı IŞİD, El Kaide gibi selefi-cihadi örgütler, Suudi Arabistan’daki ılımlılaşma projesine karşı olan kişilerin başvuracağı bir kapı haline gelebilirler ki, ülke, bu yazıya sığmayacak derecede geniş örneklerle açıklayabileceğimiz bir biçimde, bu duruma müsaittir.
Kaynakça:
https://www.gfmag.com/magazine/february-2019/saudi-arabia-road-reform
https://www.haberturk.com/haberleri/suudi-arabistan-reform
https://gulfnews.com/opinion/op-eds/saudi-arabia-on-the-fast-track-to-reform-1.62394698
http://www.hurriyetdailynews.com/rapper-nicki-minaj-to-perform-in-saudi-arabia-144689
Suudi Arabistan Hukuk Sisteminde Çalışma Yaşamının Düzenlenmesi – Mehmet Gemalmaz
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.