Irak’ın tarihine damga vurmuş bir lider olan Saddam Hüseyin, 1937 yılının 28 Nisan Günü Tikrit şehrinin El Avja köyünde dünyaya geldi. Maddi durumu iyi olmayan ve çobanlık yapan Saddam Hüseyin’in babası, Saddam’ı görmeden ölmüştü. Annesi, eşinin ölümünden sonra Saddam’a bakamamış ve onu kardeşine göndermişti. Saddam, küçük yaşta annesinden ayrılarak subay olan dayısının yanına gitmek zorunda kaldı. Sünni bir ailenin çocuğu olan Saddam, dayısının hapse girmesi ile tekrar annesine gitti. Ancak dayısı kısa süre sonra serbest bırakılınca tekrardan dayısına gitti. Dayısı, Saddam’ın askeriyeye girmesini istiyordu ancak Saddam daha çok siyasete yatkındı. Nitekim, 1957 yılında Baas partisine katıldı. Siyasete yatkın olduğundan partide hızla yükseldi. Öyle ki Baas’ın 1959 yılında General Kasım’a karşı gerçekleştirdiği darbe olumsuz sonuçlanınca ülkeden kaçmak zorunda kaldı.
1962 yılında gittiği Mısır’da hukuk tahsili yapmaya başladı. Baas’ın ertesi yıl Kasım’ı devirmesi ve yönetime geçmesi ile Irak’a dönmeye karar verdi. Ülkesine döner dönmez Sacide Talfah ile evlendi aynı yıl içinde. General Arif’in Baas’ı yönetimden indirmesi sonucunda, Baas ile yakın ilişkisinden ötürü hapis cezasına çarptırıldı. Ancak hapiste kalmak istemeyen Saddam, firar etmeyi başardı. Böylelikle Baas’ın kemik kadrosunda yerini almaya başlayacaktı.
Nitekim, Arap milliyetçiliğini savunan ve dini ikinci plana koyan Bass’ın 1968 darbesinde baştaki isimlerden biri oldu. Darbeden sonra ülkenin başına geçen Hasan El Bekr’in daha sonra istifasını sağlayarak 1979 yılında yerine geçti. Böylelikle yirmi dört yıl boyunca iktidarda kalacak ve Irak’ı birçok savaşa sokacaktı.[1] Bass ideolojisi tamamı ile Pan-Arap birliği temelli oluşumdur. Bu sebeple din bu birlik önünde en büyük engellerden biri olarak görülmekte ve halkı ayrıştırmaktadır. Halk genellikle Şii- Sünni ayrımı yüzünden acılara ve ölümlere maruz kalmaktadır. Bu yüzden laik bir sistemi savunan Baas İdeolojisi, Arapların birleşmesinin ancak dini arka plana tutmakla da mümkün olacağına inanıyordu. Bu mezhepsel farklılıklar Arap toplumunun zayıf yönünü oluşturuyordu. Bu idealler perspektifinde bir görüşe sahip olan Saddam Hüseyin’de iktidara gelir gelmez bunun bilinci ile İran’a savaş açmıştı. Bu savaşın birçok sebebi olduğu görünse de temelde iki sebep vardı. Bunlar; İran Devrimi ile Şii hareketinin ülkeyi etkileyeceği endişesi ve Saddam’ın Arap milliyetçisi olarak Arap coğrafyasında lider olmak istemesiydi. Bu sebeplere Humeyni’nin kışkırtıcı söylemleri ve Basra’da genişleme çabaları da eklenebilirdi. Nitekim, Basra Körfezi’nde ki sınırlar için Saddam, İngilizleri suçluyordu. İngilizlerin sınırları kendi çıkarları doğrultusunda çiziklerini ve bu yüzden Irak’ın Basra Körfezi’ne tam anlamıyla istifade edemediğini ifade eden Saddam bu sınırları kabul etmiyordu.
Şattülarap olarak adlandırılan Fırat ve Dicle’nin kesiştiği noktanın Irak’ın olması gerektiğini savunuyordu. Bunlardan ötürü bu bölgeler için bir savaş gerekliydi. Saddam, İran’ın devrim dolayısıyla güçsüz olduğunu ve savaşın istediği gibi sonuçlarını düşünüyordu. Baas ideolojisi sosyalizm temelli olduğundan SSCB ile sıkı ilişkiler içinde olmasına rağmen 1980 yılında başlayan savaştan önce ABD’nin karşıtı olan Saddam’ın, ABD ile ilişkisi 1982’den itibaren Humeyni tehdidine karşı yumuşamıştı. Böylelikle girdiği savaşta İran’ın beklenmedik gücüyle şoke olan Saddam, ABD’nin desteğiyle savaş sırasında kaybettiği toprakları geri kazanabildi. Sekiz yıl süren savaştan her anlamda büyük zarar görerek çıkmıştı. Aynı şekilde bu savaş aslında Saddam için sonun başlangıcı olmuştu. Çünkü sonunu hazırlayacak olan ABD daha sonra ayrı düşecekti. Bu savaşı ekonomik olarak ülkesini güçlendirmek ve Basra’dan elde edeceği kazanımla petrol ihracatını artırmak istese de bunda başarılı olamamıştır.[2] Saddam Hüseyin İran Savaşı’nın verdiği zararı telafi etmek yerine yeniden silahlanarak, ekonomik olarak zor durumda olan ülkeyi ve halkı görmezden gelmeye devam ediyordu. Buna rağmen Irak siyasetine adını yazdırmayı başarmıştı. Ülkede gitgide güçlenmekte ve kült bir konuma gelmekteydi. Nitekim, kült bir pozisyona gelmek, liderliğini her yerde her anlamda halka hissettirmek demektir. Yani algı yoluyla halka pozisyonunu hissettirmektir. Mesela Saddam, ülkenin her noktasında posterler, heykeller ve medya kanalları ile kendisini toplumun her kesimine kabul ettirmiş ve halkın gözünde bir efsane olarak görülmeye başlamıştır. Bu yüzden İran ile olan savaşın ardından bile destek görmeye devam ediyordu.[3]
Bu özgüvenle, İran Savaşı’nın telafisi için gözünü Kuveyt’e dikmişti. İran ile olan savaşa benzeyen noktaları yine İngilizlerin kendine göre sınır belirlemesi ile tarihte parçaları olan Kuveyt’i zorla Irak’tan kopardığını iddia ediyordu. Bu iddialar ile Saddam’ın ordusu 2 Ağustos 1990 tarihinde Kuveyt’e girdi. Ancak Kuveyt’te işgali beklediği gibi olmadı.
Çünkü İran Savaşı’nda müttefik olduğu ABD bu savaşta karşısında yer almıştı. Bu savaş sonucunda ABD, Saddam’ı bir tehdit olarak görmeye başladı. 1991’de Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaş bittiğinde, ABD Saddam’ı indirmek için çalışmalara başladı. Nitekim, ABD nükleer silah bahanesiyle uluslararası camiayı takmaz bir tavırla 2003 yılında Saddam’ı yok etmek için Irak’ı işgal etti. Ancak BM raporlarında nükleer silahlara dair bir kanıt olmamasına rağmen ABD, Saddam’ı 2003 yılının nisan ayında yakaladı ve Saddam, 2006 yılında resmen tüm dünyanın gözü önünde idam edildi.[4] Sonuç olarak, Irak siyasetinde kült bir pozisyona gelmiş olan Saddam Hüseyin, Körfez Savaşı ile birlikte bir pozisyonunu kaybetmeye başlamış ve ABD işgali ile halk tarafından desteklenen operasyonlarla devrilmiştir. Pan – Arap ideolojisi ve Arap milliyetçiliği yapısı ile yaklaşık olarak yirmi dört yıl iktidarda kaldıktan sonra geriye, bölünmüş ve yoksullaşan bir Irak bırakmıştı. Saddam’ım devirerek, barış getirmek istediğini söyleyen ABD’nin barış anlayışı, Irak halkına kan ve gözyaşından başka bir şey getirmedi.
[irp posts=”27553″ name=”Baas Partisi’nden İdama: Saddam Hüseyin”]
KAYNAK
Dipnotlar
[1] Wikipedia, 03.02.2021, https://tr.wikipedia.org/wiki/Saddam_H%C3%BCseyin
[2] SAK Emre, “Saddam Hüseyin Döneminde Irak”, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü”, Lisans Bitirme Projesi, Konya, 2019, s.5-8
[3] ÇAKI Caner ve GÜLADA Mehmet Ozan, “Duvar Resimleri Üzerinden Kült Liderlik Propagandası: Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin Üzerine İnceleme”, Dördüncü Kuvvet Uluslararası Hakemli Dergisi, 2018, ss.7-24, s.11-13
[4] ARI Tayyar, Geçmişten Günümüze Orta Doğu, Siyaset, Savaş ve Diplomasi, Bursa, Mkm, 2012 s.460-480
Kaynaklar
ARI Tayyar, Geçmişten Günümüze Orta Doğu, Siyaset, Savaş ve Diplomasi, Bursa, Mkm, 2012
ÇAKI Caner ve GÜLADA Mehmet Ozan, “Duvar Resimleri Üzerinden Kült Liderlik Propagandası: Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin Üzerine İnceleme”, Dördüncü Kuvvet Uluslararası Hakemli Dergisi, 2018, ss.7-24
SAK Emre, “Saddam Hüseyin Döneminde Irak”, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü”, Lisans Bitirme Projesi, Konya, 2019
Wikipedia, 03.02.2021, https://tr.wikipedia.org/wiki/Saddam_H%C3%BCseyin
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.