Türk Devletleri Teşkilatı’nın stratejik rolü ve askeri iş birliği potansiyeli

140

Türk Milletinin köklü tarihi, dünyanın dört bir yanına yayılmış ancak aynı etnik, kültürel ve dilsek köklerden gelen toplumların birbirlerine olan bağlılığını hiç yitirmediğini göstermektedir. Türk Devletlerinin zaman içerisinde birbirleri ile olan siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler geliştirmesi bu derin ve güçlü bağların yansımasıdır. Günümüzde Türk Dünyası’nın daha güçlü ve sürdürülebilir bir birlik içinde hareket etme isteği, bölgesel ve küresel dinamikler doğrultusunda önem kazanmaktadır. Türk Devletleri arasındaki bu tarihi ve kültürel bağlar, son yıllarda artan siyasi ve ekonomik iş birliği ile daha da güçlenmiştir.

Özellikle 21. yüzyılın başından itibaren hız kazanan küreselleşme, bölgesel iş birliğini zorunlu kılarken, Türk Dünyası da bu yeni düzen içinde daha güçlü bir aktör olma potansiyeline sahiptir. Bugün, Türk Devletleri Teşkilatı gibi platformlar, ortak projeler ve stratejiler geliştirerek bu bağları modern dünyanın ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirmektedir. Ancak sadece ekonomik ve siyasi iş birlikleri yeterli değildir. Ortak bir güvenlik politikası, bölgesel istikrarın korunması ve Türk halklarının geleceğinin güvence altına alınması adına önemli bir gereklilik haline gelmiştir.

Güvenlik tehditleri, sınır ötesi çatışmalar, terörizm, siber saldırılar ve bölgesel hegemonya arayışları gibi unsurlar Türk Devletleri’nin güvenliğini tehdit eden faktörler arasında yer alıyor. Bu bağlamda, Türk Devletlerinin NATO benzeri bir askeri ittifak oluşturması, hem bölgesel hem de küresel güvenlik dengeleri açısından kritik bir adım olacaktır. Böyle bir birliktelik, sadece savunma kapasitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türk Dünyası’nın kendi çıkarlarını daha bağımsız bir şekilde koruyabilmesine de olanak tanıyacaktır.

Askeri iş birliği ve ortak güvenlik stratejileri, Türk milletlerinin sadece savunma alanında değil, teknoloji transferi, askeri eğitim ve tatbikatlar gibi alanlarda da birbirlerine destek olmasını sağlayacaktır. Üye ülkeler arasında yapılacak olan ortak tatbikatlar ve savunma sanayii projeleri, Türk Devletleri’nin askeri kapasitesini daha da ileriye taşıyabilir ve olası tehditler karşısında caydırıcı bir güç oluşturabilir. Bunun yanı sıra, böyle bir ittifakın kurulması, dış tehditlere karşı ortak bir duruş sergilenmesine olanak sağlayarak, Türk Dünyası’nın dış politika ve güvenlik alanındaki etkisini artıracaktır.

Elbette, böyle bir askeri ittifakın kurulması, Türk Devletleri arasında derin bir koordinasyon ve stratejik uyumu gerektirir. Bu süreçte, her ülkenin ulusal güvenlik politikaları ve dış ilişkileri göz önünde bulundurularak, ortak bir anlayış geliştirilmelidir. Ancak mevcut durum göz önüne alındığında, Türk milletlerinin tarih boyunca süregelen dayanışma kültürü, bu tür bir birliğin başarıyla hayata geçirilmesi için güçlü bir temel sunmaktadır.

Bilindiği üzere, Türk Dünyasının entegrasyon süreci, ortak tarih, dil, kültür ve kimlik bağları üzerine inşa edilmiştir. Türk halklarının geçmişten günümüze kadar süregelen bir araya gelme arzusu, siyasi ve ekonomik dinamiklerle desteklenerek güçlü bir birliktelik hayalini canlı tutmuştur. Türk Birliği fikri, bu tarihsel bağların modern dünyada daha da pekiştirilmesi ve uluslararası arenada ortak bir duruş sergilenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak bu entegrasyonun sürdürülebilir ve somut hale gelmesi için sağlam bir kurumsal zemine ihtiyaç vardır. İşte bu noktada, Türk Devletleri Teşkilatı devreye girmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Devletleri arasında mevcut olan tarihsel ve kültürel bağları, modern uluslararası sistemin ihtiyaçlarına göre uyarlayarak, bu bağların siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında somut iş birliklerine dönüşmesini sağlamaktadır. Türk Dünyası’nın entegrasyonunu daha ileriye taşımak ve küresel sistemde etkili bir aktör haline getirmek için Türk Devletleri Teşkilatı, bölgesel iş birliği platformu olarak kritik bir rol üstlenmektedir.

Uluslararası sistemde devletler, güçlerini yalnızca ekonomik kalkınma ve diplomatik ilişkilerle değil, aynı zamanda güvenlik ve savunma alanlarında da iş birliği yaparak pekiştirebilirler. TDT’nin sağladığı iş birliği mekanizmaları, Türk Devletlerinin ortak bir dış politika vizyonu ve bölgesel güvenlik anlayışı geliştirmesine katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda, Türk Birliği’nin siyasi ve ekonomik temelleri üzerine inşa edilen Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Dünyası’nın uluslararası sistemde etkin bir şekilde varlık göstermesi için stratejik bir platform görevi görmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı (eski adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi – Türk Konseyi), Türk Devletleri arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile uluslararası bir örgüt olarak 2009 yılında kurulmuştur. Teşkilatın kurucu üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye`dir. Ekim 2019’da Bakü’de gerçekleştirilen 7. Zirve sırasında Özbekistan Teşkilata tam üye olarak katılmıştır. Macaristan ise Eylül 2018’de Kırgızistan’ın Cholpon-Ata şehrinde düzenlenen 6. Zirve sırasında, Türkmenistan Kasım 2021’de İstanbul’da düzenlenen 8. Zirvede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Semerkant’ta düzenlenen 9. Zirvede ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 2023 yılında Astana’da düzenlenen 10. Zirve sırasında Teşkilat nezdinde gözlemci statüsü kazanmıştır (turkicstates.org) Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte uluslararası ilişkilerde köklü değişiklikler meydana gelmiştir.

Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılması, Türkistan bölgesini bu değişimlerden en çok etkilenen alanlardan biri haline getirmiştir. Bu süreçte, eski Sovyet topraklarında yer alan Türk Cumhuriyetleri, birer birer bağımsızlıklarını ilan ederek kendi bağımsız dış politikalarını oluşturmaya başlamışlardır. Uzun yıllar Sovyet egemenliği altında kalan bu ülkeler, ulus devlet inşası sürecine girmiştir. Türkiye ise, Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle bağımsızlıklarını kazanan Türk Devletleriyle hızlıca iyi ilişkiler kurma çabası içerisine girmiştir.

Tarihçi Armaoğlu’na göre, Türk Devletleri, Türk dış politikasının geleceği açısından büyük bir potansiyel taşımaktadır. Türkiye, bu potansiyeli en verimli şekilde değerlendirmek için kültürel bağları güçlendirmeli ve ulaşım, iletişim olanaklarını geliştirmelidir. Bu görüş, Türkiye’nin Türkistan ile olan ilişkilerini daha iyi kavrayabilmek için önemli bir bakış açısı sunmaktadır. Türkiye ve Türkistan bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler, ortak kimlik ve tarih unsurlarına dayanan kimlik temelli dış politika çerçevesinde değerlendirilebilir(M. Akçapa, 2023: s.475).

Bu bağlamda, sosyal inşacı kuramın sunduğu yaklaşımlar, Türkiye ile Türk Dünyası arasındaki ilişkileri açıklamakta faydalı olabilir. Sosyal inşacı kuram, devletler arasındaki ilişkilerde normlar, ortak kültürel değerler, tarih ve dil gibi unsurların önemini vurgular.

Jeopolitik açıdan bakıldığında Türk Dünyası, Rusya, Çin ve ABD gibi küresel güçlerin stratejik çevresinde yer almaktadır. Bu bağlamda, Türk Dünyası’ndaki aktörlerin etkili bir şekilde hareket etmesi oldukça kritiktir. Ebulfez Elçibey, Türklerin 20 farklı ülkede yaşadığını ve Arap Birliği gibi bir yapı altında birleşmelerinin önemini vurgulamıştır. Elçibey’e göre, bu dayanışma Türk halklarını, dış baskılara karşı daha dirençli hale getirecektir. Nitekim günümüzde Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde derinleşen iş birliği, küresel ve bölgesel alanlarda Türklerin gücünü artırmaktadır.

Ancak sosyal inşacı kuramın kimlik açısından sunduğu açıklamalar önemli olsa da, her Türk Devleti’nin kendi ulusal çıkarlarını gözettiği gerçeği unutulmamalıdır. Bu nedenle Türk Dünyası’ndaki entegrasyonu daha iyi anlayabilmek için neofonksiyonalist yaklaşım da dikkate alınmalıdır. Neofonksiyonalistlere göre, farklı alanlarda başlayan birliktelikler, politik bütünleşmenin önünü açabilir. Avrupa Birliği örneğinde olduğu gibi, ekonomik temelli başarılar, zamanla diğer alanlarda da iş birliği doğurabilir. Bu etki, birlik üyelerinin beklentilerini ve siyasal faaliyetlerini birliğin merkezine yöneltmesini sağlar. Sonuç olarak, bir alanda başlayan iş birliği, daha geniş politik birlikteliklerin oluşmasını tetikleyebilir(M. Akçapa, 2023: s.475).

Türklerin NATO’su: Bir Askeri Birlik İhtiyacı ve Uluslararası Sistemdeki Rolü

Türk Dünyası’nın ekonomik, kültürel ve siyasi bağları, son yıllarda giderek güçlenirken, bölgesel güvenlik ve askeri iş birliğinin eksikliği de dikkat çekmektedir. Türklerin ortak tarih ve kültürel kimlikleri, çeşitli alanlarda iş birliği oluşturma konusunda güçlü bir zemin sunmasına rağmen, güvenlik alanındaki entegrasyon henüz yeterince gelişmiş değildir. Oysa, günümüz dünyasında bölgesel güçlerin etkinliği, büyük ölçüde güvenlik ve savunma alanlarındaki iş birliğine dayanmaktadır. Bu bağlamda, Türk Devletlerinin NATO benzeri bir askeri birlik oluşturması, Türk Dünyası’nın uluslararası arenada daha etkin bir rol üstlenmesi açısından hayati öneme sahiptir.

Askeri Birliğin Gerekliliği ve Önemi

Türk Devletleri, farklı coğrafi konumlarda bulunmalarına rağmen benzer güvenlik tehditleri ile karşı karşıyadır. Terörizm, sınır güvenliği, siber saldırılar ve bölgesel istikrarsızlık gibi tehditler, Türk Dünyası için ortak bir savunma stratejisini zorunlu kılmaktadır. Bu tehditlerle başa çıkabilmek için, Türk Devletlerinin ortak bir savunma yapısına sahip olmaları, caydırıcılık açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bir Türk askeri ittifakı, üye devletler arasında güçlü bir güvenlik iş birliği sağlayarak, her bir devletin ulusal savunma kapasitesini artırabilir. Ayrıca, böyle bir birlik, askeri teknolojinin paylaşımı, ortak tatbikatlar ve savunma sanayi projeleri gibi alanlarda da büyük kazanımlar sağlayabilir. Türklerin askeri birliği, sadece savunma mekanizmasını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda küresel güvenlik dengesinde de Türk Dünyası’nın etkisini artırır. NATO benzeri bir yapıya sahip olan bu birlik, üye ülkelerin dış tehditlere karşı tek bir vücut olarak hareket etmesini mümkün kılacaktır.

Uluslararası Sistemdeki Rolü

Türklerin NATO’su, yalnızca bölgesel bir güç olmanın ötesine geçip, küresel bir aktör olarak Türk Dünyası’nın uluslararası sistemdeki rolünü de dönüştürecektir. Bir askeri ittifakın varlığı, üye devletlerin uluslararası müzakerelerde ve kriz durumlarında daha etkin ve güçlü bir duruş sergilemelerine olanak tanıyacaktır. Özellikle Orta Asya, Kafkaslar ve Akdeniz gibi stratejik bölgelerde yer alan Türk Devletleri, böyle bir birlik sayesinde küresel güç dengelerini etkileyebilecek bir aktör haline gelebilirler.

Ayrıca, Rusya, Çin ve ABD gibi büyük güçlerin arasında yer alan Türk Devletlerinin, kendi savunma kapasitelerini birleştirerek daha bağımsız bir güvenlik politikası izlemeleri, bu güçlerin bölgedeki etkisini dengeleyecektir. NATO’nun Batı eksenli güvenlik yapısına karşı, Türk Dünyası’nın kendi güvenlik yapısını kurması, küresel çok kutupluluğa katkı sağlayacak ve Türk Devletlerinin kendi çıkarlarını daha güçlü bir şekilde savunabilmelerine olanak tanıyacaktır.

Bu tür bir askeri ittifakın kurulması, birçok faktöre bağlıdır. İlk olarak, Türk Devletleri arasında siyasi uyumun sağlanması ve her bir devletin savunma stratejilerinin uyumlaştırılması gerekmektedir. İkinci olarak, bu birliğin NATO, Birleşmiş Milletler ve benzeri uluslararası kuruluşlarla nasıl bir ilişki kuracağı netleştirilmelidir. Ancak, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) gibi mevcut yapılar, bu ittifakın kurulması için gerekli siyasi ve diplomatik zemini hazırlamaktadır. TDT’nin şu anki işlevi, üye devletler arasında askeri iş birliği ve güvenlik konularında ortak adımlar atılmasına zemin oluşturabilir.

Sonuç olarak, Türk Dünyası’nın NATO benzeri bir askeri birlik kurma süreci, stratejik bir gereklilik olduğu kadar, bölgesel ve küresel güvenlik dengelerini yeniden şekillendirecek bir hamle olacaktır. Gelecekte bu birlik, Türk Devletlerinin uluslararası sistemde daha etkili bir aktör olarak konumlanmasına ve Türk Dünyası’nın ortak çıkarlarının korunmasına önemli katkılar sağlayacaktır.

                                                                               Ahmet ALAN

Yararlanılan Kaynaklar

Akçapa, Mevlüt. 2023. Türk Devletleri Teşkilatı’nın Tarihsel Gelişimi: Teşkilatın Dünü, Bugünü ve Yarını. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 11(34), 473-491.

Türk Devletleri Teşkilatı | Türk Devletleri Teşkilatı (turkicstates.org)[erişim tarihi: 19.09.2024]

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz