Akdeniz’in ortasında, Sicilya‘nın güneyinde bulunan ve 5 adadan oluşan Malta Cumhuriyeti, geçmişimizden izler barındırıyor. Halkının yüzde 98’i Katolik olan Malta halkı, 1. yüzyılda Hristiyan azizlerinden ST. PAUL’un adaya gelmesi ile Hristiyanlaşmıştır. Akdeniz’de stratejik mevkii ile adeta üs konumunda olan Malta adası, tarihinde bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu uygarlıklar arasında “ŞÖVALYELER DÖNEMİ” en etkin dönemdir. Osmanlı kuvvetlerinin Akdeniz’de ilerleyişini durdurmak için İspanyol Kralı 5. Carlos’un Saint Jean şövalyelerine yurtluk olarak tahsis ettiği ada, doğal korunaklı limanları, kiliseler ve yapılan surlar ile mükemmel bir üstür artık.
Malta Cumhuriyeti’nin başkenti Valetta’nın Marsa semtinde, Sultan Abdülaziz’in 1874’de yaptırdığı bir şehitlik vardır. Malta şövalyelerinin Akdeniz de Müslüman hacılara, ticaret ve yolcu gemilerine zarar vermeleri üzerine, 1565 yılında Osmanlı kuvvetlerinin 35.000 denizci ve 200 gemiyle 4 aylık bir süre ile kuşattığı Malta, aralarında ünlü denizci Turgut Reis’in de bulunduğu 25.000 şehit verilmesine rağmen hava şartlarının da kötü olmasıyla alınamamıştır. Esasında adanın büyük bir kısmı Osmanlı kuvvetlerince ele geçirilmiş, şimdiki şehitliğin bulunduğu mevkiiye de karargah kurulmuştur. Ancak sonrasında kuşatmanın uzun sürmesi, ağır kış şartları ve Haçlıların Sicilya adasından yardıma gelmesi gibi birçok unsurun bir araya gelmesi ile kuşatma başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hatta Kanuni Sultan Süleyman‘ın başarısız olduğu 2 seferden biri olarak gösterilir.
Kuşatmanın başarısız olması Malta Şövalyelerinde kahramanlık hikayeleri anlatılmasına neden olsa da Türk korkusu sona ermez. 5 yıl boyunca surlar kuvvetlendirilir. Şövalyelerin yönetim merkezi Birga şehri yerle bir olmuştur. Yeni merkez inşa edilir, yeni surlar yapılır ve bu şehri Türklere karşı koruyan ünlü komutan La Valette’nin adı verilir. Malta kiliselerince halen her yıl 8 Eylül’de Osmanlının adadan çekilişi bayram olarak kutlanır.
Sultan Abdülaziz, 1874 yılında Turgut Reis ve diğer şehitler anısına adaya bir şehitlik yaptırır. Bu şehitlik, Maltalı mimar Emanuelle Luigi Galizia ile Sultan’ın kişisel dostluğunun ürünü olup sanatseverlerce “Osmanlı‘nın Tac Mahali” olarak adlandırılır. Mimarisinde Türk, İran, Endülüs ve Hint motifleri barındırır. Yapımında Malta‘nın ünlü sarı taşları kullanılmıştır. Görkemli bir giriş kapısı, 4 küçük minare ortasında yükselen ve büyükçe bir hilali taşıyan zarif kubbesi vardır. Sonradan 1883 yılında bir çeşme ile mescit eklenmiştir. Estetiği dillere destan, çok sayıda ziyaretçi alan bu bu eser, mimarına ünlü “Mecidiye Nişanı” da kazandırmıştır.
Bu şehitlikte ayrıca 1.Dünya savaşında çeşitli cephelerde İngilizlere esir düşen 23 Osmanlı esiri de defnedilmiştir. Bu esirler arasında bulunan Teşkilat-ı Mahsusa Komutanı Kuşçubaşı Eşref, 1919’da şehitliği onarmış, esirlerin isim ve mesleklerini de bir kitabe ile anıtlaştırmıştır.
Şehitliğin etrafına 2016 yılında Maltalı girişimciler tarafından küçük çaplı sanayii tesisleri kurulmak istenmesi üzerine tarih ve sanatseverlerce protesto edilmişti ve Türk Büyükelçiliğinin de devreye girmesi ile engellenmişti.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.