Birleşik Krallık, 4 devletten oluşuyor: İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda. Bu devletlerin yanı sıra birçok ada da Birleşik Krallık’ın sınırları içerisinde yer almaktadır.
İngiltere’nin AB’ye Katılışı
1973 yılından bu yana Avrupa Birliği’nin en önemli üyelerinden biri olan Birleşik Krallık’ın, Avrupa Birliği’nden ayrılma isteği günümüzden çok daha eskiye dayanıyor. AB’den ayrılma referandumu ilk kez 1975 tarihinde yapılmıştı. Referandumda halkın %67’si Avrupa Birliği’nde kalma yönünde oy kullandı. Son yapılan referandum 2016 tarihinde gerçekleşti. Halk, bu defa son noktayı koydu. AB’den ayrılmak isteyen seçmenlerin oranı %52’yi buldu ve bu sonuçla Brexit süreci resmiyete döküldü.
Birleşik Krallık’ta Avrupa Birliği Neden İstenmiyor?
Göç Politikaları
İngiltere’de 1 yılda yapılan göçün sayısı 300 bini aşmakta, hükümet ise bu sayıyı 100 bin civarına çekmek istiyor. 300 bin göçün 184 bin civarı AB üyesi ülkelerden gelmekte. Öte yandan AB üyesi ülkelerin vatandaşları, İngiltere’de çalışma hakkına sahip. Halk ise bu göçlerin kontrol edilemez olduğu düşüncesinde. Göçmenlerin azalmasıyla birlikte kamu hizmetlerinden daha rahat yararlanma imkânı da halkı, AB’den ayrılma düşüncesine itiyor.
Ticaret
Halk; kendi ticaret anlaşmalarını yürütme özgürlüğünden faydalanıp, diğer ülkelerle özellikle de ekonomik potansiyeli çok büyük olan Çin ve Hindistan’la ticarette daha aktif rol almayı hedefliyor. Krallık’ın AB’den ayrılması, AB ile olan ticaretin biteceği anlamına gelmiyor. AB yasalarına bağlı olmadan, serbest ticaret anlaşması yapılabileceği vurgulanıyor.
Üyelik Bedeli
İngiltere’nin; diğer AB ülkelerine sürekli para akışı sağlaması, halkta büyük serzenişe yol açıyor. Zira her hafta Brüksel’e gönderilen 350 bin sterlin ve ağır AB düzenlemeleri, İngiltere’ye her ay 2 milyar 400 milyon sterline mâl oluyor. Halk, bu kaybedilen paranın daha işlevli yerlerde kullanılabileceğini düşünmekte.
Ekonomi
AB ekonomisinin çöküşe doğru ilerlediğini düşünen seçmenler, AB düzenlemelerinin ülke ekonomisine faydadan ziyade zararı olduğunu benimsiyor. İngiliz şirketlerinin AB düzenlemelerinden kurtulması, istihdamın artacağı görüşüne yol açıyor. İngiltere’nin tek başına daha rahat kalkınabileceği öngörüsü, halk tarafından Avrupa Birliği’ne olan olumsuz düşüncelerin artmasına neden oluyor.
Dış Politika
NATO ve BM Güvenlik Konseyi üyeliği, İngiltere’nin güvenliği açısından AB’den daha önemli olarak görülüyor. Dış politikada belirleyici kurumun AB olması, İngiltere’nin dış politikada çeşitliliğini kısıtlıyor.
Yazar Görüşü
Britanya İmparatorluğu döneminde “Üzerinde güneş batmayan ülke” unvanını alan İngilizler, her zaman kendilerini diğer dünya vatandaşlarından üstün görmüştür. Halk deyişiyle “Masa başı oyunları”, İngilizler ’in en maharetli olduğu alanların başında gelir. Sömürgeleriyle dünyanın dört bir yanına kendi kültürünü ve dilini aktaran ülke, AB’nin ülkeye katacağı her şeyin kendilerinde halihazırda var olduğunu, hatta faydadan çok zararı olduğunu düşünmekte. Güçlü bir krallık, vasat bir Avrupa Birliği’ne muhtaç olmadı ve olmayacaktır.
