Bir Reform Hareketinin Sonucu: Protestanlık

1671

16 yüzyılda Avrupa’da Katolik Kiliseye karşı girişilen reform hareketinin sonucunda ortaya çıkan ve de günümüzde üç büyük mezhepten biri olan Protestanlık, Martin Luther önderliğinde kilisenin ve Papa’nın dogmalarına karşı ortaya çıkan bir Hristiyanlık mezhebidir. Martin Luther, Katolik Kilisesinin dine bakış açılarını sorgulamış ve bu sorgulamalarının sonunda doksan beş maddeden oluşan manifesto niteliğindeki bir tezi kiliseye asmıştır. Bu hareketi sonucunda kilisenin ve ruhban sınıfının dinsel istismarına ve keyfi uygulamalarına karşı duran pek çok kişiyi çevresine toplamıştır. Böylece Protestanlık mezhebi, Katolik Kilisesinin karşısında duranların bir çatısı haline gelmişti. Bu durum reform hareketi süresince Katolik Kilisesinin şiddetli karşı çıkışıyla sonuçlansa da Protestanlık Avrupa’da kabul gören bir mezhep haline gelmiştir.

Protestanlık ve Reform 

Başkaldıran, itiraz eden anlamına gelen “Protestan” kelimesi, Hıristiyanlık tarihinde, reform hareketleri neticesinde oluşan bir mezheptir [1]. 16. yüzyılda Almanya’da ortaya çıkan ve Avrupa’ya yayılan Protestanlık mezhebi, öncelikle bir dini harekettir. Ama daha sonraları siyasi, sosyal, ekonomik pek çok etkisi söz konusu olmuştur. Katolik Kilisenin ve ruhban sınıfının başına buyruk kararları, dogmalarla dini istismar etmeleri ve zenginlik içerisinde yaşamaları özellikle halkı ve de alt sınıflardaki dini temsilcileri rahatsız etmiştir. Bunun sonucunda adına Reform Hareketi denilen karşı bir protesto ile bu durum kitleler halinde sorgulanmaya ve şiddetli bir tepkiyle kilisenin otoritesini sarsmaya başlamıştır. Toplumu manevi ve dini anlamda tatmin edemeyen kilise, insanların Reform Hareketi ve öncülerinin çevresinde yer almasına sebep olmuştur. Bu hareketin öncülerinden olan Martin Luther eski bir Katolik rahipti.

Katolik Kilisesinin, ruhban sınıfının ve elbette Papa’nın yarattığı toplum üzerinde egemen olma çabalarını ve bu çabalar sırasında dogmalarla dini hiçe sayan buyruklarını reddetmiştir. Bunun sonucunda giriştiği sorgulamalar sonucunda yazdığı doksan beş maddelik manifestosunu kiliseye asmıştır. Aynı zamanda bu manifesto niteliğindeki tezini dini temsilcilere göndermiştir. Başlarda kilise tarafında çok ciddiye alınmasa da halk tarafından kabul görmeye başladıkça, Luther’in yaptıkları bir kitlesel bir harekete dönüşmeye başlar. Reform’un ortaya çıkışında ekonomik faktörlerin yanında sosyal ve dini faktörler de bulunmaktadır. Sadece dogmanın bozulması ve din adamları sınıfının suiistimalleri Reformun sebebi olarak gösterilemez. Aynı zamanda ahlak bozukluğu ve sefalet de sebeplerden sayılır. Henri Hauser’ e göre Reform, her şeyden önce tarihi materyalizmin kötüye kullanılmasına karşı protestodur” [2]. Luther’in dini anlayışına göre tanrıyla insanın arasında Hz. İsa dışında dini hiçbir aracının olamayacağına, İncil’i kilise tarafından yanlış yorumlanmasına karşın halkın kendi dilinde kutsal kitabı okuması gerektiğini savunmuştur. O dönemde kilisenin günah ve yargılama üzerine dayattığı pek çok şeyin bir geçerliliği olmadığına inandığından dolayı kutsal kitabın doğru yorumlanması adına İncil’in çevrilerek halk tarafından okunması ve anlaşılması gerektiğini savunmuştur. Luther’in bu anlayışı kilisenin ve papazların yetkinliğini azaltıyor ve de halkın kiliseye ihtiyaç duymaksızın, dini aracı olmaksızın öğrenmelerini ve yaşamalarını sağlıyordu. Bu durum diğer mezheplerin aksine Protestanlık mezhebinde ruhani bir lider olmamasına sebebiyet vermişti. Protestanlığı diğer mezheplerden ayıran en büyük özelliğinin bu olduğunu söyleyebiliriz. Luther’in kazandığı ivme Katolik Kilisesinin dikkatini çeker ve bunun sonucunda 1521 yılında aforoz edilir. Aynı zamanda destekçileri de ağır cezalara çarptırılır. Ama buna rağmen Luther‘in etkisi tüm Avrupa’ya yayılmaya devam eder. Luther’in resmiyet kazandırdığı bu hareket, John Calvin, Ulrich Zwingli ve John Knox’un da katılımıyla birlikte olgunlaşmış, Fransa, İsviçre ve İskoçya gibi Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılmıştır [3]. Yayıldığı ülkelerde kiliselerin kurulmasıyla kendi öğretilerini daha da yayılmasına sebep olmalarıyla, Protestanlığın Hristiyan coğrafyasında kabul gören bir mezhep haline gelmesine dönüşmesine önemli bir etken olmuşlardır. Kuzey ve Batı Avrupa Protestanlığın yayılım gösterdiği en önemli bölgelerdi. Bu durum Protestanlığın aynı zamanda dini bir hareketin kendisi olmasına neden olmuştur. Luther, 1525’te eski bir rahibe olan Katherina von Bora ile evlenmiştir. Reform hareketi açısından özel bir anlam taşıyan bu evlilik, Luther’in Katolik evlilik yasağına karşı gösterdiği reformist bir tavır olmuştur. 1526’da I. Speyer Meclisi toplanmıştır. Bu mecliste, Worms Meclisinde alınan kararların geçici olarak uygulanmaması kararlaştırılmıştır. 1529’da II. Speyer Meclisi toplanmıştır. Katoliklerin Luther hakkındaki Worms fermanının uygulanmasını talep etmesi üzerine, Luther yanlısı temsilciler, bu talebi reddederek protesto etmiştir (Lindberg 2010: 98, 225, 226; Marshall 2009: 82, 138; Ağaoğulları- Köker 2013: 108, 109) [4]. 1532’de Nürnberg Barış Anlaşması, 1534’dekutsal kitabın tamamının Luther tarafından Almancaya çevrilmesiyle Protestanlık hem siyasi gerekçelerini hem dini öğretilerini sağlam bir zemine oturtmaya başlamıştır. Hristiyan coğrafyasında yayılımlarını da sürdürmeye devam etmişlerdir. Martin Luther 1546’da Almanya’da böbrek yetmezliği sebebi ile ölmeden önce Papa ve kiliseye karşı yazdığı eserler ile Protestanlığın daha da kabul görmesine ve kilisenin otoritesinin daha da sarsılmasına sebep olmuştur.

“Luther’in ölümünden sonra Protestanlarla imparator arasında dinsel bir anlaşma yapılması gündeme gelmiş ve 1555 yılında “Augsburg Din Barışı” adıyla imparator ve yerel prensler arasında anlaşmaya gidilmiştir. Bu anlaşmaya göre “kimin toprağı, onun dini” yani “Uyruklar prenslerin dini üzerinedir.” maddesi ile prens ve idarecilere, Augsburg İtikatnamesi ile Katolisizm arasında bir tercih yapma yetkisi tanınmıştır. Buna bağlı olarak da kendi yönetimlerindeki halkların inançlarını belirleme ve bu inançları tercih etmeyen halklara da kendi inançlarının yaygın olduğu başka bir idari bölgeye göç etme hakkı tanınmıştır [5].

Sonuç

XVI. yüzyılın başlarında eski bir Katolik rahip tarafından başlatılan Protestanlığın Hristiyan coğrafyasında kabul görme serüveni, 1555’deAugsburg Anlaşması ile Katolik Kiliseden ayrılıp ayrı bir mezhep olarak kabul görmesiyle sonuçlanmıştır. Bu süre içerisinde yaşanan gelişmeler Hristiyan coğrafyasının dini, siyasi, ekonomik, toplumsal açıdan Protestanlık mezhebi etrafında Reform hareketi ile yeniden dönüşmesine sebebiyet vermiştir. Başta Papa’nın otoritesi olmak üzere kilise ve kilisenin etki alanlarındaki otoritesine karşı girişilen bu dini hareket, Katolik inanç esaslarını reddetmiştir. Kutsal kitabın sadece kilise ve ruhban sınıfı tarafından yorumlanamayacağı, aynı zamanda halkın da kutsal kitabı okuyup yorumlama hakkına sahip olduğunu savunmuşlar ve 1534’de kutsal kitabı Almancaya çevirmişlerdir. Kutsal kitabı dini hüküm ve yorumlarda esas kaynak olarak görmüşler ve tanrı ile bağlarını iman yoluyla sağlayacaklarını belirtmişlerdir. Her ne kadar Protestanlık mezhebi kendi içinde Lütercilik, Kalvenizm ve Anglikanizm başta olmak üzere ayrılmış olsa da temel dini öğretisi bu şekildedir. Protestanlığın otoriteye karşı çıkışı aynı zamanda Avrupa’da fikir ve düşünce hürriyetinin otoritelere karşı dillendirilmesinde bir başlangıç olmuştur. Bu başlangıç Demokrasi, Laiklik gibi özgürlükler adına girişimlerinde temelini oluşturmuştur. Aynı zamanda Weber’in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” adlı kitabında, Luther’in Hristiyanlıkta Protestan reformuna girişmesinin günümüz kapitalizminin temelini oluşturduğunu belirtmesi de Protestanlığın yayılımının sebep olduğu ekonomik etkilerdendir.

Mahsun Demir

Stratejik Ortak Misafir Yazar

[irp posts=”29342″ name=”Azerbaycan – Ermenistan Çatışmaları: Karabağ İçin Çözüm Girişimleri”]

KAYNAK

1. Hüseyin Erdem, “Hristiyanlıkta Kongregasyonalist Akımın Ortaya Çıkışı ve
Görüşleri”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri
Ana Bilim Dalı, Ankara 2009, s. 6
2.Ali Erbaş, “2000. Yılında Hristiyanlık (Dünü, Bugünü, Geleceği)”, Dinler Tarihi
Derneği Yayınları, Dinler Tarihi Araştırmaları III, Ankara, 2002, s. 206
3.Murat Kaya, “Protestan Nüfusunun Almanya’da Ortaya Çıkış Süreci”,Anasay
Dergisi, Yıl 4, Sayı 11 Şubat 2020, s. 173
4.Murat Kaya, “Protestan Nüfusunun Almanya’da Ortaya Çıkış Süreci”,Anasay
Dergisi, Yıl 4, Sayı 11 Şubat 2020, s. 179
5.Hüseyin Erdem, “Hristiyanlıkta Kongregasyonalist Akımın Ortaya Çıkışı ve
Görüşleri”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri
Ana Bilim Dalı, Ankara 2009, s. 9

Febvre Lucien,Martin Luther Alın Yazısı, Ankara, Cümle Yayınları, 2016

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz