1951 Cenevre Sözleşmesi ve Mülteci Statüsü

947

Giriş

Bir nedenden dolayı başka bir ülkeye sığınma kavramının tarihçesini, insanlık tarihinin başlangıcına kadar götürebilmekteyiz. Bu durum karşımıza Antik Çağ’da, Roma’da, Ortaçağ’da ve İmparatorluk tarihi içinde zaman zaman çıkmaktadır. Sığınma ve mülteci kavramının küresel bir sorun olarak ortaya çıkması ise 20.yy başlangıcı ile olmuştur. Dünya çapında yaşanan iki büyük savaşın ardından kitlesel çapta yaşanan göçler sonucunda iltica kavramı genel bir sorun haline gelmiştir. I. Dünya Savaşı ardından kurulan Milletler Cemiyeti bu konu özelinde kurduğu Komiserlik ile Rus, Ermeni ve Alman sığınmacıları koruma altına almaya çalışmışsa da 2.Dünya Savaşı’nın patlak vermesi Komiserliğin yetersizliğini ortaya koymuştur.

2.Dünya Savaşı’nın ardından kurulan ve amacı uluslararası barışı ve güvenliği korumak olan Birleşmiş Milletler, iltica sorunun çözümünde önder olmuştur. Bu çalışmada 1951 yılında imzalanan ve tam adıyla Mültecilerin Statüsü ’ne İlişkin Sözleşme olan Cenevre Sözleşmesi ve sözleşmenin mültecilere getirdiği statü ve haklardan söz edilecektir.

Kavramsal Açıdan Mülteci

Sınırda Bekleyen İnsanlar

Mülteci kavramını tanımlamadan önce sığınmacı ve göçmen kavramlarını tanımlamak bu kavramın anlaşılmasını kolaylaştırmak açısından önem arz etmektedir. Sığınmacı, iltica prosedürü hakkında cevap bekleyen kişilere denir. Sığınmacılar, non-refoulement/geri göndermeme ilkesinden ve insanca muamele standartlarından yararlanmaktadır. Göçmen, genel olarak ekonomik nedenlerden dolayı kendi istek ve arzuları ile ülkelerini terk eden ve kendi ülkelerinin korumalarından da yararlanabilen kişilere denir.

Bu tanımlar doğrultusunda mülteci kavramını ele alırsak; 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 1. Maddesinde mülteci, “1 Ocak 1951´den önce meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen şahıs” şeklinde tanımlanmıştır. Bir başka tanıma göre mülteci; dış saldırı, işgal, yabancı egemenliği veya vatandaşı olduğu kendi ülkesinin bir bölümünde ya da bütününde kamu düzenini ciddi bir biçimde tehdit eden olaylar yüzünden, ülkesi dışında başka bir yere sığınmak için yaşadığı yerden ayrılmak zorunda kalan her insana denir.

Mültecilerin Hakları İle İlgili Belgeler

Cenevre Sözleşmesi

1. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948)
2. Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi (1951)
3. Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol (1967)
4. Uluslararası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi (1966)
5. Uluslararası Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (1966)
6. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (1950)
7. Çocuk Hakları Sözleşmesi (1989)
8. Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme (1954)
9. Vatansızlığın Azaltılmasına İlişkin Sözleşme (1961)
10. Her Tür Irk Ayrımcılığına Son Verilmesine İlişkin Sözleşme (1965)
11. Afrika Birliği Örgütü Sözleşmesi (1969)
12. Cartagena Deklarasyonu (1984)

1951 Cenevre Sözleşmesi ve Temel İlkeleri

Cenevre Sözleşmesi İlk Görüşmeleri

Küresel çapta yaşanan II.Dünya Savaşı’nın ardından ülkelerini terk ederek başka ülkelere sığınan insan sayısı artmıştır. Ortaya çıkan bu karmaşık durumu düzenlemek adına Birleşmiş Milletler 1951 yılında Cenevre Sözleşmesi’ni hazırlamıştır. Sözleşme, 22 Nisan 1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin başlıca amacı, II.Dünya savaşı sonrası uluslararası konjonktürde oluşan iki bloklu sistemin de etkisi ile Sovyetler Birliği’nden kaçan insanların korunmasıdır. Sözleşmenin iki temel dayanağı bulunmaktadır. Bunlar; Birleşmiş Milletler Anlaşması ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisidir. Tüm bunların dışında asıl ilkesi, ayrımcılık yapmama ilkesidir. Cenevre Sözleşmesi ilk yürürlük yıllarında 1951 öncesi gerçekleşen ve Avrupa’da meydana gelmiş olaylar nedeniyle ülkesini terk etmiş kişileri kapsıyordu. Bu durum diğer gelişmekte olan ülkeler tarafından sıklıkla eleştirilmiştir. Bu yüzden 4 Ekim 1967 tarihinde hazırlanan Ek Protokol ile bu sınırlama kaldırılmıştır.

Cenevre Sözleşmesi’ne Göre Mülteci Olmanın Temel İlkeleri

Mülteci tanımını esas alarak, bir kimsenin mülteci sayılabilmesi için; Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, Zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için, Vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunması, Ülkesinin korumasından yararlanamaması ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istememesi Vatansızsa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunuyorsa, oraya dönememesi veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istememesi gerekir.

