26 yaşında, belki de gereğinden fazla soğuk kanlı ve nadir heyecanlanan bir adamımdır. Ama bu yazıyı yazmaya başlamadan önce odamın içinde heyecandan dört dönüyordum. Saat gecenin dördü ve Ivy Levan-Who Can You Trust dinliyordum. Hayal ettikçe içim içime sığmıyordu. Aslında planım Soğuk Savaşın en büyük casusluk hikayelerinden biri olan Ryszard Kuklinski olayı ile alakalı bir yazı yazmaktı ama şimdilik onu erteliyorum.
Bir pazar sabahı hayal ediyorum. Oğlum Metehan’ın bir elinden ben tutmuşum diğer elinden annesi. Harika bir mimariye sahip olan müzenin önüne geliyoruz ve kapıda devasa harflerle “Türk İstihbarat ve Casusluk Müzesi” yazıyor. İçeri girer girmez bizi büyük bir Atatürk heykeli karşılıyor. Hemen yanında duvarda ise “Gazi Mustafa Kemal” imzalı ve 19 Aralık 1926 tarihli bir belge asılmış duvara, “Devletin emniyet ve müdafaası için mahrem olarak Milli Emniyet Hizmeti Teşkilatının vücuda getirilmesine karar verilmiştir.” Milli Emniyet Hizmeti Teşkilatının kuruluş belgesi…
Masal gibi geliyor değil mi size? Hala daha “Ne anlatıyor yahu bu adam?” dememiş ve okumaya devam ediyorsanız teşekkür ederim sizlere. İnanın bu anlatacağım konu günlük siyasi meselelerden çok daha önemli… Bu konu geleceğimizle ilgili!
Casusluk Müzesinde Neler Var?
Binadan içeri girer girmez oğlum Metehan, hemen sol tarafta yer alan alışveriş alanına doğru koşuyor. Markette casuslukla ilgili yüzlerce çeşit ürün var. Küçük casusluk oyuncukları, MİT baskılı tişörtler, şapkalar, “Kimseye güvenme!” , “Görev tamamlandı!” tarzı havalı sözlerin yer aldığı kupalar vs. Üzerinde MİT logosu olan bir şapka hemen dikkatini çekiyor ve annesinin itirazlarına rağmen şapkayı alıp gezintimize devam ediyoruz.
Müze aynı Panorama 1453 gibi tasarlanmış, koridorlarda yürürken sanki tarihte bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İlk odada Türk mitolojisinde yer alan karakterlerin tanıtıldığı bir bölüm var. Ülgen ve Erlik’in savaşını anlatan harika bir resim var duvarda. Kalgançı Çak efsanesinin yer aldığı bir pano ve yanında mitolojik karakterlerin heykelleri. Büyük Türk hükümdarların resimleriyle ve Türk devletlerinin bayraklarıyla süslenmiş bir koridordan geçerek ikinci odaya giriyordunuz.
İkinci odada tarihteki tüm Türk istihbarat teşkilatlarının ayrı ayrı anlatıldığı bölmeler yer alıyor. Her teşkilatın efsanevi istihbaratçılarının heykelleri ve hayat hikayeleri ile yaptıkları operasyonları anlatan yazıtlar… Kuşçubaşı Eşref, Sudanlı Zenci Musa, Galatalı Şevket, Kara Vasıf Bey ve niceleri…
Seminerler, Workshoplar ve Oyunlar
Müzede her hafta casuslukla alakalı bir konuda seminer veriliyor. Ayrıca çocuğunuzun istihbaratın ne olduğunu, devlet güvenliği için ne anlam ifade ettiğini anlamasını sağlayacak, yaşına uygun oyunlar ve demonstrasyonlar mevcut. Bu müze hem istihbarat tarihini ve Türk tarihini, hem de istihbaratın ve casusluğun ne anlam ifade ettiğini öğrenebilmek için harika bir yer.
Oğlum Metehan’ı rehbere teslim ettikten sonra eşimle beraber seminere katılmak için üst kata çıkıyoruz. Bu haftaki seminerin konusu “Bahar Kalkanı Harekatında Uydu ve Görüntü İstihbaratının Rolü” olarak belirlenmiş. Eşimin doktora çalışması için harika bir seminer… Oğlum Metehan ise bir alt katta rehberler eşliğinde casusluk ile alakalı oyunlar oynamakla meşgul. Oyunda Metehan, özel yapılmış bir odada şifreleri çözerek odadan çıkmaya ve amirine haber iletmeye çalışan bir istihbaratçı rolünde. Tabiki bu oyunlar her yaşa göre farklı tasarlanmış. Her şey interaktif bu müzede. Çocukların analitik düşünme yeteneğinin gelişmesi açısından harika oyunlar ve etkinlikler mevcut.
İstihbarat Geleceğimizdir!
