Son yıllarda Avrupa Birliği’nin geleceği konusunda tartışmalar artmaktadır. Tartışmaların odağında Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirliği konusu bulunmaktadır. Özellikle Brexit sonrası Avrupa Birliği açısından değişen düzlem, birliğin dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu yönündeki argümanlara zemin hazırlamıştır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Avrupa Birliği’ne bakışın olumsuz anlamda değişmeye başladığı iddiaları da bu görüşü destekler niteliktedir. Ne var ki, tüm bunlara rağmen Ukrayna işgalinin Avrupa’nın birliğini konsolide etmesine yol açtığı görüşü de yaygındır. Söz konusu tartışmalardan hareketle bu yazıda Avrupa Birliği’ne geçmişten bugüne olumsuz bakışın bir kavramsallaştırması olan “Avrupa Birliği Şüpheciliği (Euroscepticism)”ne değinmeye ve anlatılmak istenen konuyu salt bilgiyle donatmamak amacıyla da Romanya örneğinden hareketle meseleyi somutlaştırmaya çalışacağız.
Avrupa Birliği Şüpheciliği Nedir ?
Avrupa Birliği şüpheciliği, genel olarak Avrupa Birliği bütünleşmesine karşı olan ve bu yapının bürokratik hegemonyasının milli çıkarların önüne geçtiğini öne süren bir siyasi doktrindir. Özellikle milliyetçi ve popülist söylemlerin bir aracı olarak ifade edilen kavramın özünü ulus devletlerin egemenliğini radikal bir şekilde öne çıkaran sert bir Avrupa Birliği karşıtlığı oluşturur.[1]
Geniş açıdan bakıldığında, Avrupa Birliği şüpheciliği yeni ortaya çıkmış bir tutum değildir. Tarihsel olarak kökleri Avrupa Birliği’nin henüz kurulmadığı ama kurulma fikirlerinin güçlenmeye başladığı döneme tekabül eder. Avrupa Birliği’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa ülkeleri arasında bir daha savaş çıkmasına imkan vermeyecek ulus üstü otorite kimliğinde bir örgüt haline gelmesi milliyetçi ve muhafazakar kimi Avrupalı siyasilerin ve halkların Avrupa Birliği’ne karşı şüpheci ve karşıt tutum sergilemelerine sebep olmuştur. 20.yy’da savaş sonrası Avrupa’da bir “birlik” oluşturulmasına çoğunlukla sıcak bakılırken, az bir kesim olarak nitelenebilecek bazı çevreler söylem bağlamında bunun karşısında yer almıştır. Aslında Fransız lider De Gaulle’ün 1965 yılında “Boş Sandalye Krizi” olarak tarihe geçen olayda ulus üstü yapısı belirginleşen Avrupa Ekonomik Topluluğu’na verdiği sert uyarı, Avrupa’da böyle bir birliğin oluşturulmasının ulusallığı bitireceği endişesinin bir göstergesiydi. Devam eden süreçte, Avrupa Birliği’ne şüpheci bakış esasen somut olarak 1992 yılında Danimarka’da yapılan referandumda Danimarka halkının Avrupa Birliği’ni kurucu anlaşma olan Maastricht Anlaşması’nı reddetmesiyle başlar. Sonrasında Norveç’in Avrupa Birliği’ne katılmayı reddetmesi ve Fransa’da Maastricht’e güvenli bakışın tam olarak tesis edilememesi bu açıdan bu görüşün yayılması açısından önemlidir.
Uzun vadede iki tür Avrupa Birliği şüpheciliği ortaya çıkmıştır: “Yumuşak Şüphecilik” ve “Sert Şüphecilik”. Yumuşak Şüphecilik kavramı, Avrupa entegrasyonuna şartlı olarak olumlu bakan ama bazı meselelerde (örneğin; ekonomik, kültürel, ticari vs.) Avrupa Birliği’nin ulusal çıkarlara zarar vermesine olumsuz bakan bir anlayışı ifade eder. Bu bakış açısı nispeten cılız ve popülist seslerden oluşsa da, şüpheci bakışın yaygınlık kazanması bakımından Avrupa Birliği’nin geleceği için tehlikeli görülür.