Cenevre Sözleşmesi’ne Göre Mülteciliğin Kazanılmasına Engel Olan Nedenler

Başka Ülkeye Göç Eden İnsanlar

1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin 1.maddesi D/E/F fıkralarında mülteciliğin kazanılmasına engel olan durumlar sıralanmıştır. Bunlar;
Madde 1/D: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği dışında, diğer bir Birleşmiş Milletler organı veya örgütünden halen koruma veya yardım gören kimselere, Madde 1/E: İkamet ettiği ülkenin yetkili makamlarınca o ülke vatandaşlığına sahip olanların sahip bulundukları hak ve yükümlülüklere sahip sayılan kişilere,
Madde 1/F: barışa karşı suç, savaş suçu veya insanlığa karşı suç gibi suçlar için hükümler koyan uluslararası belgelerde tanımlanan bir suç işlediğine; mülteci sıfatıyla kabul edildiği ülkeye sığınmadan önce, sığındığı ülkenin dışında ağır bir siyasi olmayan suç işlediğine, Birleşmiş Milletler ’in amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden suçlu olduğuna dair hakkında ciddi kanaat mevcut olan kişiler hakkında uygulanmayacağı, şeklinde ifade edilmektedir.

Cenevre Sözleşmesi’ne Göre Mülteciliğin Kaybedilmesi Durumu

Mültecilik statüsü kişiye ömür boyunca verilmiş bir hak değildir. 1951 Sözleşmesi’nin 1.madde C fıkrasında mültecilik statüsünü sona erdiren nedenler sıralanmıştır. Bunlar; Vatandaşı olduğu ülkenin korumasından kendi isteği ile tekrar yararlanırsa, Vatandaşlığını kaybettikten sonra kendi arzusu ile tekrar kazanırsa, Yeni bir vatandaşlık kazanmışsa ve vatandaşlığını yeni kazandığı ülkenin himayesinden yararlanıyorsa, Kendi arzusu ile terk ettiği veya zulüm korkusu ile dışında bulunduğu ülkeye kendi arzusu ile tekrar yerleşmek üzere dönmüşse, Mülteci tanınmasını sağlayan koşullar ortadan kalktığı için vatandaşı olduğu ülkenin korumasından yararlanmaktan sakınmaya artık devam edemezse, Tabiiyetsiz olup da, mülteci tanınmasını yol açan koşullar ortadan kalktığı için, normal ikametgâhının bulunduğu ülkeye dönebilecek durumda ise, şeklinde ifade edilebilmektedir.

Sonuç

Cenevre Görüşmeleri Suriye Zirvesi

Tarihsel açıdan ele aldığımızda mültecilik kavramını insanlık tarihinin başlangıç noktasına kadar götürebilmekteyiz. Ancak bu durumun uluslararası bir soruna dönüşümü 20.yy başlarında patlak veren I.Dünya Savaşı ve onun hemen ardından yine 20.yy içerisinde başlamış olan II. Dünya Savaşı’nın etkisi ile olmuştur.

Başlarda devletler bu sorunu ulusal kararlar ile çözmeye çalışsa da sığınma hareketlerinin kitlesel çapta artması Birleşmiş Milletler ‘in müdahalesini zorunlu kılmıştır. Birleşmiş Milletler 1951 yılında hazırladığı Mülteciliğin Hukuki Statüsüne dair sözleşmeyi 1954 yılında yürürlüğe koymuştur. Birçok ülkenin taraf olduğu sözleşme mülteciliğin tanımını, statüsünü ve sona erdiren sebeplerini ortaya koymaktadır. İlk hazırlandığı yılda yaptığı mülteci tanımı yer ve zaman bakımından kısıtlayıcı olan sözleşme, 1967 yılında hazırlanan Ek Protokol ile tanımını genişletmiştir. Mülteciliğin statüsünü belirleyen sözleşme günümüzde ne kadar etkili bir tartışma konusudur. Özellikle Arap baharı ardından 2011 yılında patlak veren Suriye İç Savaşı’nın ardından birçok ülkede mültecilik bir soruna dönüşmüştür. Başta Türkiye olmak üzere birçok Avrupa ülkesine sığınan Suriyelilerin durumu ancak uluslararası alınacak bir karar ile mümkündür. 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin gereklilikleri yerine getirilerek Birleşmiş Milletler öncülüğünde mültecilerin ülkesindeki sorun çözülerek ülkelerine dönmeleri sağlanmalıdır.

[irp posts=”8243″ name=”Cenevre 4 Suriye Görüşmelerinin Sonuçları”]

KAYNAK

Makaleler:

Barkın, Enes. “1951 Tarihli Mülteciliğin Önlenmesi Sözleşmesi”, Ankara Barosu Dergisi, 1, 2014.

Öztürk, Neva Övünç.” 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme Çerçevesinde Mülteci Statüsünün Sona Ermesine Yönelik Ölçütlerin İncelenmesi Ve Türk Hukuku Üzerindeki Yansımalarının Değerlendirilmesi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65 (2) 2016.

İnternet Kaynakları:

https://stratejikortak.com/2019/12/turkiye-avrupa-multeciler.html(Erişim Tarihi:01.12.2020)

https://www.ihd.org.tr/mtecer-hukuk-state-k-1967-protokol/(Erişim Tarihi:01.12.2020)

https://www.unhcr.org/cy/wp-content/uploads/sites/41/2018/05/UNHCR_Brochure_TR.pdf(Erişim Tarihi:01.12.2020)

https://www.unhcr.org/5d9ed66a4(Erişim Tarihi:01.12.2020)

https://www.unhcr.org/5d9ed32b4(Erişim Tarihi:01.12.2020)

http://www.momentdergi.org/index.php/momentdergi/article/view/116/366(Erişim Tarihi:01.12.2020)

http://madde14.org/index.php?title=Afrika_Birli%C4%9Fi_%C3%96rg%C3%BCt%C3%BC_M%C3%BClteci_Sorunlar%C4%B1n%C4%B1n_%C3%96zel_Y%C3%B6nlerini_D%C3%BCzenleyen_S%C3%B6zle%C5%9Fme(Erişim Tarihi:01.12.2020)

https://multeci.net/2007/10/goc-ve-multecilik/(Erişim Tarihi:01.12.2020)

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz