Rusya’da Yayılan Yeni Düşünceler: 1917 Ekim Devrimi’ne Giden Süreci Belirleyen Toplumsal Hareketler
Rusya’da fikir hareketleri, I. Petro reformlarıyla Rus sınırlarına dayanan Batıcılık düşünceleri çerçevesinde gelişmiştir. I. Petro’nun Avrupalılık fikriyle şekillenen reformlar, II. Katerina zamanında toplumsal tabana yayılmış ve aynı zamanda antitezini de türeterek çeşitlenmiştir (Kaya, 2010 :57). Batıcılık fikirlerine karşı türetilen antitez, gelenekçiliğe dayalı muhafazakarlığı ve mutlak otoriteyi temele alan Pan-slavist düşünceler olarak belirlenmiştir. Batı karşıtı düşünceyi benimseyen kesim; tek devlet (çarlık), tek millet (Rus) ve tek görüş (ortodoksluk) mottosunu benimsemiştir (Kurat, 1993 :361). Slavlar, Rusya’nın gelişerek dünyayı da geliştireceği düşüncesini yaymıştır. Böylelikle Slavlar, Batıcılık fikirlerinin benimsenmesi görüşünün Avrupa’nın üstünlüğünün kabulü anlamına geleceğini ve Rusya’yı yıpratacağını belirterek fikirlerini temellendirmiştir. Ancak 19. yüzyılda Batıcı fikirlerin Rusya’da nüfusu artarken, gelenekçi düşünce gerilemiştir (Kaya, 2010 :46).
Rusya İmparatorluğu, 1812 yılında Napolyon ve ordularıyla karşı karşıya gelmiş ve giriştiği mücadeleden güçlenerek çıkmıştır. 1815 yılına gelindiğinde Avrupa Uyumunun beş önemli devletinden bir olarak Batıya kapıyı ardına kadar açmıştır. 1824 yılında gerçekleşen ve Batıcı fikirlerin imparatorluğa nüfusunu somut bir şekilde gösteren ayaklanmalar, mutlakiyete yani çar rejimine karşı anayasal monarşiyi savunmuştur. Anayasal monarşiyi hedefleyen ayaklanma, 1905 sonrası süreçte kurulmaya çalışılan meşruti idare için önemli bir temel oluşturmuştur (Tellal ve Keskin, 2004 :265).
19. yüzyılda Rusya’da özel sermaye kurulup fabrikalar artmış, ticaret gelişmiş olsa da Kırım savaşının getirmiş olduğu askeri ve iktisadi gerilik düşüncesi, ülkedeki toplumsal çelişkileri şiddetlendirmiştir. Köylü ayaklanmalarının artış göstermesi, 1861 yılında köylülerin toprak köleliğinden kurtarıldıklarına dair fermanın ilanını sağlamıştır. Böylece köylü, feodallere ve devlet topraklarına bağlılığını ortadan kaldırarak serbestleşmiştir. Ancak köylüler serbestleşme ile iktisadi açıdan çok fazla bir kazanım elde edememiştir. Köylülere feodallerin arazilerinden bölünerek verilen küçük toprak parçaları serbestleşme konusunda isteklerine karşılık verememiştir (Devlet, 2019 :138). Ayrıca köylülere verilen arazilerin 49 yıl sonrasında bedellerinin tahsil edilmesi serbestleşme politikası sürecinde belirtilmiştir. Küçük toprak parçalarıyla serbestleşen köylü, toprak köleliğinden kurtulmuş olarak serbest fabrika (işçi) köleliğine geçiş yapmıştır (Kurat, 1993 :339).
Köylünün toplumda bir sınıf olarak görülmeye başlaması sonucu geldiği konum gereği ve 1900 yılına gelindiğinde taahhüt ettikleri toprak geri ödemelerinin gerçekleştirilecek olması, 1905 toplumsal hareketleri içinde yer almalarını destekler nitelikte bir kanıt oluşturmuştur. Meşruti idarenin şekillenmesine giden süreçteki toplumsal hareketlerde köylülerin de yer almış olması; Batıcı aydınlara, köylüleri en etkin toplumsal güç odağı olarak göstermiştir. Ancak 1905 hareketlerine giden süreçte köylüler, düşünsel temelden uzak, erdem ve dayanışmalarıyla romantikleşmiş bir imaja bürünmüştür (Soltan, 2001 :71).
Rusya’da aydınlar, halkı sadece erdem ve danışmacı bir temelde ve romantik kitleler olarak görerek genellikle düşünsel süreçlerin dışında tutmuştur. Aydın kesimin tutumu halk ile kültürel ayrışmaya dayanacak şekilde bir toplumsal kademe oluşturmuştur. Buna göre; aydınlanma, elit bir kadronun tekeline alınmış düşünsel perspektifte gelişmiştir. Aydınların kapalı kapılar ardında Batılılaşması ve düşünsel açıdan halk ile bağlantılarını geliştirememesi, halkı daha gelenekçi kılmıştır. Yüksek kültürü temsilen elit aydın kesim, halkı sadece güçlü etki uyandırabilecek ve yönlendirilmesi gereken topluluk olarak görmüştür (Kaya, 2010 :46). Dolayısıyla 1905 sonrası ve Ekim Devrimine giden süreç; yüksek kültürlü, elit aydın kesimin şekillendirdiği düşünsel perspektifte ve toplumun özellikle köylü, işçi ve asker sınıflarının yönlendirilmesi sonucu oluşan toplumsal hareketlerin ışığında oluşturulmuştur.
Rusya’da 1800’lerin sonlarına doğru toplumsal hareketlerin artışı, yöneticiler üzerinde toplumu farklı alanlara yönlendirme düşüncesini ortaya çıkarmıştır. Bu çerçevede, Japonya ile savaşmaya giden süreci oluşturan Trans – Sibirya demiryolu inşası başlamıştır. 1897 – 1902 yılları arasını kapsayan süreçte kitleler halinde göçlerin olduğu görülmüştür (Devlet, 2019 :144). Gerçekleştirilen toplumsal hareketliliği dizginleme çabası, sağlıklı sürdürülememiş ve meşruti idareye giden yolu aydınlatmıştır.
1905 İhtilali öncesi Rus ekonomisi zirai amaçlarla ilerlerken demir yolu ve endüstriyel etkinlikleri de geliştirmiştir. Aynı süreçte Rusya, bankacılık ve finans alanında da çeşitli atılımlar gerçekleştirerek milli bankasını kurmuştur. Ayrıca Fransızlar, 1901 yılında “Şimal Bankası” adıyla bir banka kurmuştur. Aynı şekilde Almanlar da Deutsche Bank’ı sisteme entegre etmiştir (Kurat, 1993 :373 – 374). Rusya’ya devrim öncesi yabancı banka sistemleri aracılığıyla yabancı sermayenin entegre olması, toplumsal hareketlerin ve fikirlerin şekillenmesinde dış güç sermaye desteklerinin toplum üzerinde önemli etkisi olduğunu göstermektedir.
1905 İhtilali ve Ekim Devrimi Süreci
Meşruti idareye geçilmeden önce, otokrasiye karşı gelen düşünceler arasında yöntemin nasıl şekilleneceği üzerine ayrılıklar oluşmuştur. Sonraki süreçlerde meşruti idare kurumlarında hakimiyet kurmaya çalışacak olan Bolşevik kanadı, 1903 yılında şekillenmiştir. Bolşevikler Lenin başta olmak üzere, ihtilalci bir tutum benimsenmesi hususunda Menşevik azınlığın karşısında çoğunluğu elde etmiştir. 1905 yılına giden süreçlerde ve politikalarda etkin kanat Bolşevikler olmuştur (Devlet, 2019 :166).
1905 yılına gelindiğinde, Rus Çarlığı artan toplumsal muhalefet karşısında geri manevra yapmıştır. Monarşiden meşruti idareye geçiş planları doğrultusunda yeni idari organlar oluşturulup Çarın yetkileri bölüşülmek istenmiştir (Askeroğlu, 2011 :61). Meşrutiyete geçiş çerçevesinde; Duma açılmış, toplumsal örgütlenme Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi ile yasal hale gelmiş ve Sovyet yönetimleri kurulmuştur (Tellal ve Keskin, 2004 :266).
1906 yılında I. Duma çalışmaya başlamıştır. Duma danışma organı niteliğine bürünerek hiyerarşik olarak Devlet Şurası’nın hakimiyetinde yer almıştır. Devlet Şurası da Çarın hakimiyetiyle şekillenip hareket etmiştir. Sonuç olarak, Duma ve Devlet Şurası’nın Anayasa üzerinden belirlenen yetkileri çakışmıştır. Duma’nın köklü reform istekleri Çarlık hükümeti ile ters düşünce ilk meclis, meşrutiyet denemesinin ikinci ayında dağıtılmıştır (Askeroğlu, 2011 :69 – 70). 1907 yılında kurulan II. Duma ve 1917 yılına değin oluşturulan Dumalar, çeşitli bahaneler türetilerek kaldırılmıştır. Danışma organı niteliğinde olan Duma, hiçbir şekilde yasama faaliyetini yerine getirememiştir. Ekim Devrimi’ne gidecek süreçte meşruti idarenin sağlanamaması, Çarın mutlak idareyi elinden bırakmama çabası ile ortaya çıkmıştır (Askeroğlu, 2011 :71).
1917 Devrimi temel nedenlerinin başında, 19. ve 20. yüzyıl boyunca modernleştirilmeye çalışılan sosyal, ekonomik ve siyasal yapıların şekillenmesinde Çarın otoriter monarşide ısrarcı olması gelmektedir. Modernleşmeyle birlikte gelişmekte olan kapitalizm, otokratik yapılarla uzlaşmaz çelişkilerini ortaya koyarak devrim ihtiyacını göstermiştir (Akyıldız, 2013 :547). Devrime giden süreçte diğer önemli etken ise; köylü, işçi, asker gibi toplumsal sınıflar üzerindeki kıtlık, kötü muamele gibi olumsuzlukların 1. Dünya Savaşı’yla birlikte artış göstermesi olarak ifade edilmektedir. Savaşın getirdiği ekonominin çöküşü, askerin moralinin bozulması, köylülerin toprak mülkiyetini ele geçirmesi gibi olumsuzluklar, hükümeti zor durumda bırakmasına rağmen herhangi bir otokratik taviz verilmemiştir (Roskin, 2012 :328).
1917 Mart ayında ılımlı ve demokratik bir grup Çarı tahtan indirmiştir. Geçici hükümetin savaşta kalma ısrarları sürerken Almanya, Lenin’i Rusya’ya yollayarak iç huzursuzluk çıkarmak gibi bir hamle geliştirmiştir. İsyanların fitilini ateşlemek için Lenin ve arkadaşları St. Petersburg’a gitmiştir (Roskin, 2012 :328 – 329). Lenin St. Petersburg’a gittiğinde, işçi ve askerlerin ağırlıkta olduğu konsey (Sovyet) üzerinde kontrol kurmaya çalışmıştır. Bolşeviklerin azıklıkta kaldığı Sovyet’in tek etkili gücü haline gelebilmek için; işçi ve askerler üzerinde ikili strateji geliştirerek, Bolşeviklerin hakimiyetini arttırmıştır. Sonraki süreçlerde “Bütün Güç Sovyetlere” mottosuyla çok fazla taraftar toplayıp ülkede hakimiyetini artırmıştır (Sadıkov, 2010 :104). 25 Ekim’in ilk ışıklarıyla birlikte, işçi ve asker hükümetinin kurulmasına başlanmıştır. Tüm iktidar Bolşeviklerin eline geçmiştir (Sadıkov, 2010 :116).
1917 ihtilalinin köylü ayaklanması olarak ifade edilmemesi; savaşın ilk yıllarında köylünün kazancının artması, askere alınan ailelere tazminat verilmesi, harcama yapmalarının yasaklanması ve para ihtiyacının olmaması sebebiyle ürünlerini yüksek karla satmaları sonucu maddi olarak güçlenmeleriyle gerekçelendirilmiştir (Devlet, 2019 :180). 1917 Devrimini Bolşevik çatısı altında toplanan işçilerin ve askerlerin çoğunlukta olduğu bir kadro gerçekleştirmiştir. Lenin önderliğinde iktidarı ele geçiren Bolşevikler, iç savaşın ardından 30 Ocak 1922’de SSCB’yi kurmuştur (Tellal ve Keskin, 2004 :266).
Sonuç
18. ve 19. yüzyılda dış güçlerin Rusya üzerindeki Batı temelli fikir yayılımı artarak düşünsel faaliyetlerin gelişmesine ve toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. 19. yüzyılda artmaya başlayan hareketlilik, 1905 yılında ihtilal denemesiyle en yüksek raddesine ulaşmıştır. Düşünsel temelden beslenen toplumsal hareketler ile meşruti idarenin tesisi için mücadele edilmiştir. 1905 sonrası dönemde isteklerin yerine getirilmemesi ve toplumsal olumsuzlukların artış göstermesi, süreci 1917 Bolşevik Devrimine götürmüştür. Ekim Devrimi öncesinde köylüler toplumsal temelde köklü değişime uğrayıp yeni bir mahiyet kazanmıştır. Ancak devrimi işçilerin ve askerlerin çoğunlukta olduğu kesim gerçekleştirmiştir. Devrim sonrası yıllarda girişilen iç mücadeleler sonucunda SSCB kurulmuştur.
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
Burak Yıldırım
KAYNAK
KAYNAKÇA
Akyıldız, F. (2013). “Rusya’da Yerel Yönetimler” M, Okçu ve H, Özgür (Ed.) Dünyada Yerel Yönetimler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 544 – 584.
Askeroğlu, A. (2011). “Çarlık Rusya’nın Meşruti İdaresinin Yapısı”. Tarih Okulu, (9), 61-72.
Devlet, N. (2019). “Çarlığın Yıkılışı-Bolşevik Devrimi” N. Devlet ve N. Sarıahmetoğlu (Ed.) Rusya Tarihi, Açıköğretim Fakültesi Yayınları, Eskişehir, 164 – 193.
Devlet, N. (2019). “Rusya İmparatorluğunda Değişimler” N. Devlet ve N. Sarıahmetoğlu (Ed.) Rusya Tarihi, Açıköğretim Fakültesi Yayınları, Eskişehir, 132 – 163.
Kaya, S. (2010). “Rus Dış Politikasında Batı Karşıtlığının Düşünsel ve Tarihsel Gelişimi” Akademik Bakış Dergisi, 4(7), 41 – 77.
Kurat, A. N. (1993). Rusya Tarihi Başlangıçtan 1917’ye Kadar. Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
Roskin, M. G. (2012). Çağdaş Devlet Sistemleri Siyaset, Coğrafya, Kültür. (Çev. B. Seçilmişoğlu), Adres Yayınları, Ankara.
Sadıkov, R. (2010). “Şubat Devriminden Sonra Rusya’da İktidar Mücadelesi: Ekim Devrimine Giden Yol”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 29(48), 101 – 108.
Soltan, E. (2001). “Coğrafya, Tarih ve Rus Kimliği” Avrasya Dosyası (Rusya Özel), 6(4), 64 – 94.
Tellal, E., Keskin, N. E., Güler, B. A., Karahanoğulları, O., Karasu, K., Ömürgönülşen, U., Akın, Ö., Çınar, T., Esen, S. ve Kutlu, M. N. (hzl). (2004). Kamu Yönetimi Ülke İncelemeleri. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, Ankara.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.