Irak, asırlardır birçok İslâmî mezhebe ev sahipliği yapmış bir coğrafya. Birçok mezhep çatışmasına sahne oldu, Osmanlılar ve Safevîler savaşırken bir cephe hattıydı, hala daha mezhepsel gerginliğin var olduğu bir yer. Pek tabiî ki 20. yüzyılda da birçok mezhebî mücadele oldu Irak’ta. Özellikle 1979 İran İslâm Devrimi burayı da etkileyecekti. Peki Irak’taki Şiîler iktidar olmadıkları Saddam Hüseyin devrinde ne yaptılar, hangi örgütleri kurdular, nasıl faaliyetler yürüttüler? Saddam Hüseyin devrindeki Baas rejimi, Irak Şiası’nı gerçekten ciddî baskılara tabi tuttu mu? Tüm bu soruların cevaplarını birlikte bulmaya çalışacağız.
İslami Davet Partisi
Irak nüfusunun yarısından fazlası Şia mezhebi mensupları tarafından, %30’undan fazlası ise Ehl-i Sünnet mezhebi mensupları tarafından teşkil edilmektedir (1). Irak nüfusu içinde bu kadar kalabalık bir taife olan Şiîlerin de haliyle 20. yüzyıl içerisinde giriştiği birçok siyasî faaliyet oldu. Zamanla bu faaliyetler için kurdukları bazı siyasî müesseseler, silâhlı örgütlere evrildi. Irak Şiası’nın ilk büyük siyasî teşkilatı olan İslami Davet Partisi’nin kuruluşu da 1950’li yıllara dayanır. Bazı uzmanlara göre parti 12 Ocak 1957’de Şiilerin büyük alimlerinden Ayetullah Muhsin el-Hakim’in Necef’teki evinde kuruldu. Bu partinin amacı ilk merhalede İslam’ı Müslümanların yaşamının merkezine oturtmak, ikinci merhalede müsamahakâr bir şeriat devleti kurmak ve son merhalede de İslam şeriatını yeryüzünün her yerine yaymaktı. Iraklı araştırmacı yazar Raşid el-Hayyun’a göreyse partinin amacı 4 merhaleden oluşur; 1. merhale partinin oluşumu ve fikri değişim, 2. merhale ümmetin nazarını İslami düşüncelere ve partinin siyasi duruşuna celb etmek, 3. merhale yönetimi ele almak, son merhale ise yönetimi ele aldıktan sonra İslam’ın ve İslam ümmetinin maslahatlarına riayet etmekti. Parti kurucularının bu Şii İslamcı harekete girişmelerinin asıl itici gücü ise komünist hareketlerin Irak’ta gittikçe hızlı bir şekilde yayılmasıydı. Halk arasında komünizme yönelik oluşan bu meyli engelleyebilmek amacıyla bu partiyi kurmuşlardı. Parti, ilk kurulduğu zamanlardan 17 Temmuz 1968’de gerçekleşen askerî darbeye kadar her ne kadar yer altında faaliyet gösteriyor olsa da görüşlerini özellikle öğrencilere ve Şii işçi sınıfına yaymak için birçok gazete ve dergi bastı. 17 Temmuz 1968’de Baasçıların bir darbeyle başa gelmesiyle durum epey değişti. Yeni rejim, partiye büyük baskılar yapmaya başladı, partinin yönetici kadrosunun ciddî bir kısmı tutuklandı ve infaz edildi. Hatta bu baskılardan ötürü zamanın taklid merciilerinden Muhammed Bakır es-Sadr 1974’te, dini ilimler tahsil eden Şii talebelerin Davet Partisi gibi “İslami partilere” katılmasının caiz olmadığına, Şii ilim talebelerinin ve ilim havzası üzerindeki polis baskısını arttıracağı tehlikesi nedeniyle fetva vermişti. Baskılardan sadece parti değil normal Şiilerin de nasibini aldığı oluyordu, Şubat 1977’de Kerbela’daki Erbain Ziyareti (Hz. Hüseyin’in şehadetinin 40. gününün yıl dönümünde Hz. Hüseyin’in türbesinin Şiiler tarafından kalabalık bir kitle halinde ziyaret edilmesidir) sırasında bir grubun, dönemin Orta Fırat Bölgesi Sorumlusu’nun icraatlerine karşı protestoya başlaması yüzünden bu protestoya iştirak eden kişilerin birçoğu idam edilmişti. Bu yoğun baskı döneminde de parti doğal olarak daha çok saklanma ihtiyacı duydu ve faaliyetleri ciddî anlamda zayıfladı. Bu darbeden önce kurulan Müslüman Gençler, Caferi Partisi, Gizli Şii Cemiyeti, Akide ve İman Gençliği, İslami Seferberlik gibi Şii siyasi hareketlerin (2) bu dönemden sonra gözden kaybolması da bu darbenin, bu toplulukları yaptığı baskılarla dağıtmış olabileceğini söylemek mümkündür.
