Antik Yunan’da Yurttaşlık: Sparta ve Atina Kent Devletleri

3363
Yazarlık Başvurusu
Yurttaşlığın ‘bir kurum’ olarak ortaya çıkışı ilk kez Yunan Polisinde gerçekleşmiştir. Yurttaşlık Polisin gelişimi ile birlikte ortaya çıkmış ve Antik Yunan’ın başlangıcından sonuna kadar siyasal kurum olmuştur. Antik Yunan Polislerinden en gelişmiş olanları ise Atina ve Sparta olmuştur. Fakat bu iki kent devletinin yurttaşlığı birbirinden farklı olarak gelişim göstermiş olması nedeniyle ayrı ayrı ele alınmıştır.

Sparta Yurttaşlığı

Spartalılar, yazılı olsun ya da olmasın kendi aralarındaki güç ve iktidar ilişkilerini düzenleyip yurttaşlığın ilk temelleri olarak bir devlet düzeni oluşturmuşlardır. Böylece bölgesindeki diğer kent devletlerine örnek teşkil etmişlerdir. Buna göre yurttaşlığın tarihsel süreci Sparta’dan başlamaktadır (Özdemir,2007:379). Sparta yurttaşlığının temeli olan savaş sanatında, usta olan askerler yurttaşları oluşturmaktır. Boyunduruk altına aldıkları Helotlar sayesinde, herhangi bir tarım ya da zanaat işinde çalışmak zorunda olmayan fakat yetişkin bir erkek olana kadar da zorlu bir psikolojik ve bedensel eğitimden geçebilen herkes, yurttaşlık hakkı kazanmaktaydı (Heater,2007). Hayatta kalmayı başaran ve hatta hayatta kalmayı hak eden Spartalı yurttaş adayı çocuklar, yedi yaşından itibaren ailelerinden ayrılarak zorlu bir asker-yurttaş eğitim sürecine tabi tutularak öldürme, hırsızlık yapma ve yalan söyleme dahil savaşta mübah olduğu iddia edilen tüm etkinliklerden başarılı olmak zorunda bırakılmışlardır. Yurttaş adayı genç erkekler yirmi yaşına ulaştıklarında, ayrıca oy birliğinin şart olduğu bir son sınavdan da geçme mecburiyetinde bırakılmışlardır.

Sparta’nın ancak günümüz otoriter devletlerinde görülebilecek ölçüde itaatkar ve tek tip yurttaş yaratma konusunda başarılı olmasının altında da, her zaman diri ve göz önünde tuttuğu ortak düşman olgusu (Helotlar ve o zamanki dünyanın geri kalanı) çok önemli bir yer işgal etmektedir. Yaşamlarını devlet uğruna feda etmek zorunda bırakılan bu insanların moralleri her daim en üst seviyede tutulmak zorundadır. Helotlar, köle gibi kullanılan fethedilmiş uyruklar olup, yasal olarak devletin düşmanları, keyfi ve vahşi davranışlara sahip kişiler idiler. Onlar devletin malı olarak kabul edilirlerdi. Bir tür tarımsal köle idiler. Onlar, Spartalılar tarafından sahip olunan araziler üzerindeki küçük parsellerde çalışırlardı. Ürettikleri ürünün bir kısmı arazinin sahibine, geri kalanı ise Helot ve ailesine giderdi. Gelirlerinin yarısını Spartalılara ödemek zorunda olan bağımlı çiftçiler olarak Helotlar politik ya da sivil haklara sahip olmamalarına rağmen, köleler gibi sahipleri tarafından alınıp satılamazlardı. Aslında sıradan kölelerden farklı olup, devlet kölesi olarak niteleyebileceğimiz Helotlar, sayı itibariyle tam yurttaşlardan dokuz-on katı kalabalıklardı. Sayılarının fazlalığından dolayı Spartalılar, onlara karşı düşmanca ve endişeli bir bakışa sahiptiler. Bunun sonucu olarak Helotları itaat halinde tutmak için Spartalılar bir yıldırma düzeni kurmuşlar ve onların güneş battıktan sonra kulübelerinden çıkmalarını yasaklamışlardır. Aksi bir durum ölüm cezası gerektiren bir suçtu. Helotlar için getirilmiş başka birçok yasak da mevcut idi. Spartalılar çokluklarından endişe duydukları Helot nüfusunu belli bir dengede tutmak için Yılda bir kez onları ava çıkarırlardı (Bonnard,2004:153). Bir katliam seferi olarak nitelendirilecek bu avlar devlet kontrolü altında gerçekleştirilirdi. Zaten devlet mülkiyetinde olup, alınıp satılamayan helotlar, Sparta’nın uyrukları olarak özgür insanlar ile Sparta’da kök salamayan klasik kölelik arasında bir statüye sahiplerdi. Onlar deri elbiseleri giymek ve köpek derisi şapkalar takmak zorunda idiler. Sparta’nın, Atina ve diğer Yunan kentlerinden ayrı bir şekilde örgütlenmesinin nedenlerinden biri de aristokrasi sınıfının zamanla etkinliğini yitirmesi olarak düşünülebilir. Savaşlar sonucu elde edilen toprakların Spartalı yurttaşlar arasında eşit bir şekilde paylaşılması, elde edilen ürün fazlasının ticaret için kullanılmaması, tarım ve zanaat için gerekli olan beden işlerinin de Helotların varlığı ile giderilmesi, Spartalılar’ı kendi deyimleri ile tam olarak homoioi (benzer olanlar) haline getirmiştir. Aslında aristokrasi için gerekli olan boş zamana fazlasıyla sahip olan Spartalılar, bu zenginliklerini felsefe ve sanat ile değil savaş kabiliyetlerini geliştirmek için kullanmışlardır. Yurttaş olabilen erkekler, otuz yaşına kadar Hoplit ordusunun bir neferi olarak askeri bölüklerde yaşamak zorunda kalmıştır. Sparta’da yurttaşlık, toprak sahipliği ve bölük üyelerinin desteği üzerinden tanımlanmıştır. Kadınların da toprakta hak sahibi olabildiği Sparta’da, sosyal yaşam günümüz komünal yaşam şeklini aklımıza getirmektedir. Erkekler askeri görevlerinin sonuna kadar evli bile olsalar, bölüklerinde yaşamak mecburiyetinde kalırken diğer yurttaşlar da günün her öğünü birlikte yiyip içmek zorunda kalmıştır. Korkunun mu yoksa birlik ve beraberlik duygusunun mu Spartalılar’ı bu kadar birbirine kenetlediği konusunda yeterli kanıt olmamakla birlikte, bu bağın insanların özel hayatını tamamen yok ederek devletin ya da kamunun bir malı haline getirdiği ortadadır. Tüm eksikliklerine ve anormalliklerine karşın dünyadaki ilk yurttaşlık deneyimini yaşayan Sparta yurttaşları, Platon’un areté (erdem) halesini başlarında taşıyan ilk insanlardır. Modern yurttaşlık kategorilerinden cumhuriyetçi yurttaşlığın temelini oluşturan Spartalılar, devlet uğruna yurttaşlığın kurucularıdırlar. Sparta’da bir yenilgi sonrasında bile, ölen kişilerin aileleri çok sevinçli görünmüşlerdir. Düşmanlarla çevrildikleri hayali ya da gerçeği, onları hem komşularına hem de kendilerine karşı çok acımasız davranmaya sürüklemiştir. Sparta’da yoğun bir şekilde polise bağlılık vardır. Kişilerin varoluş nedeni adeta polisin devamlılığını sağlamaktı. Eğer bir çocuk zayıf ya da kusurlu doğarsa, ileride polise faydalı bir vatandaş olamayacağı düşüncesiyle ücra bir köşede ölüme terk edilirdi (Williams, 1993: 66- 67). Sağlıklı erkek çocukları ise henüz 7 yaşında iken “sürü” adı verilen, genç Spartalıların önderlik ettiği topluluklara verilirlerdi. Bu sürülerde çocuklar dağ-tepe gezdirilir, idman yaptırılır, kendi yaptıkları sade yemeklerle karınlarını doyururlardı. Bu yaşama biçimleriyle Spartalılar, çocuklarının gözü pek savaşçılar olarak yetiştirilip her türlü zorluğa karşı dayanıklı hale getirildiklerine inanırlardı. Bu zorlu eğitimden geçen her çocuk 20 yaşına geldiği zaman orduya katılmaya hak kazanırdı. Orduda yer alan erler ev sahibi olabilirlerdi fakat onlarda evlerine nadiren giderlerdi. Bunun yerine asker arkadaşlarıyla kışlalarda kalıp yaptıkları yemekleri birbirleriyle paylaşıp sade bir hayat sürdürürlerdi. Sparta’da hayatta kalmak temel amaç sayılırdı. Uzun zamanlar evlerine gidemeyen bu erkekler diğer kentlerde yaşayan hemcinslerinden farklı olarak sürekli evlerinden uzaktaydılar. Bu durumda da kadınlar yalnız ev işleriyle meşgul olmakla kalmıyor ama çocuklarla ilgili meselelerle de yetkin olarak söz sahibi oluyorlardı. Erkek çocuklar savaşçı olmak üzere eğitilirken, kız çocukları da ileride gürbüz çocuklar doğurabilsinler diye beden eğitimi yaparlardı.

Diğer kentlerdeki yaşıtlarından farklı olarak evlerin içine kapanmazlar, açık havada hatta çıplak olarak spor yapar, bedenlerini güçlendirmeye çalışırlardı (Plutark, 2005:111-112). Kadınlar; yasalar önünde de bazı haklara sahiptiler. Babalarının mirasçısı olabiliyorlardı. Sparta’da toprakların çoğunluğu devlete aitti. Az miktarda halka ait olanların bir kısmının sahibi ise; kadınlardı. Aristoteles’in söylediği kadarıyla özel mülkiyetin çoğu kadınlara aitti. Genel olarak Sparta’da kadınlar erkeklerle aynı eğitimi görür, aynı işleri yapardı ve onlarla tam anlamıyla eşit sayılırlardı (Kışlalı,2004:58). Sparta toplumunda, Atina’dan farklı olarak, eşitlikçi bir şekilde kız çocukları erkek çocuklarla aynı eğitime tabi tutulmasına rağmen evlilikle beraber onlar da Atinalı hemcinsleri gibi toplumsal hayattan çekilerek evine kapanırdı (Williams, 1993: 67). Polisin devamlılığını sağlamak için her türlü lüksten kaçınılır; sanat, felsefe ve müzik hoş karşılanmazdı. Ticaret ve zenginliğin toplumun içinde ayrılık ve tembellik yarattığı düşünülür ve bu işler aşağılanırdı (Mansel, 1984: 116-17). Bu nedenle, ticareti ve onun yozlaştırıcı etkilerini ortadan kaldırmak için efsanevi Spartalı kanun koyucu Lykurgus’un tedavülden değerli altın parayı kaldırıp bunun yerine değersiz demir çubukları ikame ettiği ileri sürülmektedir (Şenel, 1968: 178). Bu çerçevede Sparta ticaretinin verimsiz kaldığı, savaşçı ve aynı zamanda yönetici olan Spartanların ana ihtiyaçlarının Helot denen yarı-serflerin yaptığı zirai üretimle karşılandığı bir tarım toplumu durumunda olduğu bilinmektedir.

Atina Yurttaşlığı

Yurttaşlık temelinde organize olan kent devletinin nüfusu erkek yurttaşlardan, kadın yurttaşlardan, bunların çocuklarından, yerleşik yabancılardan (metik) ve yurttaşlara olduğu kadar tümüyle devlete de ait olan kölelerden oluşmaktadır. Bir Yunan yurttaşı olmak için bir insanın şu ayrıcalıklara sahip olması gerekmektedir; diğerleri tarafından olumlu bir kamusal görünüşü devam ettirecek kadar yeterli bir tanıma sağlayacak ölçüde bireysel zaman, topluluk refahına zarar vermeyecek şekilde kişisel ve ailesel çıkar arzusunun gerçekleştirilmesine izin verecek nitelikli kişisel özerklik, grup üyelerinin katılımıyla konuşma ve temsil özgürlüğü ve karşılıklı akıl danışmanında bulunduğu müzakereci özgürlükler bütünü. İlk iki özellik bir yurttaş adayının hali vakti yerinde olması gerektiğini belirtirken diğer iki özellik de agora ve meclislerde toplanan yurttaşların konuşma özgürlüğüne vurgu yapmaktadır. Konuşarak düşüncelerini ifade etme ve halkın belirlediği politikaların yürütülmesine serbestçe katılma özgürlüğü olmadan demokratik yurttaşlık mümkün değildir (Heater, 2007: 42). Yurttaş kabul edilenler, ‘polis’in yerli halkını oluşturan ve belli haklara sahip olan özgür kişilerdir (Arendt,1994 :266-267). Aktif erkek yurttaş sadece yerleşme, çalışma, seyahat ve korunma gibi pasif haklara sahip olmakla kalmaz aynı zamanda kent devletinin yasal, siyasal ve yargısal süreçlerinde askeri gücü ve zenginliği oranında hak sahibi olur. Atina kent devletinde varlıkları ölçüsünde –sahip olduğu ürünün kuru ve ıslak ağırlığına göre belirlenmiş- en üst üç sınıf olan pentekosiomedimnoslar, hippeisler ve zeugitler oldukça ayrıcalıklıdır (Heater, 2007: 37). Özellikle bu üç sınıftaki erkekler için yurttaşlığın sağladığı faydalar siyasete katılma ve mahkemelerde jüri üyeliği yapma, yaşamlarını doğrudan etkileyen politik kararların alınmasında güç sahibi olma, yasalar doğrultusunda eşitlik ve Atina Kent Devleti sınırları içerisinde toprak ve ev sahibi olma gibi haklardan oluşmaktadır. Kadın yurttaşlar ise politika
sahnesinden uzaklaştırılmışlar, mahkemelerde yerine konuşması için yasal vasileri bulundurulmuş ve sahip oldukları mülkiyet üzerinde büyük işlemler yapma yetkisi verilmediği için çok az haklara sahip kılınmışlardır. Kadınların siyasal ve toplumsal alana dahil edilmediği, evlerinde kapalı bir yaşam sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Ağaoğulları (2013: 20), kadınların hiçbir zaman yurttaşlık statüsüne erişemediğini belirtilmektedir Yunan kadınları Atina kentinin ortalama ve muhtemelen pis kokulu ve sıkıntı veren evlerinde hep birlikte oturduklarında neler hissettikleri hakkında ayrıntılı bilgi bulunmasa da yurttaş olmaktan veya yurttaş olacak birinin annesi olmaktan memnun olma ihtimalleri yüksektir (Freeman, 2005: 209). Atina’da kölelerin büyük çoğunluğunu Atinalıların “barbar” dedikleri Atina dışından getirilmiş, Yunanca konuşmayan ve Atina’nın kültürel, siyasal ve sosyal hayatına yabancı olan insanlar oluşturmaktaydı. Kölelerin büyük çoğunluğunu dış ülkelerden satın alınanların yanında, savaşta tutsak alınan kimseler ve gemi baskınlarında korsanlar tarafından kaçırılıp başkalarına köle olarak satılanlar oluşturmaktaydı.
Köleler mevsimlik olarak hem tarım işleriyle hem de ev işleriyle uğraşırlardı. Kölelerin bazılarına sınırlı mülk edinme, evlenme ve aile sahibi olma hakları tanınmıştır (Fisher, 2001: 10–13). Kölelerin yasal haklarının olmaması, onları özgür vatandaşlardan ayıran en büyük unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Atina kent devleti ve Yunanistan’daki diğer kent devletlerinde yurttaş soyundan gelmeyen herhangi bir erkeğe iyi bir hizmetin karşılığı olarak yurttaşlık statüsü verilmiştir. Ancak metiklerin ve yurttaşlar dışındaki diğer kent sakinlerinin kent devleti içinde belirli bir süre yaşadıktan sonra yurttaşlık başvurusu yapma gibi bir hakları asla olmamıştır. Sayıları bilinmemekle beraber özellikle İ.Ö. 4. yüzyılda uzun süren savaşların sonucu olarak çoğunluk kazanmak adına metiklere ve kölelere yurttaşlık haklarının verilmesinin temelinde azalan yurttaş sayısının yenilenmesi veya iç karışıklıklar vardır. Ayrıca İ.Ö. 5. yüzyılda Atinalılar askeri alanda yenilikler yapmıştır ve muadillerini geride bırakarak deniz güçlerini geliştirmişlerdir; bu durum donanmada kürekçi olarak kendilerine yer bulan alt sınıfların (thetes) askeri rolünü ve politik önemini arttırmıştır. Bu dönemde Maronea’da bulunan maden yataklarından elde edilen gelirin Themistokles’in önderliğinde donanma gücüne ayrılarak birçok kadırga yapımında kullanılması sağlanmıştır. Bu kadırgalar gelişmiş bir takım-ruhu olmaksızın başarıyla yüzdürülememiştir ve bu durumda, thetes’in potansiyel siyasi gücünün farkına varmaya başlamış olduğu düşünülebilir. Themistokles ve daha sonra devlet
yönetiminde söz sahibi olan Perikles bu gücün farkına vararak thetes’lerin yurttaşlık haklarını geliştirmişlerdir. Perikles’in mahkemelere jüri katılımını ücretlendirme yoluyla yoksulların da bu hakkı kullanabilmelerini sağlaması buna bir örnek olarak görülebilir (Heater, 2007: 40). Atina ve diğer Yunan kentlerindeki yurttaşlığın oluşum sürecinde daimi bir askeri gücün etkisi bulunmaktadır. Eş güçlere sahip bireylerden oluşan askerler ortak bir amaç uğruna savaş meydanlarına çıkarlardı. Aynı mezarı paylaşmanın zevkine vararak iktidara göz koyan bir güç şeklinde kendilerini şekillendirmişlerdir. Kararların alınmasında her oyun eşit özgül ağırlığının olduğu Antik Yunan’da konuşma özgürlüğünü hürce yaşayan, mahkeme ve meclisi ikinci evi bilen yurttaş bu ayrıcalıkların bedelini gerektiğinde kanıyla ödemiştir. Özetle ‘yurttaş’ en üst anlamıyla, oy kullanarak ya da bir memuriyet için oylanarak kendi kent devletinin yönetimine aktif olarak katılmasını sağlayacak derecede yeterli ekonomik zenginliğe sahip durumdaki yetişkin, gücü kuvveti yerinde yurttaş anne ve babadan doğma her erkeğe denmektedir. Kadınların pasif yurttaş olduğu Atina’da doğdukları günden itibaren aktif yurttaş adayı olan erkek çocuklar da yurttaşlık zırhını üzerlerine geçirebilmek için on sekiz yaşına kadar beklemek zorunda kalmıştır. On sekiz ile yirmi yaşları arasındaki genç erkekler ephebes (çırak-yurttaş) olarak askeri eğitime tabi tutulmakta, dini eğitimden geçmekte ve yaşça büyük yurttaşların rehberliğinde ahlak kurallarını öğrenmektedirler (Farenga, 2002: 26).