Sert Şüphecilik kavramı ise, yetkilerin ulus üstü bir kuruma devredilmesini öngören bir Avrupa entegrasyonuna ilkeli karşıtlık olarak nitelendirilir. Bu anlayış Brexit ile Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasıyla beraber ilk defa pratikte ortaya çıkmıştır. Ve uzun vadede bu anlayışı Avrupa genelinde güçlendirecek bir yol açılmıştır. Genel olarak, Avrupa Birliği şüpheciliği iki faktörden kaynaklanmaktadır: Ekonomi ve Kimlik Krizi. Esasen, Avrupalı vatandaşlar Avrupa Birliği’ni oldukça kapsayıcı bir örgüt olarak görmektedir ve bu durum birliği güçlendirirken ulus devletlere zarar vermektedir. Yaygın görüşe göre, bazı devletler de Avrupa Birliği aracılığıyla diğerleri üzerinden avantaj elde etmektedir. Bu düşünceler Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirliğini baltalarken bu düşünceyi önleyici bir Avrupa Birliği kurumunun olmayışı, müstakbel “Br-exit” türevi referandumların ortaya çıkmasının engellenemeyeceği endişesine meydan vermektedir.[2]
Romanya’da Avrupa Birliği Şüpheciliği
Avrupa Birliği şüpheciliği denildiğinde, 21.yy’da ilk olarak İngiltere’nin akla gelmesi pratik anlamda kayda değer görülür. Gerçekten de, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılışı diğer üye ülkeler için endişe durumuna yol açarken, Avrupa Birliği sonrasında İngiltere’nin karşılaştığı bazı sorunlar üye ülkeleri bağlılık konusunda teskin etmektedir. İngiltere’den başta ulusalcılığın ön planda olduğu Fransa ve muhafazakârlığın öne çıktığı Polonya gibi ülkelerde de Avrupa Birliği’ne şüpheci bakışın farklı parametreleri vardır. Nitekim, Avrupa Birliği şüpheciliği üye ülkeler ve üye olmaya aday ülkeler nezdinde farklı varyasyonlarla ortaya çıkmaktadır. Bu varyasyonları detaylı olarak irdelemek yerine, meseleyi teorik olmaktan çıkarıp pratiğe dökmek ve Avrupa Birliği üyesi olan Romanya üzerinden bir örnek olarak incelemek önemli olacaktır.
Romanya, Bulgaristan ile birlikte 2007 yılında Avrupa Birliği’ne üye olarak “beşinci genişleme’nin bir parçası olmuştur. Bu tarihten itibaren gerek ekonomik, gerekse insan sirkülasyonu açısından Romanya’nın Avrupa Birliği endeksli gelişimine vurgu yapmak gerekir. Özellikle Rumen vatandaşların bu üyelikten sonra Avrupa Birliği ülkelerine serbestçe dolaşımı ve ülkesel bazda iktisadi gelişmeler komünist blok ekseninden sıyrılan ülkenin neo-liberal politikalarla standardını yükseltmesinin bir sonucu olmuştur. Fakat buna rağmen, zaman içinde toplumsal bağlamda ve siyasi yelpazede popülist Avrupa Birliği şüpheciliği ülkede karşılık bulmaya başlamıştır. 2021 yılında yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, Rumen toplumunun önemli bir kesimi Romanya’nın ulusal çıkarlarının Avrupa Birliği’nin bürokratik baskınlığına karşı ayrılmak pahasına da olsa savunulması gerektiği düşüncesine sahiptir. Mart ve Haziran 2021’de yapılan anketlerde %60’ın üzerinde bir oranla Rumen halkı Avrupa Birliği’nden ayrılmanın ulusal çıkarları savunmak için gerekli olabileceği fikrini benimsemektedir. Öte yandan ekonomik anlamda Romanya’nın istikrarının devam etmesi için Avrupa Birliği’nde kalınması yönünde görüş belirtenler de azımsanmayacak ölçüde fazladır.[3]
Romanya’nın ekonomik istikrarına ve refah düzeyinin Avrupa Birliği’ne katılmasından sonra artmasına rağmen, Birlik karşıtı hareketlerin artması ülke içi popülist siyasetin etkisi olarak görülürken, artan Rus baskısı ve propagandasının da mevcut karşıtlığı teşvik ettiği yönünde iddialar da vardır. Buna göre, geçmişte Sovyetler Birliği’nin nüfuzu altında bulunan Romanya’nın bugün de Rusya yanlıları tarafından Avrupa Birliği ve NATO karşıtı propagandayla Rumen halkının Avrupa Birliği’ne olan bakışını şüphe eksenine çektiği öne sürülmektedir. Romanya’nın refah düzeyi en düşük Avrupa Birliği üyesi ülkelerinden biri olmasından hareketle, Rusya’nın bu alanda ekonomik sorunlar üzerinden iç gerilimleri tetiklediği iddia edilmektedir.[4]
Tüm bu Rusya spekülasyonlarının yanında, durumu aslında domino etkisiyle açıklamak daha yerinde olacaktır. Rusya’nın bölgesel bağlamda zayıf olan komşu ülkelerinin üzerinde etkisi olduğu yadsınamaz. Fakat, Romanya özelinde ve Avrupa Birliği’nin ekonomik ve siyasi anlamda zayıf bazı ülkelerinde Almanya, Fransa gibi ülkelerin gerisinde kalmış olma hissi ve Birleşik Krallık’ın Brexit ile birlikten ayrılması üye ülkeler arasında domino etkisine sebep olabilir. Polonya’da muhafazakâr iktidar yanlılarının başlattığı “Polexit” tartışmaları da bu bağlamda bir başka örnek olabilir. Romanya’da yüksek ihtimal olarak görülmese de Avrupa Birliği şüpheciliğinin uzun vadede neticesi olacağı iddia edilen “Roexit” (veya “Romexit”) şimdiden tartışılmaya başlamıştır. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşının bölgesel ve uluslararası etkileri Romanya gibi kırılgan ekonomik yapılı ülkeleri bu açıdan bir tercih yapmaya zorlayabilir. Aksine, Avrupa Birliği’nden ayrılan Birleşik Krallık’ta mevcut gidişatın salt yükseliş ve refah düzeyinin artması yönünde olduğunu söyleyebilmenin bugün itibarıyla zor olması, diğer birlik üyelerinin Avrupa Birliği’nden ayrılma düşüncelerini ve şüphelerini sekteye uğratmaktadır. Yine de, Avrupa Birliği’nin özellikle küçük ülkeler için yüksek ekonomik avantajlar içermesi şu an itibarıyla “milliyetçi ve popülist şüpheci” politikaları ikinci plana atmaktadır.
[irp posts=”28011″ name=”‘Avrupa Birliği’ne Alternatif’ Olarak Avrasya Ekonomik Birliği”]
KAYNAK
Dipnotlar
[1] Ray, M. “Euroskepticism.” Encyclopedia Britannica.
[2] Eavi. “What is Euroscepticism?”
[3] Neagu B. “Romania sees increase in Euroscepticism”, Ekim 13, 2021. Euractiv.
[4] Euractiv, “Romania’s fake news fuels Euroscepticism”
Kaynakça
Eavi. “What is Euroscepticism?” https://eavi.eu/what-is-euroscepticism/.
Euractiv, “Romania’s fake news fuels Euroscepticism”, Nisan 3, 2017. https://www.euractiv.com/section/justice-home-affairs/news/romanias-fake-news-fuels-euroscepticism/.
Neagu B. “Romania sees increase in Euroscepticism”, Ekim 13, 2021. Euractiv. https://www.euractiv.com/section/politics/short_news/romania-sees-increase-in-euroscepticism/
Ray, M. “Euroskepticism.” Encyclopedia Britannica, June 24, 2016. https://www.britannica.com/topic/Euroskepticism.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.