1979’da vuku bulan İran İslâm Devrimi de Davet Partisi’nin mazisinde mühim bir yer teşkil eder. İran’ın başına Şii bir yönetim gelmesi neticesinde cesaretlenen Davet Partisi, Baas rejimine karşı silahlı mücadeleye geçme kararını verir. Partinin silahlı kanadının faaliyete geçmesi sonucunda ise Baas rejimi, Davet Partisi’nin kurucularından olan Muhammed Bakır es-Sadr’ı ve kız kardeşini 8 Nisan 1980’de idam eder. Öldürülen Muhammed Bakır es-Sadr yalnız bir Şii mollası değildir, fikirleri Sünni olsun Şii olsun Irak’taki İslami kesimin ciddi bir kısmına tesir etmiş bir mütefekkirdir. Komünizmi felsefi olarak tenkid ettiği “Felsefemiz” isimli kitabını 70’li yıllarda Baas rejimi de kavgalı oldukları Irak Komünist Partisi’ne karşı kullanmak amacıyla bastırmıştır. Kendisinin idamı sonrasında da partinin silahlı kanadına ”Şehid Sadr Kuvvetleri” ismi verilir. Bu örgüt Saddam Hüseyin’in yakın adamlarından Tarık Aziz’e, 1982 ve 1987’de Saddam Hüseyin’in kendisine, 1996’da ise Saddam Hüseyin’in oğullarından Udey’e suikast girişimlerinde bulunur, 18 Kasım 1981’de Beyrut’taki Irak Elçiliği’ne intihar saldırısında bulunur (3). Ayrıca 1983’te örgütün Kuveyt’teki Amerikan ve Fransız elçiliklerini bombalaması da örgütün en meşhur eylemlerinden biri olmuştur (4).
Iraklı araştırmacı yazar Raşid el-Hayyun’un bazı uzmanlar tarafından partinin kurucusu olduğu iddia edilen Ayetullah Muhsin el-Hakim hakkında verdiği bilgilere göre Muhsin el-Hakim’in partiyle herhangi bir alakası yoktu. Kendisi silahlı cihadı desteklemiyor, İslami bir rejimin kurulması için gayret göstermiyordu. Davet Partisi destekçilerine nazaran daha pasif bir politikayı destekliyordu, parti destekçileri kendisinin taklid mercii olması nedeniyle gelip ondan partiye destek isteyince bunu reddetmişti fakat partiye bütün bütün karşı değildi ve partinin faaliyetlerini engellemeye çalışmıyordu. Partinin kurucusunun kim olduğu hususunda ise Hayyun 2 farklı görüş zikreder, partinin önde gelenlerinden Hüseyin Berake eş-Şami’ye göre kurucu Muhammed Bakır es-Sadr’dır, partinin önde gelen kurucularından Muhammed Mehdi el-Hakim’e göreyse partinin belirli bir kurucu lideri olmadı (5).
Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi
Bu esnada da Baas rejiminin Davet Partisi üyelerine ve partinin kitlesine karşı olan baskıyı daha da arttırması nedeniyle partinin birçok üyesi İran’a kaçmak mecburiyetinde kaldı. Ancak İran’da parti üyelerinin arasında birçok ihtilaf başgösterdi ve parti fraksiyonlara ayrılmaya başladı. İran’daki fraksiyonlaşmanın ilk örneği olan Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi, Kasım 1982’de Tahran’da Seyyid Bakır el-Hakim tarafından kuruldu. James Watts’ın Amerikan Deniz İhtisas Okulu’na yazdığı ”Iraklı Şii Gruplar İçindeki İran Etkisi” adlı tezde yazarın yaptığı değerlendirmeye göre Irak’ta Baas rejimine karşı, parçalanmış Şii muhalif grupları daha geniş bir ideolojik şemsiye altında toplamak isteyen İran bu yapılanmanın kurulması için çaba harcadı. Ancak Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi (IİDYK) güçlü bir İran etkisi altında kurulmuş, Davet Partisi de güçlü bir İran desteğine sahib olmasına rağmen bu partiler Irak Şiası’ndan destek görebilmek adına İran ile aralarına bir mesafe koymayı da unutmamıştı. Yine aynı yazarın Liam Anderson ve Gareth Stansfield’dan naklettiği bir değerlendirmeye göre İran’ın bir diğer niyeti de, eğer o esnada süren İran-Irak Savaşı sırasında İran Irak’ın -Basra gibi- Şii nüfus yoğunluklu bölgelerini ele geçirmeyi başarırsa bu parti de buralarda bir geçiş hükûmeti görevi yürütecekti. Ayrıca Baas rejimindeki önemli komutanlara saldırılar düzenlemek amacıyla, IİDYK’nin silahlı kanadı olarak Bedir Tugayları (sonradan Bedir Kolordusu oldu) kuruldu. Bu örgütün militanları İran Devrim Muhafızları tarafından eğitiliyor ve teçhizatlandırılıyordu, ayrıca bu örgüt Suriye’den de destek görüyordu. (6).
IİDYK’nın kurucusu Ayetullah Muhammed Bakır el-Hakim, Irak’tan kaçmadan önce Muhammed Bakır es-Sadr ile birlikte Irak’taki Şii İslamcı hareketlerin en büyük 2 liderinden biridir. Kendisi, Bakır es-Sadr’ın ve kız kardeşinin 1980’de Saddam tarafından idam edilmesinden sonra aynı akıbete uğrayacağından korkarak İran’a kaçar. Kısa süre sonra İran-Irak Savaşı’nın patlak vermesi, sayıları 1 milyona yaklaşan Şii bir kitlenin İran’a iltica etmesine neden olur. İran bu kitleyi silahlandırıp savaşta Irak’a karşı kullanarak avantaj elde etmeye ve Saddam’ı devirmeye karar verir. İşte Bakır el-Hakim, Saddam’a karşı savaşacak Bedir Tugayları’nı bu Iraklı Şii mültecilerden teşkil edecekti. İran’a yerleşen Bakır el-Hakim ise Sadr’ın geleneksel Şiilik anlayışına karşılık Humeyni’nin, molla sınıfının yönetimi elinde tutmasını ve Amerikan emperyalizmi ile siyonizme karşı mücadeleyi gerekli gören Velâyet-i Fakih prensibini benimseyecekti (Raşid el-Hayyun’un dönemin Davet Partisi yöneticilerinden birisi olan Şeyh Abdulhadi el-Fazlî’den naklettiklerine göre ise Sadr’ın Davet Partisi de 70’li yıllarda Humeyni Irak’a geldikten sonra Velayet-i Fakih’i benimsemişti. Ancak Raşid el-Hayyun, 80’lerde İran’daki bazı parti üyelerinin partinin Velâyet-i Fakih’i kabul etmemesi sebebiyle partiden ayrıldığını da kaydeder). Bu yüzden Lübnan Hizbullahı gibi IİDYK ve Bedir Tugayları da Ruhullah Humeyni’yi ve onun ölümünden sonra Ali Hamaney’i taklid mercii olarak kabul etti. Ancak Uluslararası Kriz Grubu’nun “Irak’ta Şiî Siyaset: Irak İslami Yüksek Konseyi’nin Rolü” adlı raporunda verilen bilgilere göre; yıllar sonra IİDYK’nin bazı yöneticileri Velayet-i Fakih’i benimseyişlerinin pragmatik olduğunu, varlıklarını o zamanlar İran’da sürdürdükleri ve İran’dan daha fazla destek alabilmek için Velayet-i Fakih’i benimsemek zorunda kaldıklarını itiraf edecekti (7).
İran-Irak Savaşı Sonrası ve 1991 İsyanı
İran-Irak Savaşı sonucu epey yorulan İran, Irak ile barış anlaşmasını imzaladıktan sonra IİDYK’ya ve Bedir Tugayları’na verdiği desteği azaltmaya başlamıştı çünkü Irak ile aralarındaki gerginliği artık azaltmak ve yaralarını sarmak istiyordu. 1988-91 yılları arasında IİDYK ve Bedir Tugayları adeta gözden düşmüş bir haldeydi, ta ki Saddam Hüseyin Kuveyt’i işgal edinceye kadar. Bu işgal IİDYK ve silahlı koluna İran’dan aldıkları desteğin yeniden artması açısından iyi bir fırsat olacaktı zira Saddam Kuveyt’ten çekildikten sonra Irak’ın Şii nüfus ağırlıklı güney bölgelerinde topyekün bir isyan patlak verdi. Bu isyanı fırsata çevirmek isteyen İran, Bedir Tugayları’nın Irak’a sızmasına izin verdi ve Bedir Tugayları isyanın sürdüğü yerlerde Baas rejimi birliklerine karşı silahlı çatışmalara girmeye başladı. Ancak Irak Ordusu birlikleri sert şekilde bu isyanları bastırdı ve Bedir Tugayları milisleri İran’a geri kaçmak zorunda kaldılar. Irak’ta kazan kaldıran Şii halkın, İran’dan gelen ve İran rejimini savunan silahlı “yabancıların”, Iraklı hemşehrilerine karşı savaşması halkta bir endişe ve tereddüd yaratmaya başladı, bu endişenin halktan bir kesimin isyana destek vermeyi bırakmasına yol açtığını ve isyanın bu sayede bastırılabildiği çıkarımında bulunabiliriz.
İsyan sonrasında ise Saddam Hüseyin’in Irak Şiası üzerindeki baskısı artarak devam etti. Buna ek olarak bu sırada İslami Davet Partisi’nin içinden yeni bir fraksiyon çıktı: İslami Davet Kadroları. Bu fraksiyon Fecru’l-İrak (Irak’ın Şafağı) adlı bir gazete yayınlamaya başladı ve amacını, demokrasiyi ve “çağrı”yı kullanarak bir “insan devleti” inşa etmek olarak açıkladı. Ayrıca 1991 yılında Kuveyt Savaşı sırasında Davet Partisi ile müttefik olarak kurulan ve İran’ın Şiraz, Kum ve İsfahan şehirlerinde bürolar açarak faaliyetler yürüten Irak Türkmenleri İslami Birliği örgütünü zikretmek de Davet Partisi’nin Iraklı Şii Türkmenlerin içinden de bir kitle edindiği sonucuna bizi götürebilir.
1991 Sonrası: Ilımlılaşma
1991-2003 arası dönem Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi için yeni ve sakin bir dönem olacaktı. Bu dönemde parti, dünyada kendisine farklı destekçiler aramaya başladı ve bu amaçla ABD dahil birçok Batı ülkesinde temsilcilikler açmaya başladı. İşin ilginç tarafı da İran, bu normalleşme hareketine karşı çıkmadı ve hiçbir şekilde bu normalleşmeyi engellemeye çalışmadı. Parti yöneticileri, asıl amaçları olan Baas rejimini yıkmanın Amerikan askerî müdahalesiyle mümkün olabileceği kanaatine varmışlardı. Bunun dışında partinin silahlı kanadı ise 90’lı yıllar boyunca yine Baas rejimine ve İranlı Halkın Mücahidleri Örgütü’ne karşı çeşitli gerilla faaliyetlerini sürdürdü (8). Bu yıllarda İslami Davet Partisi de 1985’te ABD tarafından terör örgütü olarak tanınmış olmasına rağmen ABD ile ilişkiler kurmaya başladı ve 1995’te yayınladığı bir beyanla kendisini “İslami kökleri kabul etmiş sosyal demokrat bir parti” olarak tanımladı ve 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etmesi ile Baas rejiminin yıkılmasından hemen 1 yıl sonra da dönemin parti başkanı İbrahim el-Caferî’nin Irak başbakanı olmasıyla parti ilk siyasî yönetim tecrübesini edindi (9). Günümüzde halen İslami Davet Partisi Irak siyasetinde, silahlı kanadı Şehid Sadr Kuvvetleri ise Haşdu’ş-Şabi bünyesinde etkin rol oynamakta.
2003’teki ABD işgali sonrasında Irak’a dönüp siyasete giren IİDYK, siyasi söylem bazında İran ve Velâyet-i Fakih ekseninden uzaklaşmaya başladı, İran’a olan bağlılığını azaltarak artık kendisini ABD’nin Irak’taki favori Şii partisi olarak göstermeye çalışıyordu. Aynı yılda (2003’te) partinin lideri Muhammed Bakır el-Hakim, Necef’te bir suikaste kurban gitti ve yerine kardeşi Abdulaziz el-Hakim geçti ancak kendisi abisi gibi dinî taklid mercii değildi. Daha sonrasında parti, 2007’de isminden ”İslami Devrim” ibaresini çıkartıp ismini Irak İslami Yüksek Konseyi olarak değiştirerek aşikar şekilde İran’a ve Velâyet-i Fakih düşüncesine bağlılığının azaldığını bir kez daha gösterdi. Ancak partinin silahlı kanadı Bedir Kolordusu ilginç şekilde her zaman Velâyet-i Fakih’e bağlı kaldı (10). İslami Davet Partisi ve Şehid Sadr Kuvvetleri gibi günümüzde de IİYK Irak siyasetinde, Bedir Kolordusu ise Haşdu’ş-Şabi bünyesinde etkin rol oynamaya devam etmektedir.
İslami Eylem Örgütü
Bu yıllarda faaliyet gösteren başlıca Şii hareketlerden birisi de 1967’de kurulan İslami Eylem Örgütü oldu. Raşid el-Hayyun’a göre partinin ilk ismi Irak Çağrı Hareketi’ydi ancak partinin ismi 1979’da İslami Eylem Örgütü olarak değiştirildi. Partiyi, Kerbela’da birçok taklid mercii yetiştirmiş Şirazi ailesinden 2 molla; Hasan eş-Şirazi ve kardeşi Muhammed eş-Şirazi kurdu, parti Şirazilerin merciiliğine bağlılık esaslı kurulmuştu, daha sonra Velâyet-i Fakih düşüncesini de benimsediler. Ancak 1980’de Hasan eş-Şirazi Beyrut’ta bir suikaste uğrayarak öldürüldü. Abisinin ölümünden sonra partinin liderliğini sürdüren Muhammed eş-Şirazi, müslümanların siyasi parti kurmasının ancak ve ancak mollaların kontrolünde faaliyetlerini yürütmeleri halinde caiz olabileceğini, müslümanların parti kurmasının parlamentoya girme amacıyla olması halinde de heva ve kişisel düşüncelerle hüküm verilen bu parlamentolara girmenin haram olduğunu ve bu yüzden de müslümanların hep partileşmeden uzak durduğunu düşünüyordu. Örgüt Kuveyt’te, Bahreyn’de ve Suudi Arabistan’da kendine bağlı alt örgütler kurdu. 1975’te örgüt, silahlı kanadını kurdu ve bu silahlı kanat, faaliyetlerini Baas rejimine bağlı komutan ve yöneticilere yönelik suikast eylemleri üzerinden yürüttü. Ayetullah Muhammed eş-Şirazi 2001’de öldü ve 2003’teki ABD işgalinden evvel parti derin bir fikri değişimin içine girdi -aslında bu değişim parti üyeleri içinde daha 90’ların ortalarında başlamıştı-. Bundan sonra parti, demokrasiyi ve yönetimi ele alabilmek için özgür bir ortamda gerçekleştirilen seçimlere girmeyi kabul etti, siyasette ve medyada fikir özgürlüğünün sağlanması gerektiğini benimsedi. Ancak 2003 sonrası kayda değer siyasî bir başarı elde edemedi (11).
Horosan Birlikleri
Son olarak, günümüzde de Irak’ta çok etkin olan bir örgütten bahsetmek istiyorum. Seraya el-Hurasanî yani Horasan Birlikleri 1995’te Tali’atu’l-Hurasanî Partisi’nin silahlı kolu olarak kuruldu. Örgütün kökleri 1986’da IİDYK’nın kurucusu Ayetullah Muhammed Bakır es-Sadr’ın temsilcilerinden Yasin el-Musevî tarafından kurulan küçük bir gerilla örgütü olan Seriyyetu’l-Kerrar’a (Kerrar Birliği) dayanmakta. Sonra bu örgüt 1995’te ismini Tali’atu’l-Hurasanî Partisi olarak değiştirdi ve partinin silahlı kanadı Horasan Birlikleri kuruldu, örgütün bu tarihteki kurucusu ise İran Devrim Muhafızları Ordusu’nda bir general olan Hamid Tekavî’ydi. Örgüt tamamen İran eliyle kurulmuştu ve İran’dan destek alıyordu. Doğal olarak da doğrudan doğruya Velâyet-i Fakih’i benimsiyordu (12). Örgüt günümüzde Haşdu’ş-Şabi bünyesindeki en güçlü ve en büyük örgütlerden birisi.
Sonuç
Modern Irak’taki Şii dini ve siyasi hareketler, 50’li yılların sonunda ülkede komünizmin yükselişe geçmesi ve gayrı İslamî askerî rejimlerin birçok kere ülke yönetimini ele geçirmesi sonucunda kurulmaya başlanmıştır. Irak’taki Şii dindarlar, mollalar ve dini taklid merciileri ülkeye Şia mezhebine uygun dinî bir rejim getirmeyi amaç edinmişler, insanları bu “İslami nizam” fikrine propaganda yoluyla çağırmaya çalışmışlardır. Bunu da sadece dinî bir cemaat şeklinde değil, siyasî bir parti hüviyetle yapmaya çalışmışlardır ancak özellikle Baas rejiminin baskıları sonucunda bu hareketlerin davet çalışmaları ciddi şekilde kısıtlanmış, birçok yöneticisi tutuklanmaya başlanmıştır. Bu baskılar 1979’da İran’da Şii bir devrimin gerçekleşmesiyle daha da artmıştır. Dönemin Baas rejimi, ülkelerindeki kalabalık Şii nüfusun bu devrimin rüzgârına kapılacağından ciddi şekilde korkmuş ve bu rüzgârı ülkelerinde kesmek amacıyla Irak’taki tüm Şii nüfusa ve Şii dinî hareketlere yaptığı baskıyı epey arttırmıştır. Bu artan baskıya karşı ortak bir refleks olarak bu hareketler İran’dan silahlı destek almak vesilesiyle silahlı gerilla örgütleri kurup rejime karşı silahlı direnişe geçmişlerdir. 80’ler ve 90’lar boyunca silahlı direniş konumunda olan bu örgütler, 2003’te Baas rejiminin devrilmesiyle Irak’a geri dönmüş ve Irak siyasetinde faaliyetlerini legal partiler olarak sürdürmeye başlamıştır.
Bu hareketler, Irak Şiileri arasında dini taklid merciiliğinin (merciiyyetin) ne kadar önemli olduğunu kavramışlar ve kurucuları bir taklid mercii olmaması durumunda da bir şekilde bir merciiliğe kendilerini bağlamışlardır. Bunun nedeni ise Irak Şiileri için taklid merciilerin mutlak dini bir meşruiyet kaynağı ve din otoritesi olmasıdır. Taklid merciileri müctehid addedilir ve verdikleri fetvalar kendilerine müntesib olanları mutlak şekilde bağlar. Bu tarihlerde merciiler arasında genel olarak 2 farklı siyasî yönelim görüyoruz: Geleneksel Sadrcı duruş ve 1979 İran Devrimi’nin getirdiği rüzgarla Velâyet-i Fakih’i destekleyenler. Ama bu partilerin birçoğunun (Özellikle IİDYK ve İslami Davet Partisi) siyasî görüşleri zamanla ılımlılaştı. Dini bir rejim kurma amacından vazgeçtiler, ABD’ye yakınlaştılar ve “İslami bir demokrasi”yi benimsediler. 2014’te ülkenin bir kısmını IŞİD ele geçirdiğinde de bu örgütler yine bir taklid mercii olan Ayetullah Ali Sistani’nin fetvasıyla bir araya gelip Haşdu’ş-Şabi (Halk Topluluğu) adlı bir çatı örgüt kurarak hep birlikte IŞİD’e karşı savaştılar. Hikâyelerini anlattığım bu hareketler aynı zamanda günümüzdeki Haşdu’ş-Şabi’nin tohumlarıydı.
Atakan Can
Stratejik Ortak Misafir Yazar
KAYNAK
1- https://gulf2000.columbia.edu/images/maps/Iraq_Religions_2014_lg.png
2- Bu hareketler hakkında kısa bilgi için bkz: Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 152-169
3- James N. Watts, Iranian Influence in Shi’a Groups of Iraq, 2012, Naval Postgraduate School (Monterey, California), 17-27; Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 174-175, 197-199, 201, 219, 221, 234
4- Felter, Joseph H. and Brian Fishman. “Iranian Strategy in Iraq: Politics and ‘Other Means’.” (2008), 21
5- Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 182-191
6- James N. Watts, Iranian Influence in Shi’a Groups of Iraq, 2012, Naval Postgraduate School (Monterey, California), 27-31; Anders C. Hamlin, Effective Client Management: Maximizing The Influence of External Sponsors Over Affiliated Armed Groups, 2017, Naval Postgraduate School (Monterey, California), 53
7- Felter, Joseph H. and Brian Fishman. “Iranian Strategy in Iraq: Politics and ‘Other Means’.” (2008), 19-22; Anders C. Hamlin, Effective Client Management: Maximizing The Influence of External Sponsors Over Affiliated Armed Groups, 2017, Naval Postgraduate School (Monterey, California), 62; “Shiite Politics in Iraq: The Role of the Supreme Council.” Middle East Report N°70, International Crisis Group, November 15, 2007, 16; Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 240-242
8- Anders C. Hamlin, Effective Client Management: Maximizing The Influence of External Sponsors Over Affiliated Armed Groups, 2017, Naval Postgraduate School (Monterey, California), 63-67; Felter, Joseph H. and Brian Fishman. “Iranian Strategy in Iraq: Politics and ‘Other Means’.” (2008), 7; Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 245-246, 259
9- Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 250-253
10- Anders C. Hamlin, Effective Client Management: Maximizing The Influence of External Sponsors Over Affiliated Armed Groups, 2017, Naval Postgraduate School (Monterey, California), 68-71
11- Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai, 265-286
12- Buseyne İştiyevî, ‘Alâ Ğirari İran.. el-‘İraku Yettecihu li-Tehvîli’l-Haşdi’ş-Şa’bî İlâ Kuvvâti Harasin Sevrî, Sasa Post, https://www.sasapost.com/like-iran-the-revolutionary-guards-a-new-iraqi/
KAYNAKÇA:
James N. Watts, Iranian Influence in Shi’a Groups of Iraq, 2012, Naval Postgraduate School (Monterey, California)
Felter, Joseph H. and Brian Fishman. “Iranian Strategy in Iraq: Politics and ‘Other Means’.” (2008)
Anders C. Hamlin, Effective Client Management: Maximizing The Influence of External Sponsors Over Affiliated Armed Groups, 2017, Naval Postgraduate School (Monterey, California)
Raşid el-Hayyun, Mi’etu A’min mine’l-İslâmi’s-Siyâsî bi’l-‘İrak: 1- eş-Şi’a, 2011, Merkezu’l-Misbâri li’d-Dirasâti ve’l-Buhûs, Dubai
Buseyne İştiyevî, ‘Alâ Ğirari İran.. el-‘İraku Yettecihu li-Tehvîli’l-Haşdi’ş-Şa’bî İlâ Kuvvâti Harasin Sevrî, Sasa Post, https://www.sasapost.com/like-iran-the-revolutionary-guards-a-new-iraqi/
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
İran kendi emperyalist gayesi için tüm şiileri kullanıyor.