Türkiye tarihin her anında coğrafi konumundan dolayı stratejik bir ülke olarak algılanmıştır. Ekonomisi ve altyapısı ile gelişmekte olan bir güç olarak adlandırılabilecek özellikle Arap Baharı öncesinde ve ilk dönemlerinde bölgesinin yükselen yıldızı konumundaki Türkiye bu noktada Doğuyla olan kültürel, tarihi ve coğrafi bağları yanı sıra Batı ile kurmuş olduğu NATO ve AB üyelik süreci gibi organik bağlar sebebiyle de bir çekim noktası haline gelmiştir (Çevik, Şahin, 2015: 12).
Türk Dış politikası genç Cumhuriyetin kuruluşundan beri olabildiğince aktif bir çizgi izlemeye ve bölgesel işbirliklerine önem vermeye çalışmıştır. 1980’lerde uluslararası ekonomik sisteme daha yerleşik bir biçimde uyum sağlamasının ardından Turgut Özal dönemi ile gerçekleşen ekonomik atılımlar, daha sonra AK Parti dönemi ile hareketlilik kazanmıştır (Eren, 2017: 41).
Türkiye kamu diplomasisinin önemini çok geç anlamış ve kullanmaya başlamıştır. Başbakanlık bünyesinde “Türkiye’nin söyleyecek bir sözü, paylaşacak bir hikâyesi var” sözünü benimseyen “Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü” 30 Ocak 2010 tarihli 27478 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 2010/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile oluşturulmuş ve Türkiye’deki kamu diplomasisi faaliyetleri kurumsallaştırılmıştır (Turan, Karafil, 2017: 29). Günümüzde Kamu Diplomasisi faaliyetleri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.
Kamu diplomasisi uygulamalarının yürütülmesi amacıyla Türk dış politikasını kurumsal anlamda temsil eden KDK, hem ulusal hem de uluslararası alanda tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunmaktadır. Ayrıca sorunlar karşısında kamu diplomasisi yöntem ve araçları kullanılarak çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Genelgede de ifade edildiği gibi kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri arasında koordinasyonun sağlanması KDK’nın temel görevi olarak kabul edilmektedir. Sekretarya hizmetlerinin Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen KDK’ya tüm kamu kurum ve kuruluşları yardımcı olmaktadır (Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, 2016).
KDK’nın misyonun da, Türkiye’nin uluslararası kamuoyunda doğru tanınması için uzun vadeli, profesyonelce hazırlanmış stratejik planlamalara ihtiyacı olduğu belirtilmektedir. Türkiye’nin tanıtımında, diplomasi, dış yardımlar, bilim ve teknoloji, ekonomi, yükseköğretim, turizm, kültür, sanat ve medya gibi uluslararası alanda farklı kesimlerin dikkatini çekebilecek kamu diplomasisi faaliyetlerinin etkili olabileceği ifade edilmektedir (Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, 2016).
KDK’nın vizyonunda ise, Türkiye’nin izlediği politikaların meşruiyetinin ve etkinliğinin önemli olduğu vurgulanmaktadır. Türkiye’nin kamu diplomasisi alanlarında etkili bir şekilde yükselişe geçmesi, ulusal çıkarlarının, bölgesel etkinliğinin ve küresel görevlerinin göz ardı edilemez unsuru olarak görülmektedir. Koordinatörlük, Türkiye’nin uluslararası alanda artan etkisinden hareketle, Türkiye’nin yeni hikâyesini, başkalarına etkili bir şekilde anlatmayı amaçlamaktadır (Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, 2016).
Sivil toplum çatısı altında ise “Kamu Diplomasisi Enstitüsü” faaliyetlerini yürütmekte, bilimsel toplantılar yapmakta, kitap ve rapor yayınlamakta, kamu diplomasisinin önemini topluma anlatmaya çalışmaktadır. Bu iki kurum dışında ne yazık ki Türkiye’de henüz bilimsel anlamda kurumsal bir yapı bulunmamaktadır (Şahin, Çevik, 2015: 7). Bu durum, Türkiye’nin sahip olduğu kamu diplomasisi imkân ve potansiyelinden yeterli düzeyde yararlanmasını engellemektedir. Çünkü toplumda henüz kamu diplomasisinin önemi ile ilgili bir algı oluşturulamamış, yeni yüzyılın bu stratejik aracının yapabilecekleri konusunda toplum yeterli düzeyde bilgilendirilmemiştir. Türkiye’de ülkeler arasında, devlet ve hükümet başkanları arasında yürütülen ilişkilerin diplomasi bağlamında yeterli olduğu düşünülmektedir. Ancak değişen diplomasi anlayışı ve yumuşak gücün uluslararası ilişkilerde öne çıkması, direkt kamuoylarına yönelik faaliyetleri zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle Türkiye bölgesel yakınlaşma politikaları ile izlenen etkin bir dış politika ile yeni iletişim kurduğu bölgelere kendisini anlatmak istemektedir.