Bu kadar hikaye yeter diyorsanız gelin size derdimi anlatayım. Yukarıda anlattığım şeylerin tamamı gerçek. Böyle bir müze var ABD’de. İncelemek isteyenler isteyenler için buraya linkini bırakıyorum. Yıllardır bu sitede istihbarat yazıyorum ve beni takip edenler bilirler. Samimiyetle söylüyorum, ülkede bu kadar istihbarat alanında çalışan akademisyen varken sadece bir yüksek lisans öğrencisi olarak bu alanda yazı yazmaya utanıyorum. Keşke halka ulaşmayan akademik çalışmalar yahut güncel siyesi meseleler yerine bu konuya değinen insanlar, akademisyenler olsa ülkemizde…
İstihbarat bizim geleceğimizdir. Bu millet binlerce yıldır ayakta kaldıysa, sayısız zaferler kazandıysa emin olun ki zaferin gerçek rüknü aziz Türk istihbaratçılarıdır. Ülkemizde maalesef hala daha düzgün bir istihbarat algısı yerleşememiştir zihinlere. İstihbaratı bir türlü güncel siyasi meselelerin malzemesi olmaktan kurtaramadık. En önemlisi de devletini, tarihini bilen bir nesil yetiştirmenin önemini unuttuk.
Gelecekteki oğlumla alakalı yukarıda kurduğum hayallerden dolayı büyük ihtimal bekar bir adam olarak öleceğim ama inanın bana bu bizim için en hayati mesele. Atalarını tanıyan, devletin ne olduğunu bilen ve istihbarat ve casusluk nedir idrak etmiş nesiller yetiştirmeliyiz. İsrail’de daha ortaokula giden çocuklar bizim gibi pikniklere gitmek yerine öğretmenlerinin eşliğinde askeri birliklere geziler düzenlerler. Tanklara binerler, askerliğin ne olduğunu öğrenirler. ABD’de SPY Museum’a ortaokul ve lise öğrencileri tarafından geziler düzenlenir. Ülkenin geleceği olan çocuklar daha o yaşlarda devletle ve istihbaratla tanışırlar. Yeryüzünde bizim kadar vatanperver bir millet yokken, kirli bir tarihe sahip ülkelerin hepsi bu alanda bizden fersah fersah öndeler maalesef.
Neden Olmasın?
Türkiye’de bir Casusluk Müzesi neden olmasın ki? Hayal etsenize İstanbul’un göbeğinde ABD’de olduğu gibi bir casusluk müzesi var. İnanın bir devleti büyük devlet yapan şeyler tam olarak böyle şeylerdir. Türkiye’de bu tarz bir müze kurulacak olsa tüm samimiyetimle söylüyorum gerekirse müzenin inşaatında taş taşırım.
İstanbul’a bir sene lale ekmesek, peyzaj çalışması yapmasak medeniyetimizden bir şey kaybetmeyiz. Bu kaynak ile en azından temelini atabiliriz bu müzenin. ABD’ye söz konusu müzeyi incelemek üzere ekipler göndermeliyiz. Belki beni umursamayacaklar, ne diyor yahu bu diyecekler ama karşıma çıkan her bürokrata, her milletvekiline bunu anlatacağım. Türkiye’de bir istihbarat ve casusluk müzesinin öneminden bahsedeceğim.
Lütfen yukarıya bıraktığım linki inceleyin. Einstein’ın da dediği gibi “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.” Hayal edin ülkemizde böyle bir müze olduğunu. Çocuklarınızın bu yozlaşmış çağda, bize, Türk’e ait olmayan hayaller ve hayatlar ile değil de Metehan gibi yetiştiğini hayal edin. Kelimelerimin anlatmaya yetmediği bu husus günlük siyasi meselelerden çok çok daha kıymetli…
En Büyük Hayalim, Türk Casusluk Müzesi
Ben elimden geleni yapmaya hazırım. En azından her fırsatta her imkan sahibine bu hayalimi anlatacağım. Gerekirse sırf bunu anlatmak için geçmişte olduğu gibi defalarca TBMM’nin kapısını aşındırırım.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? “Deli yahu bu adam!” mı diyorsunuz… Yoksa biraz düşününce size de ülkemizde yukarıda anlattığım amaçlara hizmet eden bir Türk İstihbarat ve Casusluk Müzesi’nin kurulması mantıklı geliyor mu? Sizler de bunu geleceğimiz için önemli görüyor musunuz? Yoksa Türkiye’nin başında bu kadar sıkıntı varken, Ortadoğu karmakarışıkken bununla mı uğraşacağız diyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bekliyorum. Saygılarımla…
Not: Yukarıda yer alan “Türk İstihbarat ve Casusluk Müzesi” fotoğrafını Photoshop’ta ben yaptım. Fotoğrafta gördüğünüz o harika mimariye sahip bina ise Washington’da yer alan “Spy Museum” binasıdır…
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
tolga beye teşekkürler