TIMELINE: Brexit Süreci Nasıl İşledi?
25 Haziran 2015
Yapılan Avrupa Konseyi Toplantısı’nda ana başlıklardan biri İngiltere’de yapılacak referandumdu. Dönemin Başbakanı David Cameron, referandum planlarını hazırladı. Avrupa Konseyi aralık ayında konuya dönme sözü verdi.
17 Aralık 2015
Avrupa Konseyi, endişe duyulan 4 alanda (ekonomik yönetişim, rekabet gücü, egemenlik, sosyal yardımlar ve kişilerin serbest dolaşımı) çözüm bulmayı kabul etti. Şubat ayında yapılacak Avrupa Konseyi toplantısında bir teklif taslağı hazırlanacağı bildirildi.
17 Şubat 2016
Yoğun müzakerelerin ardından, AB liderleri İngiltere’nin Avrupa Birliği’ndeki özel statüsünü güçlendiren bir anlaşma gerçekleştirdiler. Bu anlaşma geri dönüşü olmayan bir anlaşmaydı. Dönemin Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk yaptığı açıklamada, “İngiltere’nin Avrupa’ya ve Avrupa’nın İngiltere’ye ihtiyacı olduğuna derinden inanıyorum. Şimdi ilişkileri koparmak, karşılıklı çıkarlarımıza aykırı olacaktır. Bunu engellemek için elimizden gelen her şeyi yaptık.” İfadelerini kullandı.
23 Haziran 2016
Yeni anlaşma, İngiltere’de referanduma tabi tutuldu. Referandumda halk, AB’den ayrılmak istediğini kanıtlamış oldu.
24 Haziran 2016
Başkan Tusk, yaptığı basın açıklamasında “Bu olumsuz senaryoya hazırız, yasal boşluk olmayacak” ifadelerine yer verdi.
8 Eylül 2016
Başkan Tusk, temmuz ayında göreve gelen İngiltere Başbakanı Theresa May ile fikir alışverişinde bulunmak için Londra’ya gitti. Toplantıdan sonra Tusk, “Başbakan May’a, müzakerelere yakında başlamamız, belirsizliğin azaltılması ve sonuca varılmasının herkesin yararına olacağına ikna olduğumu söyledim” dedi.
15 Aralık 2016
Avrupa Konseyi ve 27 AB üyesi ülke liderleri, İngiltere’den 50. maddeye* göre bildirim alır almaz müzakerelere başlamaya hazır olduklarını bildirdiler. Brexit görüşmeleri için aşağıdaki prosedür üzerine anlaştılar.
- İngiltere, Avrupa Konseyi’ne ayrılma niyetini bildirerek 50.maddeyi tetikler.
- AB liderleri, “kılavuz ilkeler” benimsemiştir. Gerektiğinde müzakereler sırasında bu yönergeleri güncelleyeceklerdir.
3.Komisyonu’un önerisi üzerine, Genel İşler Konseyi müzakerelerin başlatılmasına izin verir.
- Konsey, madde ve ayrıntılı kurumsal düzenlemeler hakkında müzakere direktiflerini kabul eder. Bunlar müzakereler boyunca değiştirilebilir ve tamamlanabilir.
- Konsey, Komisyon’u liderler adına müzakere edecek Birlik müzakerecisi olarak atayacaktır. Komisyon, Michel Barnier’i baş müzakereci olarak aday gösterdi. Müzakere boyunca liderlere ve Konsey’e rapor verecek ve ayrıca Avrupa Parlamentosunu “yakından ve düzenli olarak bilgilendirecek”.
- Konsey ve hazırlık organları, müzakerelerin AB liderleri tarafından öngörülen kurallara uygun olarak yürütülmesini sağlayacaktır. Komisyona rehberlik edecektir.
29 Mart 2017
İngiltere, AB’yi terk etmek için 50. maddeyi resmen tetikledi. Bildirim mektubu, Avrupa Konseyi’ne teslim edildi.
19 Haziran 2017
AB ve İngiltere arasındaki müzakereler Brüksel’de resmen başladı. 4 ana konuya odaklanıldı.
1.Vatandaş haklarıyla ilgili konular
2.Finansal uzlaşma
3.Kuzey İrlanda sınırı
4.Diğer ayrılma sorunları
20 Temmuz 2017
AB ve İngiltere arasındaki ikinci müzakere turu resmen başladı. AB Baş Müzakerecisi Michel Barnier ve Avrupa Birliği’nden Dışişleri Bakanı David Davis, Brexit müzakerelerinin ikinci turunu tamamladı. Brüksel’de gerçekleşen bu dört günlük turun amacı ilgili pozisyonları sunmaktı. Müzakere turunun ardından, vatandaşların hakları konusundaki anlaşma ve anlaşmazlık noktalarını belirleyen bir not yayınlandı.
31 Ağustos 2017
Brexit müzakerelerinin üçüncü turu 28 Ağustos 2017’de Brüksel’de başladı. AB Baş Müzakerecisi Michel Barnier ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmak için Dışişleri Bakanı olan David Davis müzakereleri başlattı.
28 Eylül 2017
AB ve İngiltere arasındaki müzakerelerin dördüncü turu başladı. İrlanda konusunda yapıcı bir tartışma yapıldı ve ortak ilkeler tasarlanmaya başlandı.
12 Ekim 2017
Beşinci müzakereler başladı. Vatandaş hakları konusunda ortak hedef paylaşıldı; ayrılma anlaşmasının, tüm vatandaşların haklarını etkin bir şekilde güvence altına almak için gerekli olan doğrudan etkisi vardır.
10 Kasım 2017
Altıncı tut müzakereleri başladı. Özellikle, müzakerelerin birinci aşamasının 3 konusunda daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerektiğinin üzerinde duruldu: Vatandaş hakları, İrlanda, mali yükümlülükler.
6-9 Şubat 2018
AB ve İngiltere arasındaki yedinci tur müzakereleri başladı. Bu, artık müzakerelerin ikinci aşamasıydı. Üç konu başlığı üzerinde duruldu: Geçiş dönemi, anlaşma yönetimi, İrlanda.
15 Ocak 2019
İngiltere Parlamentosu’nda yapılan Brexit oylaması 202’ye karşı 432 gibi rekor bir oyla reddedildi.
11 Mart 2019
Avrupa Komisyonu ve İngiltere arasında “Strazburg Anlaşması” imzalandı.
12 Mart 2019
İngiltere Parlamentosu’nda ikinci kez yapılan oylama yeniden reddedildi.
20 Mart 2019
İngiltere Başbakanı Theresa May, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’a 50. Maddenin 30 Haziran 2019 tarihine kadar uzatılmasını isteyen bir mektup gönderdi.
22 Mart 2019
Avrupa Konseyi, 50. madde kapsamındaki sürenin uzatılmasıyla ilgili olarak imzalanan siyasi anlaşmayı resmileştiren kararı kabul etti.
29 Mart 2019
Başkan Tusk, 10 Nisan’da Avrupa Konseyi’ni özel bir zirveye çağırdı.
10 Nisan 2019
AB liderleri, Brexit’i 31 Ekime’e kadar ertelemeyi kabul ettiler.
24 Mayıs 2019
İngiltere Başbakanı Theresa May, gözyaşlarıyla istifa ettiğini açıkladı.
19 Ekim 2019
İngiltere, Brexit’in 31 Ocak 2020’ye uzatılmasını talep etti.
29 Ekim 2019
Avrupa Konseyi, İngiltere’nin talebini kabul etti.
9 Ocak 2020
İngiltere Parlamentosu’ndan bu defa veto gelmedi, Brexit kabul edildi.
29 Ocak 2020
Avrupa Konseyi Brexit’i onayladı. İngiltere, iç prosedürlerin tamamlandığını bildirdi.
31 Ocak 2020
Birleşik Krallık, resmen Avrupa Birliği’nden ayrıldı.
Taha Yazıcı
Stratejik Ortak Misafir Yazar
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.