Başbakanlık kamu diplomasisi önceki koordinatörü İbrahim Kalın kurumun internet sitesinde, Türkiye’nin kamu diplomasisini şöyle tanımlamaktadır;
“Türk kamu diplomasisi, Türkiye’nin yeni ‘Hikâyesinin etkin ve kapsamlı bir şekilde dünya kamuoyuna anlatılması faaliyetidir. Bu faaliyetlerin içeriğini belirleyen, Türkiye’nin tarihinden ve coğrafyasından miras kalan birikimdir. Türk dış politikasının derinlik kazanması, bu birikimi stratejik bir değer haline getirmesiyle doğrudan orantılıdır. Adalet, paylaşım, meşruiyet, temsilde eşitlik, şeffaflık, hesap verebilirlik, farklılıklara saygı, erdemli toplum, din ve vicdan hürriyeti, insan onurunun korunması ve temel hak ve hürriyetlerin anayasal güvence altına alınması, Türkiye’nin yeni toplumsal hayal gücünün kurucu unsurlarıdır. Bu unsurlar Türkiye’yi hem doğuda hem batıda bir cazibe merkezi haline getirmektedir.”
Bu bağlamda geleneksel dış politika aktörü olan Dışişleri Bakanlığının yanı sıra Türkiye yeni aktörlere yer açmaya başlamış, bu araçları daha etkin kullanma yoluna gitmiştir. 1992 yılında Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, AFAD, THY, Anadolu Ajansı, TRT, Kültür Bakanlığı, Yunus Emre Enstitüsü ve Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü devletin yürüttüğü kamu diplomasisi faaliyetlerini oluşturmaktadır. Diğer taraftan iktisadi kuruluşlar ve Kızılay başta olmak üzere STK’lar da Türkiye’nin kamu diplomasisi faaliyetlerinde önemli rol oynamaktadır.
Türkiye’nin algısını yeniden oluştururken, kendisini başka kamuoylarına tanıtırken, ülke markasını inşa ederken öncelikli olarak işe başlayacağı yer, kamu diplomasisi olgusuyla ilgili toplumsal bilinçlenmeyi ve desteği artırmak olmalıdır. Kamu diplomasisi konusunda oluşturulacak toplumsal bilinç, yanlış algıların düzeltilmesinde, ülke markasının sağlıklı ve uzun vadeli inşa edilmesinde çok ciddi katkılar sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye’nin sayısı 200’e yaklaşan üniversiteleri de kamu diplomasisi konusunda stratejik bir potansiyel taşımaktadır. Bu akademik kurumlar harekete geçirilerek konunun bilimsel yönüyle incelenmesi ve Türkiye’nin izleyeceği yol haritasının oluşturulması noktasında onlardan yararlanılmalıdır (Özkan, 2012: 17).
Kitle iletişim araçlarının en çok geliştiği ve yaygınlaştığı günümüzde medya da kamu diplomasisi araçlarının başında gelmektedir. Medyanın toplumu etkileme, yönlendirme ve kanaat oluşturma gücü vardır. Bu güç nedeniyle medya, politikaların yaygınlaştırılması, başka toplumlara ulaştırılması, mesajların iletilmesi konularında önemli bir yere sahiptir. Kamu diplomasisi politikalarının hem ülke içine hem de ülke dışına ulaştırılmasında Türkiye’nin yeterli ve yetkin bir medya potansiyeline sahip olduğun söylememiz güçtür. Bu anlamda Türkiye’nin elindeki en önemli güç, Türkiye TRT (Radyo ve Televizyon Kurumu)’dir. Kamusal yayıncılık anlayışına sahip olan TRT; son yıllarda TRT Avaz, TRT Arapça, TRT Türk gibi yurt dışına yönelik kurduğu kanallarla ülkemizin tanıtılmasında, politikalarımızın anlaşılmasında rol oynamaktadır. TRT’nin Balkanlara yönelik bir kanal kurması, İngilizce yayın yapan uluslararası çapta, yaygınlığı ve etkinliği olan bir haber kanalını hayata geçirmesi, ülkemizin tanıtımına, kamu diplomasisi politikalarının başka toplumlara aktarılmasında yararlı olacaktır (Özkan, 2012: 20).
Sivil toplum kuruluşları Türkiye’nin bir başka önemli kamu diplomasisi imkânını oluşturmaktadır. Özellikle son yıllarda demokratikleşme konusunda atılan adımlar, ülkemizde sivil toplum anlayışının gelişmesine yol açmış, toplumda sivil toplum örgütlenmesine olan ilgiyi artırmıştır. Kamu diplomasisi politikalarının uygulanmasında en etkili araçlardan birini sivil toplum örgütleri oluşturmaktadır (Eyigün, 2017: 10). Bu nedenle Türkiye’nin sahip olduğu sivil toplum birikimini ve potansiyelini en üst düzeyde kamu diplomasisi vizyonu için harekete geçirmesi büyük önem taşımaktadır. Sivil toplum örgütlerinin başka ülkelerin sivil toplum kuruluşları ile diyalog kurması, çeşitli alanlarda işbirliği geliştirmesi ve karşılıklı anlama/dinleme/anlaşma sürecini yürütmesi beraberinde tanımayı ve kaynaşmayı da getirmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının verdiği mesajlar, seslendirdiği fikirler kamu otoritesinden, devlet ya da hükümetten bağımsız olduğu için daha kolay kabul edilebilme, daha çok dinlenebilme kapasitesine sahiptir. Daha inandırıcı bulunmakta, daha tarafsız olduğu kabul edilmektedir (Özkan, 2012: 19). Bu nedenlerle Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde sahip olduğu sivil toplum birikimini etkin şekilde kamu diplomasisi politikalarının geliştirilmesi ve uygulanması konusuna yönlendirmesi önem taşımaktadır.
Türkiye’nin kültürel değerleri ve kültürün önemli bir öğesi olan dili, kamu diplomasisi aracı olarak kullanma hedefine güzel bir örnek 2007 yılında kurulan Yunus Emre Vakfı’dır. Vakıf, 2007 yılında Türk dilini, tarihini, sanatını, kültürünü dünya çapında tanıtmak ve Türkiye’nin diğer ülkelerle kültürel alışverişin geliştirmek amacıyla kurulmuştur. Yunus Emre Vakfı’na bağlı olarak kurulan “Yunus Emre Enstitüsü” ise Türk kültürünün, tarihinin, dilinin ve edebiyatının daha iyi tanıtılması ve öğretilmesi amacıyla araştırmalar yapmayı, farklı kurumlarla işbirliği yaparak bilimsel çalışmaları desteklemeyi ve ortaya çıkan sonuçları çeşitli yayınlar vasıtasıyla kamuoyuna duyurmayı hedeflemektedir (Özkan, 2012: 21).
Yunus Emre Enstitüsü yurt dışında çeşitli ülkelerde açtığı Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri ile Türkiye’nin, Türk dilinin, kültürünün, sanatının ve tarihinin tanıtılmasına yardımcı olacak çalışmalar yapmaktadır. Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinde bilimsel projeler, kültürel etkinlikler ve kurslar aracılığıyla hem Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlanması hem de Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki dostluk ilişkilerinin pekiştirilmesi hedeflenmektedir. Yunus Emre Enstitüsü bünyesinde kurulan Yunus Emre Türkçe Eğitim ve Öğretim Merkezi (YETEM), öncelikle Türkçenin bir dünya dili olarak yurt dışında öğretilmesi konusunda faaliyetlerde bulunmakta, Türkçe üzerinden Türkiye’nin tanıtım faaliyetlerine katkı sunmaktadır. Yunus Emre Enstitüsü’nün yürüttüğü “Türkoloji Projesi” de kamu diplomasisi vizyonu açısından kayda değer bir çalışmadır.