 

KAYNAK

Arendt Hannah (1994), İnsanlık Durumu, çev. Bahadır Sina ener, iletişim Yayınları, İstanbul.

Bonnard, Andre (2004), Antik Yunan Uygarlığı II, antigone’den sokrates’e, çev: Kerem
Kurtgözü, Evrensel Basım Yayın, İstanbul.

Freeman, Charles (2005), Mısır, Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları, Çev. Suat
Kemal Angı, Dost Kitabevi.

Heater Derek (2007),Yurttaşlığın Kısa Tarihi, Çev. Meral Delikara Üst, Ankara.

Kışlalı, Ahmet Taner (2004), Siyaset Bilimi, İmge yayınları, Ankara.

Özdemir, Y. (2007), İlk Cumhuriyet ya da Sparta’yı Anlamak, Atatürk Üniversitesi Kazım
Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 15, s 379-389.

Plutark (2005), Yaşamlar 1 Ünlü Yunanlı Ve Romalıların Yaşamları, Çev. Meriç Mete,
İdea Yayınevi, İstanbul.

Şenel, Alaeddin (1996), Siyasal Düşünceler Tarihi Tarih Öncesinde, İlk Çağda, Orta Çağda ve
Yeni Çağda Toplum ve Siyasal Düşünüş, Ankara.

Williams, Raymond (2006), Anahtar Sözcükler- Kültür ve Toplumun Sözvarlığı, Çev. Savaş
Kılıç, İletişim Yayınları,

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz