19. Yüzyılda Doğu Türkistan – Osmanlı İlişkileri ve Kaşgar Hanlığı
1. Yakup Han’ın Erken Hayatı ve Orduda Yükselişi
Yakup Bey 1820 yılında Hokand Hanlığı içerisinde Taşkent vilayeti civarlarındaki Pişkent’te kadı olan Pir Muhammed Mirza’nın oğlu olarak doğmuştur (Bouldger, 1878). Annesi bölgede saygı gören şeyhlerden biri olan Şeyh Nizamettin Efendi’nin kız kardeşidir. Bölge halkı tarafından hürmet gören bir aileden gelen annesinin genç yaşta ölmesi sonrası dayısı onun yetiştirilmesi ile ilgilenmiştir Medrese eğitimi alıp almadığı ile ilgili kesin bir kaynak olmamasına karşın ileri seviyede Farsça biliyor oluşu çocukluğunda eğitime yöneltildiğinin bir göstergesidir. Çocukluk yıllarında sarayda çilimcilik (nargilecilik) yapmıştır. İlerleyen yıllarda Nizamettin Efendi kendisini Taşkent beyi Aziz Efendi’nin yanına vermiştir. Burada Yakup Bey kısa bir zaman içerisinde “kuşbeyi” olmuş ve saraydaki en yetkili kişiler arasına girmiştir. Kız kardeşinin Nur Muhammed Han ile evlenmesi sonucu sarayda iyice güçlenmiş ve rütbeleri hızlıca atlamaya başlamıştır (Doğan, 2019).
1849 yılında Akmescit bölgesine vali olarak görevlendirilmiştir. Yakup Bey bu dönemde gerek bölgenin hanlık ile sıkı bağları bulunmayışı gerekse jeopolitik konumu sebebiyle siyasi hayatının başlangıcı için son derece uygun, rahat bir bölgede yöneticilik tecrübesi edinmiştir. Fakat bu rahat çalışma ortamında Hokand Hanlığına bağlı olan Kazak ve Kırgızlar ile mücadeleye girmesi ve hakkında çıkan bazı rüşvet iddiaları bölgenin ileri gelenleri tarafından eleştirilmesine sebep olmuştur.
Kazaklar üzerine yaptığı akınlar sırasında Rus bölgesini kullanması sonucu Çarlık ordusunun bölgeye yönelmesine sebep olmuştur. 1852 yılında Çarlık ordusunun Akmescit’e yaptığı saldırıyı başarılı bir şekilde savunmuş ve başarıları sonucu adını duyurmaya başlamıştır (Doğan, 2019).
2. Yakup Han’ın Kaşgar Bölgesine Gelişi Ve İktidarı Ele Alışı
Kaşgar’da Çin egemenliğinin kırılmasında önemli etkileri olan Sadık Bey Hokand’ta bulunan Buzuruk Han’ı Kaşgar Hanlığına getirmek istemiştir. Bu isteğin Hokand hanı Hüdayar Han tarafından kabul edilmesi sonucu Buzuruk Han, Yakup Bey ile beraber Kaşgar’a gönderilmiştir (Hekimoğlu, 2019).
Buzuruk Han’ın başa geçmesi sonrası Yakup Bey ordunun başına geçirilmiştir. Fakat bu durum Buzuruk Han’ı bölgeye davet eden Sadık Bey tarafından haksızlık olarak yorumlanmış ve iki komutan arasında çatışmalar çıkmasına sebep olmuştur. Çatışmalar sonucunda Sadık Bey’in ölmesi ile bölgedeki ordular Yakup Bey’e bağlanmıştır. Böylece Çin hakimiyetinden sonra ilk kez Kaşgar’da düzenli bir ordu kurulmaya başlanmıştır. Hokand ordusunun Taşkent muharebesinde Ruslara kaybetmesi sonucu Hokand ordusundaki tecrübeli askerler Kaşgar’a sığınmışlardır. Bu grubun da Kaşgar ordusuna eklenmesi ile yeni kurulan orduda tecrübe eksikliği giderilmiştir (Doğan, 2019).
Buzuruk Han’ın devletin başına gelmesine rağmen yönetimle yeterince ilgilenmemesi sonucu Yakup Bey sadece ordu ile ilgili konularda değil sosyal konularda da sorumluluk almaya başlamıştır. Yakup Bey’in orduda ve sosyal meselelerde başarılı bir yöneticilik yapması sonucu güç kendisinde toplanmıştır. Bunun sonucunda Buzuruk Han, Yakup Bey’in zorlamasıyla hacca gitmiş ve yönetimi Yakup Bey’e bırakmıştır (Hekimoğlu, 2019). Böylece Yakup Bey bölgenin Han’ı olmuştur.
İktidarı ele almasından sonra Doğu Türkistan’daki diğer bölgeleri de hakimiyetine alıp birleşmiş bir Doğu Türkistan kurmayı hedeflemiştir. Bunun için sıklıkla Çin hakimiyetindeki kalelere saldırılar yapmıştır. Bu faaliyetleri, yerel halk tarafından sevilse de Hocalar ve Buzuruk Han’ın yeğenleri tarafından hoş karşılanmıyordu.
Hocalar, Emir Timur’un ölümü üzerine oluşan otorite boşluğunda türemeye başlamış ve Nakşibendi tarikatının da kurucusu olan Buharalı Bahaüddin Nakşibendi liderliğinde Doğu Türkistan’da “Hocalar Devri” diye adlandırılan devri başlatmışlardır (Kumru, 2017). Bu gruplar ile giriştiği mücadeleden zafer ile çıkması sonucu 500 yıldır devam eden ve bölgenin gelişmesinde büyük engel teşkil eden “Hocalar yönetimi” son bulmuştur (Doğan, 2019).
3. Kaşgar Hanlığının Dış İlişkileri
Rus İmparatorluğu
Çarlık yönetiminin Batı Sibirya Genel Valisi Gasford, Türkistan’da Rus egemenliğinin tescillenmesi için Doğu Türkistan’ın Çin’den ayrı bir oluşum haline getirilmesi ve daha sonraki zamanlarda ticari ilişkiler ile bölgeyi kendi egemenliklerine geçirmenin mantıklı olabileceği fikrini sunmuştur. Bu uğurda pek çok ajanını bölgeye yollamasına rağmen Kaşgar Hanlığı yöneticisi Yakup Han, Hokand Hanlığında askerlik yaptığı dönemde Rusların yayılmacı arzularını ne gibi politikalarla gerçekleştirdiklerini tecrübe ettiği için ticari faaliyetleri geliştirme fikrine sıcak bakmamıştır. İlerleyen süreçte uygulanan yoğun baskı neticesinde ticari anlaşmalar yapmak zorunda kalsa bile bu süreci olabildiğince uzatmış ve aynı zamanda İngiliz kukla yönetimi altındaki Hindistan ile ilişkilerini artırarak güç dengelerini düzenlemeye çalışmıştır (Schuyler, 1876).
Yapılan anlaşma, Kaşgar Hanlığı Ruslar tarafından resmi olarak tanınmasına ve Hanlığın bölgedeki politik gücünün artmasına yardımcı olmuştur. İlerleyen süreçte Britanya İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından da tanınması sonucu ticari anlaşmalar sonucunda bölgede bulunan tüccar kılığındaki Rus casusların faaliyetlerini engellerken daha cesur davranabilmiştir (Ulus, 2018).
Britanya İmparatorluğu
Babür İmparatorluğunda siyasi otoritenin zayıflaması sonucu kolonileşme faaliyetlerinde bulunan Portekiz bölgeye intikal etmiştir. İlerleyen süreçte bölge İngiltere’nin hakimiyetine dahil olmuştur (Fraser-Tytler, 1967). Bu durum okyanuslara ulaşmayı hedefleyen Rusları rahatsız etmiştir. Ruslar ve İngilizler arasındaki bu mücadele 93 Harbi sırasında kendisini iyiden iyiye göstermiş, İngilizler savaş sonrası Osmanlı İmparatorluğuna ciddi anlamda politik destek vermiştir.
İngilizlerin Rusları engellemek için hazırladıkları planlara “Büyük Oyun (The Great Game)” denilmiştir. Bu mücadelede Türkistan’daki Türk toplumları da Ruslara karşı önemli seviyede desteklenmiştir. Bunlardan birisi de Kaşgar Hanlığıdır (Efegil, 2004).
Yakup Han 1866 yılında Hindistan’a elçiler vasıtasıyla ticaret yolları ile ilgili görüşmek üzere İngiliz yetkilileri Kaşgar’a davet etmiştir. Yakup Han bu hamle ile hem Rusların karşısında durabilecek bir gücü arkasına almayı hedeflemiş hem de Afyon Savaşları sonucunda Çin’de etkisini artıran İngilizler aracılığıyla kendi tüccarlarının Çin topraklarında daha rahat faaliyetlerde bulunmasını sağlamak istemiştir (Doğan, 2019).
Hindistan valisi ile yaptıkları görüşmeler sonucunda ilişkiler geliştirilmiş ve ticaret anlaşmaları imzalanmıştır. Oluşan bu olumlu havada İngiliz yöneticiler Doğu Türkistan’daki maden ve nehirlerin işletmesini almak için girişimde bulunmuş ancak bu istek Yakup Han tarafından ülkede yer altı kaynaklarının yetersiz olduğu söylenerek reddedilmiştir. Oysa yeraltı kaynaklarının bolluğu İngiliz istihbarat servisleri tarafından doğrulanmıştır (Atıf, 1998). Bugün de bölgenin Çin Halk Cumhuriyeti ekonomisine yaptığı katkı incelendiğinde o dönemde Yakup Han’ın egemenliğini korumak ve denge siyasetinden şaşmamak için böyle bir hamle yaptığı açıktır.
Osmanlı İmparatorluğu
Batı Türkistan’da Hanlıklar birlik içinde hareket edemedikleri ve Rus güçlerine karşı sürekli savaş halinde oldukları için Osmanlı Devletinden istedikleri yardımlar kendilerine ulaşamadan egemenliklerini kaybetmişlerdir. Oysa Doğu Türkistan’da Yakup Han hem Kaşgar Hanlığı ile siyasi birliği kurmayı başarmış, hem de Ruslar ve İngilizler arasında denge politikası yürüterek savaştan kaçınmıştır (Ulus, 2018).
1870’li yıllarda Rusların yerleşik bir ticari temsilci açma talebini reddeden Yakup Han aynı dönemde yeğeni Seyit Yakup Töreyi İngilizlerin yardımıyla İstanbul’a göndererek İslam Halifesinin desteğini almak istemiştir. Görüşme sonucunda 1873 yılında Kaşgar Hanlığı Osmanlıya tabii olmuştur. Bu tabiiyet ile Kaşgar ordusu Osmanlı tarafından eğitilmiş, silah ihtiyaçları karşılanmıştır. Aynı zamanda Yakup Han Osmanlı İmparatorluğu tarafından emirlik ünvanına layık görülmüş ve Osmanlı Devleti’ne bağlanarak Türkistan coğrafyasında Halifenin temsilciliğini yapmaya başlamıştır (Gönder, 2016).
1875 yılı itibari ile Kaşgar Hanlığı Osmanlı sancağını kullanmaya başlamış ve Sultan adına sikke bastırmaya ve hutbe okutmaya başlamıştır (Gömeç, 1999).
Çin İmparatorluğu (Qing Hanedanlığı)
Çin yöneticileri tarihin her döneminde Doğu Türkistan topraklarını içerisindeki etnik durumu aldırmaksızın kendi toprağı olarak görmüş ve Türkler her zayıfladığında işgal güçlerini yönlendirmiştir. Bu tutum Osmanlı Devleti’ni arkasına alarak İngilizler ve Ruslar arasında denge politikası yürüten Kaşgar Hanlığında da değişmemiştir.
Yakup Han’ın olabildiğince savaştan kaçınarak yönettiği dış politikasına rağmen Çin yönetimi onu isyancı bir devletin yöneticisi olarak görmüş, uzlaşma yoluna gitmeyi reddetmiştir. Yine de Ruslar ve İngilizlerin tepkilerinden çekinildiği için bölgenin işgali ile ilgili planlar askıya alınmıştır (Doğan, 2019).
1877 yılında Yakup Han’ın ölümü sonrasında kendi vasiyeti üzerine Osmanlı Devleti, en büyük erkek evladı Bek Kulı Bey’i Han olarak atamıştır. Bunun üzerine diğer kardeşleri ve Hoten valisi Niyazi Hakim bu atamayı tanımamış ve isyan etmişlerdir. Bek Kulı Han rakiplerini dize getirmeyi başarmasına rağmen ordusu çok zayıflamıştır. Neticesinde 200.000 kişilik Çin ordusunun işgali başlamıştır. O dönemde 93 Harbi veriliyor olması sebebiyle Osmanlı Devleti, Kaşgar Hanlığına yeterli desteği verememiştir (Saray, 1984).
4. Kaşgar Hanlığının Osmanlı İmparatorluğuna Bağlanması Sembolik Midir?
Tarih kitaplarında Osmanlı İmparatorluğunun topraklarına göz gezdirdiğimizde genelde Doğu Türkistan coğrafyasında Osmanoğulları hakimiyetini görmeyiz. Fakat Hicaz ve Kırım bölgelerinin Osmanlı hakimiyetinde olduğunu görürüz. Oysa Hicaz Emirliğinde tıpkı Kaşgar Hanlığında olduğu gibi padişah adına hutbe okutulur, bölgenin emiri Payitahttan tayin edilirdi. Hatta tarihçiler tarafından Osmanlı hakimiyeti tartışmasız kabul edilen Kırım Hanlığında sikkeler Kırım Hanı adına basılıyorken Kaşgar Hanlığında Osmanlı Sultanı adına basılmıştır.
Tüm bunlara ek olarak veliahtını ortaya koyarken İstanbul’daki hükümetten icazet alması da bağlılığının şeklen olmadığının göstergesidir. Ayrıca Osmanlı hakimiyetinde olmasına rağmen Çarlık rejimi ve İngiliz yönetimindeki Hindistan ile ilişkiler geliştirmesinde herhangi bir yanlışlık yoktur. Zira Osmanlı’nın Afrika topraklarından olan Tunus ve Cezayir de döneminde dış ilişkiler kurmuşlardır (Gönder, 2016).
Sonuç
Türkistan’da bir dönem hüküm sürmüş Hokand Hanlığı içerisinde yetişen Yakup Han burada edindiği tecrübeler ile Kaşgar’da kendi hakimiyetinde bir Hanlık kurmuş ve hakimiyetini Doğu Türkistan’da kabul ettirmiştir. İlerleyen yıllarda bugün Türkiye’nin de başvurduğu ana politikalarından biri olan denge politikasını ders niteliğinde olacak seviyede doğru biçimde uygulamıştır. Bugün Doğu Türkistan’daki durum incelendiğine uyguladığı politikalar ile Çin’i bölgeden uzak tutmayı başarmasının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Osmanlı İmparatorluğu ile kurduğu ilişkiler neticesinde Sultana tabii olmuştur. Bu durum neticesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu Türkistan’da toprağının olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak tarih kitaplarında bu durumun göz ardı edilmesi; bu hakimiyetin kısa bir süre için geçerli olması ve kara-deniz bağlantısı kurulamamış olması gerekçelerinden kaynaklanabilir.
Kendisinin ölümü üzerine Doğu Türkistan’daki siyasi birlik yeniden bozulmuş ve Çin ordusu bölgeye hâkim olmuştur. İlerleyen yıllarda Alihan Töre, Osman Batur ve Ahmetcan Kasımi gibi isimler bölgenin bağımsızlığı için faaliyetlerde bulunup Çin zulmünü bitirmeye çalışsalar da bunu başaramamışlardır. Günümüzde de Çin yönetimi Abdurrahim Heyit ve Rabia Kadir gibi Türk kültürünü korumaya çalışan karakterlere baskı uygulamaktadır.
Uğur Bozdoğan
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
KAYNAK
Boulger, D. C. (1878). The Life of Yakoob Beg: Athalik Ghazi, and Badaulet: Ameer of Kashgar. Wm. H. Allen & Company.
Doğan, S. (2019). Kaşgar Hanı Yakub Bey Ve Kaşgar (1863-1877) (Doctoral dissertation, Marmara Universitesi (Turkey)).
Schuyler, E. (1876). Turkistan: notes of a journey in Russian Turkistan, Khokand, Bukhara, and Kuldja (Vol. 2). Scribner, Armstrong & Company.
Taner, U. L. U. S. Doğu Türkistan’da Yakup Beg Hâkimiyeti: Dış İlişkiler, Ordu Ve Askeri Yenilikler. Asya Araştırmaları Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2(1), 66-87.
Fraser-Tytler, W. K., & Gillett, M. C. (1967). Afghanistan: A study of political developments in Central and Southern Asia.
Efegil, E. (2004). Yakın dönem güç mücadeleleri ışığında orta asya gerçeği. gündoğan yayınları.
Atıf, M. (1998). Kaşgar Tarihi-Bâis-i Hayret Ahvâl’i Garibesi, edit. Vehbi Günay, Cahit Telci, İsmail Aka, Kırıkkale, Eysi Kitap & Yayın.
Gönder, Ç. (2016). Kaşgar Emirliği’nin Osmanlı Devleti’ne Tâbiiyeti. Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 15(30), 1-30.
Gömeç, S. (1999). DOGU TÜRKİSTAN’DA YAKUB HAN DÖNEMİ VE OSMANLI DEVLETİ İLE İLİşKİLERİ. Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi OTAM, 9(09), 149-153.
HEKİMOĞLU, V. S. F., MAHAYEVA, A., & ÇARGINOVA, G. (2019). 19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Doğu Türkistan’daki Milli Mücadelede Kazak ve Kırgızların Rolü. Belleten, 83(296), 229-260.
Coşkun, K. (2017). Tezkire-İ Hâcegân’a Göre Doğu Türkistan’da Hocalar Dönemi. Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, 5(14), 1247-1267.
Saray, M. (1984). Rus işgali devrinde Osmanlı devleti ile Türkistan hanlıkları arasındaki siyasi münasebetler (1775-1875). İstanbul Matbaası.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.