Yakın dönem İspanyol tarihine damga vurmuş siyasi ve askeri figürlerden biri olarak karşımıza çıkan Francisco Franco, bu şöhretini büyük ölçüde sadakatini esirgemeyen yol arkadaşlarına borçlu. İşte bu yol arkadaşlarından biri de, vücudundaki birçok uzvu kaybetmiş olmasına rağmen cephede aktif rol alan ve bağlı olduğu değerler için ölümü göze alarak savaşan Jose Millan Astray.
İyi eğitimli bir ailede yetişen Astray, 5 Temmuz 1879’da Galiçya’da dünyaya geldi. Babasının hukukçu olması sebebiyle hukuk okuması istendiyse de askeri eğitim almak istedi ve 30 Ağustos 1894’te Toledo Piyade Akademisi’ne girdi. Mezun olduktan sonra bir süre Madrid’de görev yaptı. Filipinler’de isyanın patlak vermesinden ötürü Güneydoğu Asya’da görevlendirildi ve cesaretinden ötürü savaş kahramanı ilan edildi.
2 Mart 1906’da General Gutierrez Camara’nın kızı Elvira Gutierrez ile evlendi. Fas’ta cereyan eden Rif Savaşı nedeniyle Fas’a sevk edildi. 26 Ekim 1924’de, savaşta görev yaptığı esnada yaralandı ve sol kolu kesildi. Uyarılara rağmen hastanede müşahede altına alınmak istemedi ve cephede savaşmaya devam etti. Bir ay sonra, kendisine bağlı birliklerle bağımsızlık isteyen kabilelere karşı savaşırken sağ gözünü kaybetti. Yaptığı fedakarlıklardan ötürü ülke çapında prestiji arttı. Kuzey Afrika’daki otoriteyi güçlendirmek amacıyla o dönem binbaşı olan Francisco Franco’nun da desteğiyle İspanyol Lejyonu’nu kurdu ve ilk lideri oldu. Milliyetçiler arasında yaygın olarak kullanılan “Viva la Muerte! (Yaşasın Ölüm!)” sloganını yaygın olarak kullandı.
Genel hatlarıyla koyu bir Katolik ve İspanyol milliyetçisi olan Astray, Kuzey Afrika’daki Müslüman güçlere karşı geniş çaplı bir “Haçlı Seferi” düzenlenmesini savunuyordu. Bu nedenle lejyondaki askerlere sık sık dini değerlerin önemini vurgulayan konuşmalar yaptı ve diğer dinlere karşı yürütülen politikalarda asla taviz verilmemesi gerektiği yönünde söylevler verdi. Ülkenin teokratik bir sistemle yönetilmesini istediğinden ötürü halk arasında yayılan komünist ve liberal fikirlere karşıydı. Lejyondaki görevlerinden ötürü İspanyol Kralı VIII. Alfonso tarafından 1924’de albaylığa terfi ettirildi. 1927’de ise tuğgeneralliğe yükseldi. 1932’de, Cumhurbaşkanı Manuel Azana tarafından mevcut düzene karşıt olmasından ötürü emeklilik listesine alındı. Bu nedenle İspanyol İç Savaşı’na değin pasif görevlerde rol aldı ve falanjist güçleri örgütlemeye çalıştı.
İspanyol İç Savaşı’nın başlamasıyla birlikte milliyetçilerin safında yer aldı ve propaganda faaliyetlerinde bulundu. Emrindeki güçlerin milliyetçi saflara katılmasını sağladı. Bu süreçte eski öğrencisi olan Franco’nun en güvendiği isimlerden biri oldu. Savaş tecrübesinden ötürü komuta kademesinde bulunan subaylara askeri danışmanlık yaptı. Milliyetçiler arasında en sevilen askerlerden biri haline geldi.
Kendisine dair aktarılan en ilginç anekdotlardan biri de, 12 Ekim 1936’da Bask kökenli yazar Miguel de Unamuno ile olan atışmasıdır. İngiliz tarihçi Hugh Thomas’ın aktardıklarına göre o dönem Salamanca Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapan Unamuno; Francisco Franco’nun eşi Carmen Polo, Jose Millan Astray ve falanjist akademisyenlerin olduğu bir etkinliğe katılır. İlk olarak kürsüye Jose Maria Peman çıkar ve sert bir söylev gerçekleştirir. Falanjistleri yere göğe sığdıramaz. Onun ardından kürsüyü devralan Jose Millan Astray da falanjistleri yücelten bir konuşma yapar. İspanya içerisinde yaşayan Katalan ve Bask halklarını “parazit” olarak niteler. Ardından salondan “Viva la Muerte!” sesleri yükselir ve Franco posterleri açılır. Tüm bunlara şahitlik eden Unamuno, sakince kürsüye çıkar ve tarihe geçecek olan şu konuşmayı yapar:
“Sözlerimi bekliyorsunuz, beni iyi tanıyorsunuz ve sessiz kalamayacağımı biliyorsunuz. Bazı zamanlar sessiz kalmak, yalan söylemektir. Şu an aramızda bulunan Millan Astray’ın konuşması – tabii onun bu yaptığına konuşma demek ne kadar doğru olur bilmiyorum – hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Bask ve Katalan halklarına yönelik hakaretlerini de sineye çekiyorum. Bildiğiniz üzere ben Bilbao’da doğdum. Salonda yer alan Salamanca piskoposu ise her ne kadar kabul etmek istemese de Barcelona’da doğmuş bir Katalan. Nekrofili ve merhametsizce bir slogan duydum az önce, “Viva la Muerte!” diye. Ben ki, hayatımı kalabalıkların öfkesini ateşleyen ve insanların kavrayamadığı sorunların çaresini bulmaya adadım. Bu sözleri sarf eden Millan Astray sakattır, açıkça dile getirmenin herhangi sakıncası yok. Cervantes de savaş gazisiydi ve İspanya’da böyle binlerce insan var. Tanrı bize yardımcı olmazsa bu sayı ileride daha da çoğalacak. Cervantes’in ruhsal yüceliğinden yoksun bir sakat, çareyi çevresindeki sakatların çoğalmasında arıyor.”
Bu sözler, salondakilerde şok etkisi yaratır. Şok etkisinin atlatılmasının ardından Millan Astray ayağa kalkar ve “Kahrolsun akıl, yaşasın ölüm!” diye bağırır. Falanjistlerden yoğun destek gelir. Buna rağmen Unamuno konuşmasını sürdürür:
“Burası aklın tapınağıdır, ben de bu tapınağın papazıyım. Sizler bu kutsal yere saygısızlık ediyorsunuz. Yeneceksiniz çünkü muazzam ve vahşi bir güce sahipsiniz fakat asla inandıramayacaksınız. İnandırmak için ikna edebilmek, ikna edebilmek içinse sizde olmayan iki şey gerekir: akıl ve mücadelede haklılık… Sizden İspanya’yı düşünmenizi istemenin beyhude bir çaba olduğunu biliyorum. Söyleyeceklerim bu kadar.”
Unamuno kürsüden inerken falanjistler namlularını ona doğru doğrultur ve generallerinin işaretini beklerler. Bu sırada Franco’nun eşi olan Carmen Polo olaya müdahil olur ve üniversiteden çıkartılır. Akabinde ev hapsine çarptırılır ve ev hapsinde olduğu esnada, 72 yaşında hayata veda eder. Unamuno’nun “Yeneceksiniz ama inandıramayacaksınız.” sözleri sosyalistlere ilham olur ve iç savaş boyunca bu slogan kullanılır.
İspanyol İç Savaşı’nın falanjistler tarafından kazanılmasının ardından Millan Astray inzivaya çekilir. 1941’de, o dönem bayındırlık bakanlığı görevinde olan Rafael Gasset’in kızına aşık olur. Kızın kendinden yaşça küçük ve kendisinin de evli olması dolayısıyla bir süre bu aşk saklanır. Sonrasında Franco’nun talebiyle Lizbon’da yaşamaya başlar. Bir süre orada ikamet ettikten sonra Madrid’e döner ve 1954’de kalp krizinden ölür.
Dengesiz karakteri, pervasız tavırları ve şovenist söylemleriyle dikkat çeken Millan Astray, günümüzde Franco rejimine muhalif olan İspanyollar tarafından savaş ve insanlık suçlusu olarak nitelendiriliyor. Öte yandan, falanjizm geleneğini sürdüren milliyetçiler arasında bir halk kahramanı…
KAYNAK
http://tkparadosis.blogspot.com/2012/08/viva-la-muerte-life-of-jose-millan.html
https://www.history.com/this-day-in-history/spanish-civil-war-breaks-out
https://en.wikipedia.org/wiki/Jos%C3%A9_Mill%C3%A1n_Astray
Hugh Thomas – The Spanish Civil War (La Guerra Civil Espanola)
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.