Birinci Dünya Savaşı Öncesi Avrupa

11830

1914-1918 yılları arasındaki Büyük Savaş, dünyanın tüm okyanuslarında yapıldığı ve her kıtadan savaşan taraflar mevcut olduğu için, bir ‘dünya savaşı’ olma özelliği taşır. Bu savaşın diğer büyük savaşlara nazaran daha önemli ve sarsıcı olmasının nedenleri; küresel olması, askeri teknolojinin daha vahşi olması ve en önemlisi halkların kültürüne işlemesidir.

Savaştan 200 yıl öncesine göre Avrupa’nın süper güçleri aynıydı ancak birbirleri arasındaki denge değişmişti. Artık aralarındaki en güçlü devlet; 1866’da Avusturya İmparatorluğu’nu, 1870’te Fransa İmparatorluğu’nu mağlup eden Prusya Krallığı temelli Alman İmparatorluğuydu. Alman İmparatorluğu’nun ardından 164 milyonluk dev Rusya ve kıtadaki dengeyi korumaya çalışan Britanya geliyordu.

Birinci Dünya Savaşı Öncesi Avrupa Haritası (1871-1914)

Britanya

Britanya, 20. yy’ın başına gelindiğinde tümüyle kentleşmiş ve sanayileşmiş bir ülkeydi. O dönemin en zengin ülkesi olmakla birlikte en kırılgan dönemlerini yaşıyordu. Zenginliğini küresel çaptaki ticaretine ve sömürgelerine borçluydu ve adadaki halkı beslemek için ithal gıdaya muhtaçtı. Adadaki egemenliğini Kraliyet Donanmasına borçlu olan Britanya, ona rakip olabilecek donanmalardan çok tedirgin oluyordu. Özellikle Almanların donanmalarına ciddi yatırımlar yapması Britanya için bir ulus kaygısı haline gelmişti. Rusya ve Fransa ile Doğu Akdeniz’deki  çıkar çatışmaları sebebiyle bazen küçük çatışmalar yaşıyorlardı. Rusya’nın sınırları Hindistan’a kadar ilerlemesi Britanya’yı Rusya’nın aleyhine hareket etmesine sebebiyet veriyordu.

Queen Elizabeth Savaş Gemisi (1902)

Fransa

1789 Devrimi sonrası otorite, toprakları küçük parçalara bölerek köylülere dağıtmıştı. Bu model ekonomik kalkınmayı baltalıyor, sermayeyi ve nüfus artışına teşvik etmiyordu. 1801’de 27 milyon ile Avrupa’nın en kalabalığı olan Fransa, 1910’da 35 milyondu; oysa Britanya aynı dönemlerde 10 milyondan 40 milyon nüfusa ulaşmıştı. Alman İmparatorluğu ise birliği sağladıktan sonra 65 milyonu geçmişti.

Fransızlar, 1870 Alman İmparatorluğuyla savaşından mağlup ayrıldığı için dikkatini Afrika seferlerine çekmişti ancak Doğu Akdeniz’deki varlığı Britanya’yı rahatsız ediyordu. Bu şartlar Fransızları yegane müttefiki olan Rusya’ya bağımlı kılıyordu.

Prusya-Fransa Savaşı (1870)

Rusya

19.yy’da kıtadaki diğer dev şüphesiz Rusya’ydı. 164 milyonluk devin sanayileşmesi yabancı yatırımlar sayesinde(çoğu yatırım Fransa’dan geliyor) artıyor, ülkenin ticaret merkezlerini birbirine bağlayan demiryolları inşa ediliyor, bu şekilde dünya pazarından daha büyük bir dilim elde etmeye başlıyordu. Ancak bu gelirlerin çoğunluğu yönetimin verimsizliği sebebiyle yanlış yerlere aktarılıyor, askeri sanayiye yeterince kaynak ayırılmıyordu. 1904-1905’Te Japon yenilgisinden sonra bu hatalarını telafi etmeye çalışsa da 1914’e kadar bu çabalar çok büyük bir sonuç vermeyecekti. Dünya Savaşı’nın başlarında her üç kişiye bir silah ancak düşüyordu.

19.yy’ın devamında güneye ve doğuya genişlemesiyle hem Orta Doğu’dan Hindistan yolunu hem de doğrudan Hindistan sınırlarını tehdit ediyordu. Orta Doğu’da genişlemesinden tatmin olan Rusya’nın  iştahını Osmanlı’nın Balkanlardaki Slav ve ya Ortodoksların çoğunlukta olduğu bölgeler  kabartıyordu. Balkanlarda Slav milliyetçiliğini körükleyip Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan’daki Ortodoks cemaat liderleriyle görüşüp onları isyana teşvik ediyordu. Bu sürecin sonunda balkanlarda üç ayrı bağımsız devlet kurulmuştu. 93 Rus Harbi ve Balkan kayıpları Osmanlı ve Rusya arasını uzun süre düzelmeyecek şekilde bozmuştu. Rusya’nın Hindistan’a sarkan toprakları Britanya ile çıkar çatışması yaratacak durumdaydı. Balkanlarda çıkan Slav milliyetçiliği sadece Osmanlı’nın canını yakmakla kalmamış benzer sıkıntıları Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’da yaşamıştı. Bir de işin içine Bosna İlhakı girince onarılması güç diplomatik sıkıntılar yaşanıyordu.

19.yy Rusya Haritası

Avusturya-Macaristan

Avrupa’da milliyetçilik mücadeleleri güçlü şekilde yayılmasına rağmen Habsburg Monarşisinin bir üyesi olan Avusturya İmparatorluğu ulusları çok önceden baskıladığı için bu mücadelelerden Osmanlı kadar sıkıntı çekmeden atlatmıştı.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Asker Üniforması (1914)

18.yy’da yönetimde elit Almanlar vardı ve onlar için yeni kurulan Alman İmparatorluğu yanı başlarındaki bir anayurt gibiydi. Avusturya İmparatorluğunun en güçlü ikinci ulusu şüphesiz Macarlardı ancak onlarda sadece yarı özerk bir krallık elde edebilmişlerdi. İkili monarşiye geçen imparatorluk hazineyi,orduyu ve dışişlerini Avusturya ve Macaristan olarak ortak kullanıyordu. Macaristan iç işlerinde özgür duruma gelmişti.

İmparatorluğun batı yakasında bulunan Almanların hüküm sürdüğü Avusturya’da Sırp, Hırvat, Çek, Leh, Ruthen, Rumen, Hırvat, Slovak, Sloven, İtalyan azınlık yaşantılarına devam ediyordu. Alman valiler bu ulusları hoşgörü politikasıyla devlete bağlama yoluna girmişlerdi.

Ruslar ile zaten gergin ilişkiler içinde olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İtalya ile de Kuzey Doğu daki İtalyanca konuşan şehirler sebebiyle her an savaşabilecek durumdaydı.

Almanya

Demir Şansölye Bismarck (1888)

Ordunun egemen olduğu, Prusya’dan miras militarist yaklaşım Alman İmparatorluğu dönemlerinde kurumsallaşmıştır.

Bu kurumsallaşmanın ardında şüphesiz Avusturya ve Fransa karşısında alınan ezici galibiyetler vardı. Alman İmparatorluğu’na 3 yıllık zorunlu askerliğin getirilmesiyle  halk bu yaklaşımı benimsemiş, yedek kuvvetlerde burjuvalara görev verilmesiyle asker olmanın gururu hissettirilmiş ve böylelikle halkın tüm katmanının desteklediği bir savaş makinesi haline getirilmişti.

İmparatorluğun kurulmasıyla her alanda kalkınma hareketleri başlamıştı. Askeriye, edebiyat, bilim ve felsefe bu alanlar önemli dört koludur. Sanayicileri kömür ve çelik üretiminde Britanya’yı geçmiş, kimyasal ve elektriğe dayalı bambaşka bir sanayi devriminin ilk adımlarını atıyordu.

Ancak sanayinin böylesine hızlı büyüyüp gelişmesi, işçi sınıfının birden artmasına neden oldu. Hak talep eden işçiler sayesinde sağ kanat zayıfladı ve Reichstag’ın(Alman Parlementosu) en büyük partisi Sosyal Demokratlar oldu.

Alman siyasetçiler bir süre sonra ‘Büyük Güç’ olmak ile yetinmeyecek, ‘Dünya Gücü’ olma hayallerini gerçekleştirmek için harekete geçecekti. ’’Dünya Gücü’’ olmanın en büyük engeli denizin karşısındaki Britanya idi.

Ömer Can Topçu

Stratejik Ortak Misafir Yazar

KAYNAK

Normal Stone, Birinci Dünya Savaşı, 2007
Andred Heywood, Küresel Siyaset,2018
Mıchael Howard, Yüzüncü Yıldönümünde Birinci Dünya Savaşı, 2014
Basıl Lıddell Hart, Birinci Dünya Savaşı Tarihi, 2016

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.


[irp posts=”3678″ name=”Birinci Dünya Savaşı’nda Afrika Sömürge Haritası”]

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

5 YORUMLAR

  1. Çok faydalı bir makale oldu benim için. Avusturyanın kuzey doğusunda İtalyanca konuşan insanlardan kasıt rumenler mi yoksa güney batı mı denilmek istendi.

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz