YAHYA NACİ EFENDİ (?- 1824)
Hayatı hakkında oldukça az sayıda bilgiye sahip olunan Mütercim Yahya Naci Efendi’nin hangi tarihte ve ne zaman doğduğu, ailesi ve öğrenimi tam olarak bilinmemektedir. Hakkındaki bilgiler genel olarak Tarih-i Cevdet (1891-92), Sicill-i Osmani (1890-1897) ve Mırat-ı Mühendishane (1897) kitaplarındaki kısa biyografiler yardımıyla edinilmiştir. Kendi yazdığı Risâle-i Hikmet-i Tabîiyye’nin giriş kısmında verdiği biyografik bilgiler ise çok daha kısadır. Olan bilgiler de genellikle devlet hizmetine giriş tarihi ile başlamıştır.
Kendi eseri olan Risâle-i Hikmet-i Tabîiyye’de aslı, yani hangi millet mensubu olarak doğduğunu belirtmemiştir. Ancak hakkında bilgi sahibi olduğumuz kaynakların ciddi bir kısmı kendisinin “Rum” kökenli olduğunu iddia etmektedir. Muhtemelen kendisiyle yakın bir zaman aralığında yaşamış hekim, tarihçi ve mütercim olan Şânizade Mehmet Ataullah Efendi (1771-1826), Yahya Naci Efendi’den “Rumiülasl Bulgarzade Yahya Efendi” olarak bahsetmiştir. Aynı tezi destekler şekilde Namık Kemal de Yahya Naci Efendi’nin oğullarından birini kastederek “müflis (iflas etmiş) bir Rum” demiştir. Bernard Lewis ise bunlara ek olarak Yahya Efendi’nin bir Yahudi dönmesi olabileceğini belirtmiştir. Rum olduğu iddialarının aksini belirten Ömer Faruk Akün ise Yahya Efendi’nin Tarhanzadeler ailesinin bir ferdi olduğunu, aile İslam dinini terk ettikten sonra İslam’a dönen bir Türk olduğunu belirtmiştir.
Yahya Naci Efendi’nin öğrenimi hakkındaki tek bilgi, kendi yazdığı Risâle-i Hikmet-i Tabîiye’de yer almaktadır:
“Yahya Naci kulları bundan akdem tahsil-i ulûm-i hikemiyye ve akliyye ve maârif-i cüz’iyye-i nazariyyeyi tahsil kasdıyla bilâd-ı efrenciyeye azîmet ve nice müddet işbu ulûmun tahsiline sarf-ı himmet itdikten sonra Dârü’l-Hilafeti’l aliyye sâneha’l-lâhü teala ani’l-beliyyeye avdet idüp…”.
Ancak Avrupa’da teorik ilimler ve fen bilimleri öğrendiği bilgileri dışında buradan da net bir sonuç elde edilememektedir.
Yahya Naci Efendi’nin bilinen ilk devlet görevi Mühendishane-i Berri Hümayun’da (Kara Mühendishanesi) gerçekleştirdiği Fransızca öğretmenliğidir. Mühendishane’de “lisan-ı Frensevi”yi öğreterek ayda yüz kuruş maaş elde eden Yahya Efendi, burada aynı zamanda fen bilimleri dersleri de vermiştir.1813’de üçüncü hocalığa, 1819’da da ikinci hocalığa tayin edilmiştir.
Osmanlı Devleti’ne diğer devletlerden gelen veya Osmanlı’nın yabancı devletlere gönderdiği metinleri çevirmekle görevli Divan-ı Hümayun tercümanları eskiden beri Fenerli Rumlar arasından seçilirdi. 1821’de Mora’da Rum isyanı çıkınca Eflak ve Boğdan’daki isyancılara yazdığı mektupları ele geçirilen Divan-ı Hümayun tercümanı Constantine Mourouzi ve ardından derya tercümanı Hançerlizade Mihayilaki ile Aleksandr Mavrokordato, 6 Nisan 1821’de idam edildi. Ayrıca Rum maslahatgüzarlarının Osmanlı Devleti’ni yanlış bilgilendirdikleri anlaşıldı ve hepsi görevden uzaklaştırıldı. Bu olaylar neticesinde devletin Rumlar’a karşı olan güveni oldukça sarsıldı. Hadiseden sonra göreve ilk defa bir Müslüman olarak Yahya Naci Efendi getirildi. Bu görev, Yahya Naci Efendi’nin ikinci görevi olacaktır. Yahya Efendi’nin Divan-ı Hümayun tercümanlığı göreviyle ilgili ilk bilgileri Şanizade Mehmet Ataullah Efendi vermiştir.
Kendisinin Divan-ı Hümayun tercümanlığındaki ilk vazifesi, biriken “Rumi ve Firengü’l-ibare” belgelerini tercüme etmek/temize çekmek ve bazı istekli kişilere yabancı dilleri öğretmekti. Şanizade, bu vazife için kendisine beş yüz kuruş maaş bağlandığını belirtmektedir. Constantine Mourouzi’nin idamı sonrası tarafsız görünen Rumlar’dan Stavraki Aristarchi (İstavraki), tercüman vekâletine tayin edildi. Yahya Efendi’den (ve katiplerden), Aristarchi’nin yaptığı çevirileri denetlemesi ve onun görevi dışında bir şey öğrenmesini engellemesi istendi. Böyle bir ortamda vazifelendirilen ve görev yapan Aristarchi kısa bir süre sonra azledildi ve sürüldüğü Bolu’ya giderken yolda kim oldukları meçhul kişilerce öldürüldü. Bu olaydan sonra Divan-ı Hümayun tercümanlığı görevine Yahya Efendi, yardımcılığına ise Ermeni asıllı Zenop Efendi tayin edildi. Böylece bu görev özelinde resmen Rumlar işten el çektirildi ve tercüman yetiştirmek için ders verilmeye başlanması ile Tercüme Odası da kurulmuş oldu. Yahya Efendi, vefat edene kadar bu vazifesini sürdürmüştür.
Yahya Naci Efendi’nin üç oğlu olmuştur. Büyük oğlu Ruhiddin Mehmet Efendi (Ahmet Vefik Paşa’nın babası), ortanca oğlu Nurettin Emin Paşa ve küçük oğlu Naci Efendi’dir. Yahya
Naci Efendi, Temmuz 1824’te vefat etmiştir.
Yahya Naci Efendi’nin Eserleri
Yahya Naci Efendi’nin bilinen iki eseri vardır:
1) Risâle-i Hikmet-i Tabîiyye (1809),
2) Risâle-i Seyyale-i Berkiyye (1812)’dir.
Risâle-i Hikmet-i Tabîiyye (1809)
Başlıksız bir giriş kısmı ve on altı bölümden oluşan Risâle-i Hikmet-i Tabîiyye eserinin yazılma amacı atılan merminin hareketini ve genel olarak ateşli silahların işleyişinin temelindeki fizik ve kimya kurallarını açıklamaktır. Bu hareketin anlaşılması için hareketi etkileyen faktörleri de ele alan Yahya Naci Efendi, ağırlık kuvveti ve barutun tutuşmasıyla meydana genel fiziksel ve doğal olaylardan da bahsetmiştir. “Beyan-ı Esbab-ı Hareket-i Cism-i Mefdü” (Atılan cismin hareketinin sebeplerinin açıklaması) ile başlayan eser, “Teceddüd-i Havâ-yı Hayatî” (Açık Havanın Yenilenmesi) ile sonlanmaktadır. Eser, matbaaya girmemiştir.
Yahya Efendi bu kitabıyla birlikte dinamik, statik, mekanik ve ısı konularına ait birçok terimi Osmanlı literatürüne kazandırmıştır. Bu terimlere örnek olarak kuvve-i ramiye (hareket kuvveti), hareket-i tereccühiye (sarkaç hareketi), vezin (kütle & ağırlık), hâlet-i sabite (katı hali), hâlet-i seyalâniye (sıvı hali), hâlet-i havâiye (hava hali) ve mütehalhıl (genleşmiş) terimleri sıralanabilir. Ayrıca element ve kimyasal terimleri de tercüme etmiştir.
Risâle-i Seyyale-i Berkiyye (1812)
Yahya Naci Efendi’nin ikinci eseri olan Risâle-i Seyyale-i Berkiyye’nin bilinen tek nüshası, İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Eser, 17 varak ve bir levhadan oluşur. Yahya Efendi bu eserde Osmanlı (Türk) kamuoyuna “elektrik” kelimesinin anlamını, belirtilerini tanıtmış ve bunları deneylerle açıklamıştır. Elektrik deneyleri de barındıran eser, eğer Mühendishane’de okutulmuşsa bu kurum öğrencilerinin 1812 yılında “deney” teriminden haberdar oldukları söylenebilir. Ancak ilk eseri gibi ikinci eseri olan Risâle-i Seyyale-i Berkiyye de basılmamıştır. Yahya Naci Efendi’nin eserinin niçin basılmadığı ise bilinmemektedir.
Yahya Naci Efendi, “elektrik” terimini karşılaması için “seyyale-i berkiyye” terimini kabul etmiştir. Ardından, “seyyale-i berkiyye-yi sınaiyye” (insanlar tarafından üretilen elektrik), “seyyale-i berkiyye-yi tabiyye” (doğada oluşan elektrik), “âlet-i berkiyye” (elektrik üreten alet) terimlerini kabul etmiştir. “Berk” kelimesinden türetilmiş olan ve ışık verme, çakma,
parlama anlamına gelen “ibrak” kelimesine elektriklendirme, elektrik yükleme, elektrik üretme anlamı vermiştir.
Onur Karabağ
Stratejik Ortak Misafir Yazar
[irp posts=”24835″ name=”Diplomaside Bir Ekol: Ahmet Vefik Paşa”]
KAYNAK
ADEMOĞLU, E., “Yahya Naci Efendi ve Modern Fizik Konusundaki Türkçe Eseri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Ödevi, İstanbul, 2001.
GÜNERGUN, F. “Deneylerle Elektriği Tanıtan Bir Türkçe Eser: Yahya Naci Efendi’nin Risale-i Seyyale-i Berkiyye’si”. Osmanlı Bilimi Araştırmaları 9 (2008): 19-50
AKYILDIZ, A., “TERCÜME ODASI”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tercume-odasi (03
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.