İsrail’de 120 üyeli parlamento (Knesset) için seçimler 4 yılda bir yapılıyor. Aslında İsrail Knesset seçiminin 2019’un Kasım ayında yapılması gerekiyordu ama Likud Partisi liderliğindeki 6 partiden oluşan İsrail Hükümeti içinde çatlaklar oluşmasından ötürü, Başbakan Netanyahu İsrail’i erken seçime götürdü ve 9 Nisan 2019’da parlamento seçimleri yapıldı. 9 Nisan’da gerçekleşen seçimlerden sonra oluşan İsrail Parlamentosu’ndan bir hükümet çıkmadığı için İsrail bu sene içinde tekrar seçime gitmek zorunda kaldı ve İsrail 17 Eylül’de ikinci kez parlamento seçimleri için sandık başına gitti. Bu İsrail’de 5 ay içinde gerçekleşen ikinci seçimdi.
…İsrail Hükümeti içindeki sorun Likud ile birlikte koalisyon içinde yer alan 4 dinci parti ile Avigtor Liberman’ın İsrail Evimiz Partisinin anlaşmazlık yaşaması idi. Liberman askerlik kanununun tüm Yahudi İsraillileri kapsamasını isterken, hükümetteki 4 din ağırlıklı parti aşırı dinci Yahudilere tanınan askerden muaf olma ayrıcalığının devamı savunuyordu. Bu anlaşmazlıkta Başbakan Netanyahu dinci partilerin yanında yer alınca İsrail Evimiz Partisi koalisyon hükümetinden ayrıldı.Knesset’teki çoğunluğunun 61 milletvekiline düşmesi üzerine Başbakan Netanyahu erken seçim kararı aldı. 9 Nisan seçimlerinden Netanyahu’nun beklentisi yeni parlamentoda kendi partisi Likud’un dinci partilerle birlikte daha rahat bir çoğunluğu sağlaması ve yeni İsrail Hükümetini kurabilmekti. Ancak 9 Nisan seçimleri Netanyahu’nun istediği şekilde sonuçlanmadı.Her ne kadar seçimlerden Likud (35 milletvekili ile) birinci parti olarak çıktıysa da Likud’un Knesset’e girebilen diğer 4 dinci parti ile sandalye sayısı hükümet kurmak için gerekli olan 61 milletvekili sayısına ulaşamadı. Netanyahu’nun hükümeti oluşturabilmek için İsrail Evimiz Partisine ihtiyacı vardı ve askerlik kanunu yine ana sorun olarak ortaya çıkıyordu.İsrail Cumhurbaşkanı Revlin, 9 Nisan seçimlerinden sonra yeni hükümeti kurma görevini Likud Partisi lideri olarak Netanyahu’ya vermişti. Netanyahu’nun yeni hükümeti kurma görevini yerine getiremeyeceğinin ortaya çıkmasından sonra bu görevin bu kez Mavi ve Beyaz Partisi lideri Benny Gantz’a verilmesi gerekiyordu. Başbakan Netanyahu bunu engelleyebilmek için yeni parlamentoya kendisini feshetme kararı aldırdı ve ülkenin tekrar seçime gitmesini sağladı…
(Çelikkol,Oğuz. “İsrail seçimleri ve Netanyahu.”)
Bu sene içindeki ikinci seçim 17 Eylül tarihinde yapıldı. Bu seçim Başbakan Netanyahu için daha da büyük bir hayal kırıklığı oluşmasına sebebiyet verdi. Bu seçimle beraber Likud, Knesset’te birinci parti olmaktan çıkarak % 25.10 oy oranıyla mecliste 32 koltuğa sahip olurken; buna karşılık Mavi ve Beyaz Partisi % 25.395 oy oranıyla meclisteki 33 koltuğun sahibi olarak meclisteki en büyük parti haline geldi.
Geçtiğimiz bir yılda iki seçim geçiren, 17 Eylül seçimlerinden sonra oluşan Knesset’te bir koalisyon hükümeti kurulamayan İsrail’de, 2 Mart 2020’de üçüncü kez parlamento seçimleri yapılacak. Son iki seçimdir Netanyahu’nun Likud Partisi git gide kan kaybetmekte ve politikalarında kayda değer bir değişim olmaması durumunda yapılacak üçüncü seçimde de güç kaybetmesi muhtemel gözükmektedir. Netanyahu’nun hükümeti kuramadığı bir olasılıkta Netanyahu yolsuzluk soruşturmalarıyla yüzleşmek durumunda kalacak ve siyasetteki etkisini git gide yitirecektir. Son iki seçimdir yaklaşık 10 yıldır süren Netanyahu iktidarının bitmesi konusundaki umutların doğması İsrailli Arapların seçimlere katılımının artmasını sağlamıştır ve bu artış üçüncü seçimde de büyük ihtimal kendisini gösterecektir. 2 Mart’ta yapılması planlanan parlamento seçiminin kazananlarının Mavi ve Beyaz Partisi, İsrail Evimiz Partisi ve Ortak Arap Listesi Bloku’nun olması muhtemeldir. Böyle bir tabloda bu üç partinin bir koalisyon hükümeti kurması ülkenin siyasi istikrara kavuşmasını ve çeşitli gruplar arasındaki buzların erimesini sağlayacaktır. Ülkenin en güçlü siyasi figürü ve muhtemel başbakanı ise Benny Gantz olacaktır. Oğuz Çelikkol, “Benny Gantz’ın ise Filistin Barış Süreci dahil birçok konudaki görüşleri de henüz bilinmemektedir. Bununla beraber, İsrail Başbakanlığına Netanyahu haricinde birinin gelmesi halinde, Türk dış politikasının bu değişimden yararlanma imkanı vardır.” yorumunda bulunarak yeni Başbakanın Türk dış politikasına olumlu etkisi olabileceğini vurgulamaktadır.
Her türlü olasılıkta iç ve dış politikalarında aşırılıkların azalacağı bir döneme giren İsrail ile bu dönem ilişkilerin düzelebilmesi bir fırsat gibi durmaktadır. Gerek normalleşme emareleri gösteren Türkiye-İsrail ilişkileri bağlamında gerekse iktidar değişikliği arefesinde ilişkilere yeni bir sayfa açmamızın mümkün olduğu İsrail ile Türkiye’nin diplomatik ilişkilerini normalleştirmesi ve büyükelçilerin tekrar karşılıklı olarak görevlerine başlaması iki ülkenin de menfaati için gereklidir.
Gündemin çok hızlı geliştiği ve ülkelerin bir an evvel sonuca varmak istediği Doğu Akdeniz’de elimizin güçlenmesi için hızlı ve aktif bir politika izlenmesi lazımdır. Bunun için de ilişkilerin normalleşmeye başlaması beklenmeden süratle çeşitli aracılar vasıtası ile doğal gaz dağıtımı hakkında anlaşma yapmak için diyalog sürecine girilmeli, çıkartılacak doğal gazın Avrupa’ya en kolay şekilde Türk topraklarından taşınacağından bahisle anlaşma zemini aranmalıdır. Bu konudaki görüşmelerden çıkacak sonuç olumlu olduğu takdirde ise GKRY ile yaptığı anlaşmalar sayesinde deniz yetki alanı kaybeden İsrail ile Türkiye MEB anlaşmasının yapılması için çaba sarf etmeli ve olası yapılacak bir anlaşmayla bu konudaki iş birliğinin Libya örneğinde olduğu gibi hukuki bir zemine oturması sağlanmalıdır.
Cumhuriyetin ilanından itibaren çeşitli aralıklarda İsrail’e Türk Yahudilerinin göç hareketleri olmuştur. Bunların en sonuncusu ise 2000’lerden sonra gerçekleşen göç hareketidir. Son göç hareketleriyle beraber sayıları 80 bine yakın bir nüfusa ulaşan ve ilk göç hareketleriyle İsrail’e göç eden vatandaşlarımızın, halen anadil olarak Türkçe konuştuğu bilinmektedir. Türk Yahudilerinin ve Karay kökenli Türkçe konuşan Yahudi ırkdaşlarımızla beraber 100 bine yakın bir nüfusu barındıran İsrail ile olan ilişkilerimizin sağlam bir zemine oturmasını sağlamak için Türkiye kökenli vatandaşlarımız ve Karay Türkleriyle güçlü bağlantılar kurulmalıdır. Arkadaş Derneği gibi derneklerle teşkilatlanmaya çalışan bu topluluklarla ülkemizin çeşitli kamu diplomasisi kurumları iş birliğine gitmelidir.
Azerbaycan ile güçlü ilişkilere sahip olan İsrail ile ilişkilerimiz arasında arabuluculuk yapması için Bakü aracılığıyla ilişkiler normalleşmeye başlayabilir. Ayrıca Türkiye-Azerbaycan-İsrail üçlü iş birliği mekanizmalarını tesis etmek ilişkilerimizin sağlam bir zemine oturmasına önemli bir katkı yapacaktır. Azerbaycan’da halihazırda 20.000-50.000 arasında bir nüfuslarının olduğu ve İsrail’de de 100.00-150.000 arasında bir nüfusa sahip olan Dağ Yahudileri sayesinde İsrail ile iyi ilişkiler geliştiren Azerbaycan örneği, Türkiye’de geçmişte uygulandığı gibi şimdi de uygulanabilir.
Geçmişte ülkemizin ABD ve İsrail gibi ülkelerde yaşayan Yahudi kökenli vatandaşlarımız sayesinde elde ettiği Yahudi lobisi desteğinin tekrardan elde edilmesi için gayret gösterilmeli ve ülkemiz menfaatleri için bunun gerekli olduğu tüm çevrelerce kabul edilerek bir olgu haline gelmesi sağlanmalıdır.
Kerem Demir
Stratejik Ortak Misafir Yazar
Kaynakça:
Çelikkol, Oğuz. “İsrail Seçimleri Ve Netanyahu.” 24 Eylül 2019, http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oguz-celikkol/israil-secimleri-ve-netanyahu-41336436.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
çok doğru bir yazı artık ülkemiz adına menfaatlerimiz için hareket etmeliyiz ve bu bizim için bir şans umarım değerlendirilir