Yunus Emre Vakfı ve vakfa bağlı olarak kurulan Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye’nin kültürel değerlerinin, dilinin stratejik bir iletişim aracı olarak kullanılması yönünde atılan çok stratejik bir adımdır. Yapılan çalışmaların mutlaka artırılması, yaygınlaştırılması ve kalıcı değerler oluşturabilecek şekilde planlanması önem taşımaktadır. Türkiye’nin kültürel değerlerini tanıyan, Türkçe konuşan toplumların Türkiye’nin kamu diplomasisi politikalarını benimsemesi, desteklemesi hiç de sürpriz olmayacaktır. Böyle bir kitleye kendimizi, değerlerimizi ve politikalarımızı anlatmak her zaman daha kolay ve ikna edici, inandırıcı olacaktır.
Eğitim, bilim, sanat ve spor gibi toplumun ufkunu açan, kalıcı değerler oluşturan unsurlar da kamu diplomasisi politikalarında etkili bir yer tutmaktadır. Yeni uluslararası sistemde ülkelerin yumuşak güçleri etkili olmaya başladıktan sonra bu alanlarda ortaya konulan başarıların önemi de artmıştır. Çünkü ulusal ve uluslararası alanda bilim, sanat, spor vb. alanlarda gösterilen başarılar, o ülkeye karşı ilgiyi artırmakta, medyanın etkisiyle başarılar kısa sürede tüm dünya geneline yayılmakta, sonuçta ortaya ülkenin kendisini anlatabileceği bir ortam çıkmaktadır. Kamu diplomasisi açısından böyle bir ortam, ikna ediciliği, cazibe merkezi oluşturma gücü ve kalıcılığı açısından çok değerlidir. Elde edilen başarılar üzerinden başka ülkelerin kamuoylarına verilecek mesajların etkisi çok daha fazla olacaktır. Bu noktada insan kaynağının gücü, niteliği, başarı oranı, çalışkanlığı da gündeme gelmektedir. Türkiye sahip olduğu insan kaynağını ne kadar bilimle, sanatla, sporla, eğitimle buluşturup geliştirirse, o oranda üstün başarılar elde edecektir. Elde edeceği bu başarılar da kamu diplomasisi vizyonu için stratejik değer taşımaktadır.
Türk kamu diplomasisi faaliyetlerine ilişkin bahsedilmesi gereken en önemli kurumlardan biri Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)’dır. Başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle; ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel, eğitim alanlarında işbirliğini projeler ve programlar aracılığı ile geliştirmek amacıyla 1992 yılında kurulmuştur (Akçadağ, 19). TİKA’nın Afrika, Avrupa ve Asya kıtasındaki 37 ülkede 21 koordinasyon ofisi bulunmaktadır. Birçok göreve sahip olan TİKA Tür Kamu Diplomasisi açısından büyük öneme sahiptir.
Bahsedildiği gibi tüm bu vakıf, kurum, kuruluş ve ajanslar bir bütün halinde aktif olarak kullanıldığında Kamu Diplomasisinin etkin bir hal almasına yol açacaktır. Günümüzde Türkiye Kamu diplomasisini aktif olarak kullanmaya başlamıştır. Çağımızda yumuşak güç unsuru olarak önem kazanan diplomasi vazgeçilemez bir önemdedir.
Hatice Nur Sarıtunalı
Stratejik Ortak Misafir Yazar
KAYNAKLAR
Eren, Erdem, “Sivil Toplumun Dış Politika İnşasındaki Rolü: Kamu Diplomasisi Örneği”, Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi, 2017.
Eyigün, Canan, Kamu Diplomasisi Aktörü Olarak Düşünce ve Strateji Kuruluşlarının Medya ile İlişkisi: SETA Örneği, yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2017.
Özkan, Abdullah, “21. Yüzyılın Stratejik Vizyonu Kamu Diplomasisi ve Türkiye’nin Kamu Diplomasisi İmkânları”, TASAM, Stratejik Rapor No:70.
Şahin Mehmet, B. Senem Çevik, Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi, Nobel yayıncılık, Ankara, 2015.
Turan, Yıldırım, Ahmet Karafil, “Türk Dış Politikasında Yumuşak Güç Unsuru ve T.C. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü Örneği”, Uluslararası Politik Araştırmalar Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, 2017.
Kamu Diplomasisi Kurumu http://kdk.gov.tr/
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.