Cengiz Han’ın Kudreti

1929

Çok genç yaşta, öksüz kalan Cengiz Han’ın iktidara gelişi zor ve yavaş oldu. 1197’de Moğolların hanı olan Cengiz Han, en kesin yaşam öyküsünün yazarı P. Raçnevskiy’e göre 1155  ile 1167 tarihleri arasında dünyaya gelmiştir. Bizim Moğollar dediğimiz Ortaçağ Avrupa tarihinde Tatarlar diye adlandırılanların oluşturduğu boy konfederasyonlarına boyun eğdirmek için, Cengiz Han’ın yaklaşık on yıl kadar siyasi mücadeleler ve savaşlar yapması gerekir. Bu oymaklar; Naymanlar, Nesturi Hıristiyanlar, Keraitler, Merkitler, Tatarlar ve Oyratlardır. Bunlardan son üçü Moğollar gibi kendilerini Şamanizm’e adamıştır. Geleneksel olarak bir savaş olduğunda bir araya toplanan oymak birlikleri az örgütlenmiş, az kararlı olduğu ve her oymak kendi çıkarlarını gözettiği için çabucak dağılmaktaydılar. XIII.yüzyıla kadar Moğollar, Türkçe konuşan uluslara kıyasla Yukarı Asya’da ikincil bir rol oynamıştı. Önceki iki yüzyıl boyunca Kırgızları Moğolistan’ın dışına itmişler ama birlik yoksunluğundan henüz imparatorluk meydana getirememişlerdi. İktidar soylu aileler arasında yiğitler oymak prensleri ya da başkanları (noyanlar), bilgeler, hanlar ve yüce han gibi rütbe sırasıyla paylaşılmıştı. Savaşçılar (nöker) özgür insanlardır. Köleler, yenilgiye uğramış boyların üyeleridir.

Moğollar arasında, Cengiz Han onları ortak bir disipline boyun eğdirinceye kadar, tüm göçebe unsurlarda olduğu gibi, bölünme ve anlaşmazlık hüküm sürüyordu. Oymaklar, gizli kapaklı çatışma ya da açık savaş halindeydiler. Ordu için kullanılmış olan ondalıklı kural uyarınca Moğollar, Cengiz tarafından ulus olarak ya da aile birimlerine bölünmüşlerdi. Bu  daha sonra Altınordu’nun da Rusya’da kullanacağı yöntem olacaktır. Bir kez böyle bir bünyede yer aldıktan sonra, onu terk eden bireyin cezası ise ölüm olmaktadır. Cengiz Han’ın iktidara geldiği çağda dünya kabaca üçe bölünebilir: Çin ,İslam alemi ve Hıristiyan alemi. Çin de bölünmüş durumdadır: güneyde, Song Hanedanı, kuzeyde Tunguz Mançu kökenli göçebeler tarafından kurulmuş bir hanedan, kuzeybatıda Tangutlar ya da Xia Xia, Çin hiç kuşku yok ki, Moğolların yöneldiği en büyük yerdir ve hasımlarının en çetin cevizi çıkar. İslamiyet’te, birkaç yüzyıldan beri bölük pörçüktür. İran Selçukluları ortadan kalkmış, Anadolu Selçukluları, Haçlı Seferleri yüzünden Küçük Asya’da zayıf düşmüştür.Aslında Selçuklular, Haçlı Seferleriyle ve iyice zayıflamış olan Bizans ve Karahıtaylar (Budist olanlar) tarafından kuşatılmıştır. Bir zamanlar İran Selçuklularına ait olan bu yıkıntının üzerine, Cengiz Han’ın iktidara gelişinden bir süre önce, başkenti Semerkant olan, Hindistan’ın sınır bölgelerine kadar uzanan ve nüfusu çoğunlukla İranlı olan Harizmşah Devleti kurulmuştur. Bu imparatorluğun başında II.Alaeddin Muhammed bulunmaktadır.

Daha ötede Hıristiyan dünyası da Ortodoks ya da Katolik olarak bölünmüş durumdadır. XIII. yy başlangıcında Papa ile Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu mücadelesi sürmektedir. Livonya Şövalyeleri ve Töton Tarikatı Ortodokslarla savaşır. Moğol tehdidinin belirginleştiği sırada, İsveçliler gibi, Livonya Şövalyeleri ve Töton Tarikatı da Ortodokslar’la çarpışarak Novgorod’a doğru ilerlerler. Cengiz Han’ın başlıca kaygısı, iktidarını sarsabilecek oymak çatışmalarından sakınmaktır. Soylu olmayan ve her şeyi ona borçlu olan savaş liderlerinin ödüllerini artırarak sadakatlerini kazanmaya çalışır. Geleneklere dayanarak, kısmen var olandan yararlanarak, kısmen yeniden koyarak Cengiz Yasası‘nı tesis eder. Onun yerleştirdiği idari sistem, gelecek yüzyıllarda tüm göçebe toplumlara model olarak kalır. Bozkıra özgü nitelikli ondalık dizgeyi kullanır; ama hiç kuşkusuz bozkırda bilinmeyen ve Eskiçağ’da ya da Ortaçağ’da eşi olmayan bir disiplinle askeri birlikler meydana getirmeyi başarır. Bu okuma-yazma bilemeyen göçebe, devlet yönetimi için Uygur alfabesini kullandırır. Çin ve Fars bilgi hazinesinden yararlanmayı çabucak öğrenir.

Cengiz Han’ın fetihleri aşamalı olarak yapılır. Önce bozkırın ve oraya komşu orman bölgelerin denetimi yapılır. Yukarı Yenisey yöresinden Kırgızların, Baykal Gölü yöresinden Oyratların boyun eğmesi (1207) iki yıl sonra, Uygurlar’ın Cengiz Han’a bağımlılığı (vasal) kabul edişi ve Ordos üzerinde Tangutların boyun eğişi ve böylece bunların tümü Moğollar’ı Çin fethine itmiştir. Bir zamanlar Kuzey Çin’in sahipleri Kitanların, efendileri Jinlere başkaldırmaları ve Moğollarla birleşmeleri her şeyi değiştirir. Sivil ve askeri mühendisler ve Kitan kadroları sayesinde kendilerinde eksik olan bilgi birikimini elde edebileceklerdir. Çin’e bu ilk askeri sefer bir akını andırmaktadır. Jinlerle bir ateşkes antlaşması görüşülür. Cengiz, İmparatorun kızlarından birisiyle evlenir. Ama Jinler, Başkentleri Pekin’i boşaltıp, Kaifeng’e doğru çekildiler. Moğollar bir anda Pekin’i ele geçirir ve talan ederler. Cengiz Çin’den çekilir. Fetih 1216’da yarım kalır, ama Cengiz Han bunu alaydan yetişme ve en dikkat çekici generallerinden birine bırakır: Mukoli. Başlangıçta fetihçi ve yerleşik göçebeler arasındaki süregiden çatlak göçebelerin bilgi birikiminden yararlandığı yerleşik düzendekiler dışında vahşice kalır.

Bir sonraki saldırı Harizm’i içine alır. Bu saldırı öncesi, Karahitaylar İmparatorluğu ilhak edilir. Bir dizi kural ile yasağı yenileyen ve tamamlayan Cengiz Yasası’nın ya da hukuk kurallarının derlemesinin ilan edildiği 1218 Kurultay’ında idam edilen Moğol elçilerine karşılık olarak Harizm’e saldırma kararı alınır.

Cengiz Han’ın tüm askeri seferleri, sağlam bir hazırlıktan sonra yönlendirilir. Casuslar, bilgi toplamakla, söylentiler yaymakla, ahaliye dinsel özgürlük için güvence vermekle, araziyi tanımakla görevlendirilir. Cengiz Han zamanında, bu hususlar asla ihmal edilmez ve O dört ay içinde Harizm şahının, kuşkusuz kendisininkinden güçlü ordusunu bozguna uğratmışlardır. Siri Derya Savunma hattına birliklerini yayan bir hasım karşısında, Cengiz Han, şahın ağırlık noktasını bilmediği bir yerleşik saldırı tuzağı kurmuştur. İki Moğol ordusundan biri kuzeyen bir diğeri doğudan gelerek, birincisi Semerkant’a, ikincisi Taşkent’e yöneldiği sırada Cengiz Han’ın bizzat kendisinin ve Subutay’ın yönettiği bir üçüncü ordu Kızılkum Çölü’nü geçerek  görünmez biçimde Buhara’ya ve şah kuvvetlerinin gerisine yönelir. Gafil avlanma öyle etkilidir ki şah Moğollarla karşılaşmaktansa geri çekilir. Buhara telsim olur ve üç Moğol ordusu Semerkant yakınında birleşir.

Cengiz Han Yasaları

Moğolların yazısı olmadığı için Uygur alfabesi ile yazılan bu yasalar, çok sert maddelerden oluşuyor. Ancak yalnızca bir kısmı günümüze ulaşabilmiş. Gelin bazı maddelere birlikte göz atalım:

  • Evli olsun, bekar olsun gayri meşru ilişkiye giren kişi idam cezasına mahkum edilir.
  • Kasten yalan söyleyen, sihirbazlıkla uğraşan, kavga etmekte olan iki şahıs arasına girerek onlardan birine yardım edenlerin cezası ölümdür.
  • Suya ve küpe işemenin cezası ölümdür.
  • Üç defa başkalarından mal alıp üç defa iflas eden, üçüncü iflastan sonra ölüm cezası ile cezalandırılır.
  • Bir savaş esirine, esir edenin müsaadesi olmaksızın yiyecek veya giyim eşyası verenin cezası ölümdür.
  • Kaçan bir esiri veya savaş tutsağını eline geçirip de sahibine iade etmeyen kişi, ölümle cezalandırılır.
  • Bir hayvanı kesmek isteyen, onun ayaklarını bağlayıp karnını yardıktan sonra kalbini el ile sıkarak öldürmelidir. Ancak bu tarzda öldürülen hayvanın eti yenilebilir.
  • Savaş zamanında veya çekilme esnasında; birinin yay gibi herhangi bir nesneyi düşürdüğünü gören atlı, derhal atından inerek onu kaldırmalı ve sahibine teslim etmelidir. Atından inmeyen, inip düşen nesneyi aldıktan sonra onu sahibine iade etmeyen kişi ölüm cezası ile cezalandırılır.
  • Kuran’ı ezberlemiş olanlardan, fakihlerden, tabiblerden, ulemadan, hayatlarını ibadete adamış zahitlerden, müezzinlerden, ölüleri yıkayanlardan vergi alınmayacaktır.
  • Kişi; başkası tarafından sonulmuş olan bir yemeği, bu yemekten ilk olarak sunan kişi yemedikçe yemeyecektir.
  • Bir kimsenin elinde çalınmış at bulunduğu takdirde bu kimse atı sahibine iade etmeye ve at sahibine ceza olarak 9 at vermeye mecburdur. Eğer çalan kişi bu mali cezayı ödeyecek durumda değilse, bunun yerine çocuklarını vermeye mecbur edilir. Çocukları da yoksa kendisi idam cezası ile cezalandırılır.
  • Hiçbirini diğerine tercih etmeksizin bütün dinlere hürmet edilecektir.
  • Yemek yemekte olan kişilerin yanından geçen adam derhal attan inmeli, yemek yiyenlerin müsaadesini almaksızın yemeğe oturmalı, yemek yiyenler de buna mani olmamalıdır.
  • Suya el sokulmayacak, su almak için bir kap kullanılacaktır.
  • Dini mezheplerden birini tercih etmek, kelimelere kuvvet vererek telaffuz etmek, herhangi bir adama hitap edildiği zaman lakap ve unvanlar kullanmak yasaktır. Muhatabın ismi söylenecektir.
  • İçkiden büsbütün vazgeçemeyen, ayda üç defa sarhoş olabilir. Üç defadan fazla sarhoş olan suçludur.
  • Cariyelerden doğan çocuklar meşru çocuk olarak kabul edilir ve nikahlı eşten doğan çocuklar gibi babalarının mirasından hisse alırlar.
  • Vazifesini ihmal eden asker ve sürgün avı esnasında avını kaçıran avcı; dayak cezası ile cezalandırılır.
  • Erkekler savaşa iştirak ettikleri zaman, onların gördükleri işleri kadınlar ifa etmelidir.
  • Suçlu bir hareket işleyen en büyük general olsa dahi; kendisini cezalandırmak için hükümdar tarafından gönderilmiş olan memurun emrine itaat edecek, onun, hükümdarın emrini yerine getirmesine mani olmayacaktır.

Liste böylece uzayıp gitmektedir ama bu yasalardan bir tanesi vardır ki pek çok kişi neden konulduğunu anlamamıştır. O yasa;

“Gök gürlerken nehre, dereye girmek yasaktır.”

Bu yasa size biraz tuhaf gelmiş olabilir ama bu yasanın altında yatan çok ilginç bir gerçek vardır.

Peki Nedir Bu Gerçek?

Cengiz Yasaları içinde böyle bir yasanın bulunmasının sebebi, Moğollar’daki bir bâtıl inanışı yıkmak içindir. Zira Moğollar, savaş sırasında eğer gök gürlerse Tanrıların kendilerine öfkelendiklerini düşünüyorlar, düşmandan kaçıp, ilk iş olarak bir dere ya da nehre atlayıp, sözümona Tanrıların gazabından kurtuluyorlardı. Ancak bu durum, savaş meydanlarında büyük bozgunları netice verdiği için Cengiz Han bu işi yasaklamış ve yasalarının içine bu ilginç maddeyi de koymuştur.

M. Taha Çalmabay

Stratejik Ortak Misafir Misafir

KAYNAK

https://www.beyaztarih.com/mogol-tarihi/mogollar-bozkirdan-dunyaya-yayilan-guc

wannart .com/bir-devre-damga-vuran-cengiz-hanin-yasalari/

https://www.turktoyu.com/cengiz-yasalari-nda-bir-garip-yasa

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz