Türk Tarih Tezi, yirminci yüzyılın icat edilmiş büyük geleneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Türk Tarih Tezi’ne göre bu teorinin savunucuları, dilsel, kültürel ve tarihsel faktörler açısından çeşitli eski uygarlıklar üzerinde hak iddia etmektedirler. Bir zamanlar sahte bilim (sözdebilim) şeklini alan Türk Tarih Tezi, Türk perspektifinden ele alındığında ulusal ölçekte etkili sonuçlar elde etmiştir.
Sözdebilim Nedir?
Sözde bilim, kısaca bilimin formlarını, yöntemlerini ve sonuçlarını taklit eden ve elde edilen sonuçları bilimmiş gibi ortaya koyan bir faaliyet olarak değerlendirebilir. Sözde bilimin genel çerçevesinin çizilebilmesi amacıyla bu noktada Hansson’un sözde bilime ilişkin tanımına bakabiliriz. Bir ifade sözde bilimseldir, ancak,
- a) “bu ifade bilim alanında bir konu ile ilgilidir,
- b) epistemik olarak desteklenmemektedir,
- c) başlıca savunucuları tarafından epistemik olarak desteklendiği izlenimini yaratmaya çalışan bir doktrinin parçasıdır” (Hansson 2009: 240)
Burada dikkat etmemiz gereken husus, bilim dışı ya da bilimsel olmayan bir durumun sözde bilimsel olabilmesi için o disiplinin sistematik bir bilgi arama biçimi olarak bir bilimmiş gibi yanlış bir şekilde sunulması gerekmektedir (Dawes 2018: 286).
Türk Tarih Tezi’nin seyri
Türk Tarih Tezi özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün önderliğinde güçlenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan yeni ayrılan Türkiye Cumhuriyeti, esas olarak uluslararası politikada meşruiyet arayışı içinde olan ve böylece içişlerinde bir sadakat atmosferi yaratan yeni kurulmuş bir cumhuriyetti. Türk Tarih Tezi ile birlikte Türk medeniyetinin birinci sınıf bir medeniyet olduğu ve Türk medeniyetinin aynı zamanda dünyadaki ilk medeniyetlerin menşei olduğu fikrinin aktarılması amaçlanmıştır. Bu tür telkinler çoğu Türk eğitim kurumunda ziyadesiyle yaygın ve popülerdi. Bu, hususiyetle milliyetçi ve vatansever bir hareketlilik kitlesi yarattı. Milliyetçilik ve vatanseverlik, genellikle buyuk kitleleri yönetme kapasitesine sahip spesifik ideolojilerdir. Bu, Kurtulus Savaşından doğan genc ve toy cumhuriyetin ihtiyacıyla açıkça uyumluydu.
Gerek Kurtulus Savaşi doneminde gerekse Osmanlı Devleti’nin yikilma döneminde Türklerin üstün olduğu teorisinin yaygınlaştırılması ihtiyacı doğmuştur. Elde edilen bu veriler kuşkusuz Türk Tarih Tezinin icat edilmiş bir gelenek olduğunu göstermektedir. Bir diğer amaç da Türklerin yüzlerce yıldır İslam merkezli bir imparatorluk yönetimi altında yaşamaları ve Islam adetlerine alışmalarıydı. Türk Tarih Tezi ile birlikte toplumsal ve siyasal devrimlerin de temeli atılmıştır. Türk öğrencilere ağırlıklı olarak İslam öncesi dönemlerde dahi Türklerin üstün ve medeni oldukları, dinin milli kimliğin oluşumunda belirleyici bir unsur olmadığı ve Türk milli bağımsızlığının tamamlanmasının bilim alanında da çok önemli olduğu söylenilmistir.
Türk Tarih tezinde Atatürk’ün rolü
Atatürk, tarihçileri Türk milletine odaklanarak Türk tarihini incelemeye teşvik etmiş, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin temel hedefi olan bir ulus-devlet yaratma sürecine tarihsel bir referans oluşturmuştur. Atatürk, dünya medeniyetlerinin gelişiminde Türklerin yerini araştırmak istemiştir. Yeni kurulan Türk devletinin üstün batı ülkeleri tarafından kabul edilmesi, Türk devletinin en büyük hedeflerinden biriydi. Atatürk, Türk Tarih Tezi’nin yanı sıra Batılı ülkeleri, özellikle Batı Avrupa ülkelerini, Türkiye’nin de batıya ait olduğuna ikna etmeye çalışmıştır.
Tarihi, siyasi, bilimsel ve sosyal yönleri çok güçlü olan bu çok boyutlu icat edilmiş gelenek, yirminci yüzyılın en büyük icat edilmiş geleneklerinden biridir ve Türk Tarih Tezi’nin bir icat edilmiş gelenek olarak etkisi, Türk karar vericileri ve akademisyenleri üzerinde hala güçlü bir etkiye sahiptir. Türk Tarih Tezi’nin aynı zamanda İstanbul’un Fethi Günü, Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü ve Malazgirt Savaşı’nı Anma Töreni gibi birçok ulusal tören ve kutlamalara da ön ayak oldugu kabul edilebilir.
[irp posts=”27999″ name=”1839’dan 1946’ya Türk Siyasi Tarihine Genel Bakış”]
KAYNAK
Kaynaklar
HANSSON, Sven O. (2009). “Cutting the Gordian Knot of Demarcation”, International Studies in the Philosophy of Science, 23(3), 237-243.
DAWES, Gregory W. (2018). “Identifying Pseudoscience: A Social Process Criterion”, Journal for General Philosophy of Science, 49(3), 283-298.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.