Geçtiğimiz günlerde Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May’in ifadesiyle, AB ile ülkesinin “Brexit Anlaşması’’ konusunda anlaştığını duyurdu. Ertesi gün yapılan uzun bakanlar kurulu toplantısıyla da bakanların söz konusu anlaşmayı desteklediğini duyurdu. Ancak 15 Kasım’da gelen üç istifa, Başbakan May için durumun hiç de iç açıcı olmadığını ortaya koydu. İstifa eden bakanlardan biri BREXIT Bakanı Dominic Raab idi. Raab’ın istifası işlerin yolunda gitmediğinin en büyük göstergesi oldu. Aynı zamanda May’in parti liderliğinde potansiyel rakibi olan Raab’a göre anlaşma Birleşik Krallık’ın toprak bütünlüğünü tehlikeye atıyordu.
585 sayfalık Brexit Anlaşması sayfa sayısının kabarıklığı kadar açık görünen bir anlaşma değil. Özellikle de ‘’tedbir maddesi’’ İngilizleri ayağa kaldırmış durumda. Anlaşmanın en önemli konusunu Kuzey İrlanda ve Serbest Ticaret Anlaşması oluşturuyor. AB’nin Britanya hükümetine kabul ettirdiği tedbir maddesine göre de Birleşik Krallık’ın Serbest Ticaret Anlaşması imzalanana kadar belirsiz bir süre Gümrük Birliği içerisinde kalması öngörülüyor. Aynı zamanda Birleşik Krallık’ın tedbir maddesinden tek taraflı çekilemeyeceği de eklenmiş durumda. Yani Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda sınır meselesini çözemediği her saniye kendi ülkesi içerisindeki bir bölgeyle yapacağı mal dolaşımında AB kurallarını uygulamak zorunda kalacak. Bu da AB’nin Kuzey İrlanda’yı Birleşik Krallık’tan fiili olarak kopardığını gösteriyor.
Öte yandan 585 sayfalık anlaşmanın belirsizlik içeren pek çok konusunda ‘’iki tarafın da ortak kararının’’ esas alınacağı belirtiliyor ancak en basitinden, Birleşik Krallık’ın AB’ye ödeyeceği tazminat dahi net değil. Ancak 39 milyar Sterlin kadar olduğu söyleniyor.
Anlaşma metninde ayrıca, Britanya’da yaşayan üç milyon AB vatandaşı ile AB’de yaşayan bir milyon Britanyalı’nın haklarının korunacağı hükmü de yer alıyor. Bu konuda iki tarafın da çok önceden anlaşmış olduğunu hatırlatalım.
Birleşik Krallık’ın AB’den resmen ayrılacağı 29 Mart 2019 tarihinden itibaren 21 aylık bir geçiş dönemi öngören anlaşma taslağına göre Britanya, geçiş döneminde AB üyeliğine özgü haklarını ve yükümlülüklerini devam ettirebilecek. Bu esnada da Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması öngörülüyor ancak anlaşma taslağında bu belirtilmemiş. 585 sayfalık anlaşmada Birleşik Krallık’ı oluşturan unsurlardan İngiltere adı üç kez, Kuzey İrlanda adı ise 100 kez anılmış. Bu da bizlere, anlaşmanın daha çok Kuzey İrlanda Sorunu’na odaklandığını gösteriyor.
Önümüzdeki süreç belki de anlaşma metninden daha önemli. Anlaşma metninin ardından Sterlin’in dolar karşısında hızla değer kaybetmesi, şirketlerin gelecek endişesi ve Parlamento’nun ateşinin yükselmesi durumlarıyla karşılaşıldı. İç siyasette kendi partisi de dâhil birçok eleştirinin hedefi haline gelen Başbakan May, istifa etmeyeceğini ve anlaşmayı tüm kalbiyle desteklediğini söyledi. Ancak anlaşmanın Parlamento’da onaylanması pek de mümkün görünmüyor. 7 Aralık’ta yapılması beklenen oylamada kabul için 320 oya ihtiyaç var. Muhafazakârla ve Kuzey İrlanda Birlik Partisi’nin oluşturduğu koalisyon her ne kadar 326 milletvekiline sahip olsa da 10 vekilli Kuzey İrlanda Birlik Partisi, söz konusu anlaşmayı desteklemeyeceğini açıkladı. Muhafazakârlar içerisinde Sert Brexit yanlısı 58 vekilin de anlaşmayı desteklemesi beklenmiyor. Geriye kalan 258 vekilden 14’ü şimdiden May’e bayrak çekmiş durumda.
Ana muhalefetteki İşçiler ise anlaşmayı desteklemeyi planlamıyor ancak bazı vekillerin desteklemesi sürpriz olmaz. Yine 320’yi bulmaları pek de mümkün gözükmüyor. Peki Parlamento’dan ret yanıtı alması beklenen bu anlaşma, meclisten dönerse Birleşik Krallık’ı ne bekliyor?
Parlamento’dan ret yanıtı alınması halinde Birleşik Krallık’ı siyasi açıdan zor günler bekliyor. Bakanlar Kurulu’nu ve dahası Muhafazakar Parti’yi ikiye bölen anlaşmanın erken seçim getirmesi sürpriz olmayacak. Başbakan May’in istifa etmeyeceği göz önünde bulundurulursa erken seçim veya Muhafazakar’da lider değişikliği gündeme gelecek. Ancak olası bir erken seçimde iktidara gelmesine kesin gözüyle bakılan İşçi Partisi’nin iktidara gelmemesi için sorun, Muhafazakar Parti içerisinde de çözülebilir. 10 vekiliyle azınlık hükümetini dışarıdan destekleyen Kuzey İrlanda Birlik Partisi’nin Brexit Anlaşması’nı desteklemeyeceğini düşünürsek, hükümeti de düşürmek için desteğini çekebilir. Birlik Partisi’nin anlaşma için ‘’IRA’nın yapamadığını AB yaptı.’’ değerlendirmesi, son derece öfkeli olduklarını gösteriyor.
Tarih boyunca Avrupa’yı dışarıdan yönetmeye çalışan ve kıtada tek bir gücün egemenliğini her fırsatta engellemeye çalışan –ki bunun için iki kez Belçika’ya asker çıkardı- Birleşik Krallık siyaseti, AB içerisindeki üyeliğinde de her zaman en ayrıcalıklı üye olmayı başarmıştı. Ancak zaman içerisinde değişen dünya koşulları, İngilizleri de siyaset değiştirmeye zorladı ve AB’nin dağılması gerektiği fikri oluştu. AB’den çıkma siyasetinin fitilini ateşlediler ve Avrupa’da yükselen aşırı sağa güç verdiler. Aynı zamanda Avrupa’da yükselen aşırı sağa eleştiri getirmeyerek üstü kapalı destek de sundular. Bu geçici desteğin AB’nin dağılmasına kadar süreceği öngörüsünde bulunabiliriz ancak İngilizlerin bu anlaşmanın kabul olmasıyla birlikte AB’nin uydusu haline geleceği çok açık. Eğer Birleşik Krallık’ın anlaşma yapmadan AB’den çıkması halinde ise, ki ben böyle öngörüyorum, yine Birleşik Krallık’ı kolay günler beklemiyor ancak siyasi bağımsızlığını tam olarak korumuş olacak.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.