Bir Güvenlik Sorunu Olarak Su ve Hidropolitik

317
Yazarlık Başvurusu

Su, dünya üzerindeki yaşamın kaynağı olarak insanlığın, doğanın ve canlıların yaşamını sürdürmesi için en temel gereksinimdir. Su aynı zamanda bütün sosyo-ekonomik gelişim ve ekosistemin devamı içinde gereklidir. Eski dönemlere bakıldığında büyük medeniyetlerin suyun etrafında oluştuğu, ticaret merkezlerinin yine buralarda yoğunlaştığı görülmektedir. İnsanoğlu için taşıdığı yaşamsal öneminin yanında su, ülkelerin varlığı, güvenlikleri, ekonomik gelişimleri açısından da büyük öneme sahip doğal bir kaynaktır. Suyun, yeryüzündeki toplam miktarının yaklaşık 1 milyar 350 milyon km3 olduğu tahmin edilmektedir. Yeryüzündeki mevcut su kaynaklarının % 97’si deniz suyu ve diğer tuzlu sulardan, geriye kalan % 3’üne yakın oranındaki tatlı suların ise % 70’ine yakını buzullardan ve % 30’u yeraltı su kaynaklarından oluşmaktadır (Şahin, 2016: 27). Belirtilen oranlara bakıldığında suyun sadece % 3 gibi az bir oranının kullanım için uygun olduğu, ülkeler ve tüm insanlar açısından bakıldığında ise su kaynaklarının dengeli dağılmadığı görülmektedir. Bu durum bazı ülkelerin suya ulaşmasının kolay olmasını ve su kaynaklarının zenginliğini ön plana çıkarırken, düğer tarafta bazı ülkeler ise su kıtlığı sorunuyla suya ulaşma konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. Su kaynakları açısından ülkeler aşağıdaki şekilde sınıflandırılmaktadır (On Birinci Kalkınma Planı):

  • Su Fakirliği: Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.000 m3 ’ten daha az.
  • Su Azlığı: Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2.000 m3 ’ten daha az.
  • Su Zenginliği: Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8.000-10.000 m3 ’ten daha fazla.
Su Fakirliği Yaşayan İnsanlar

Bu miktarlara bakıldığında su ve su kullanımının ülkelerin politikalarına olan etkisi önem taşımaktadır. Dünya nüfusunun giderek artması ile insanların suya olan ihtiyacı da artış göstermiş ve su arzı, su talebini karşılamakta yetersiz kalmaya başlamıştır. Bu durumun temel nedenleri arasında sayılacak olan iklim değişikliği sorunuyla birlikte yağışların bir önceki yıla oranla azalması söylenebilmektedir. Dünya üzerine bakıldığında yüzey ve yeraltı su miktarı en fazla Afrika ve Asya kıtalarında mevcutken, aynı zamanda su sıkıntısının yoğun olarak hissedildiği ülkeler de yine bu iki kıtada bulunmaktadır.

Su İçin Kilometrelerce Yol Yürüyen İnsanlar

Günümüzde nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme kirlilik, kıtlık, kurutulan sulak alanlar, tarımsal sulama yanlışları, küresel ısınma gibi birçok sebeple ortaya çıkan su sorunları sebebiyle su stratejik bir değer kazanmış ve güvenlik kapsamında yoğun olarak ele alınmaya başlanmıştır. Bunlardan Dünya açısından belki de en önemli sorunu iklim değişikliğinin doğurduğu etkiler oluşturmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerinin çoğu su doğal döngüsünde önemli oranda hissedilen etkilerdir. Hidrolojik döngüdeki değişimler sonucunda dünyanın birçok ülkesinde yağışların azalmasıyla birlikte su kaynakları da yok olmaya başlayacaktır. Bu nedenle suya ulaşmada birçok sorunun yaşanma ihtimali öngörülmektedir. Bu durum suya ulaşmak için insanların göç etmesiyle birlikte ülkeler arasında birçok sorunun yaşanmasına sebep olacağı öngörülmektedir.

Dünyadaki kullanılabilir su kaynaklarının çok az ve sınırlı olduğunun her gün biraz daha gündeme gelmesiyle birlikte su, son zamanlarda uluslararası kriz kaynakları içerisinde önemli sıralar da yer almıştır. Bu durum suyu uluslararası güç dengeleri üzerinde etkili bir unsur konumuna taşımıştır. Böylece suyun kıt olduğu bölgelerde sınırlı kaynaklar üzerindeki rekabet ulusların suyu bir ulusal güvenlik sorunu olarak değerlendirmelerine yol açmıştır. UNEP, FAO, WHO gibi Birleşmiş Milletler kuruluşları, Dünya Su Forumu ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar, suyla ilgilenen kişi ve kuruluşlar, suyun 21. Yüzyılın en stratejik kaynağı haline geldiğini ifade etmektedir. Bu durum önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek olan su kıtlığıyla birlikte suyun korunması gerekliliğiyle birlikte ele geçirilmesi konusunda savaşların yaşanabilme olasılığını arttırmıştır. Suyun kıt kaynak niteliği kazanmasıyla birlikte devletlerarasında ya da devletin kendi sınırları içerisinde bir güvenlik sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Su kaynakları ile ilgili olarak ortaya çıkan olumsuz gelişmeler ve suyun dengesiz dağılımı sonucunda 1993 yılında BM Genel Kurulu her yılın 22 Mart gününü“Dünya Su Günü” olarak kabul etmiştir (Parlar, Aslantürk, 2013;75).

Dünya Su Günü

Suya ilişkin uyuşmazlıklara bakıldığında ise çoğu sınır aşan su kaynaklarından kaynaklanmaktadır. Tarih boyunca su kaynaklı çatışmalar özellikle su kaynaklarının paylaşıldığı bölgelerde yaşanmıştır. Dünya nüfusunun yaklaşık %40’ı birden çok ülkenin paylaştığı ve söz konusu suların üçte ikisinde ortak su yönetimine ilişkin bir anlaşmanın bulunmadığı 263 nehir havzasında yaşamaktadır. Afrika’da, Ortadoğu’da Nil, Ürdün ve Fırat Nehirleri; Güney Asya’da İndus, Ganj ve Brahmaputra ve Amerika’da Colorado, Rio Grande ve Panama örneklerinde olduğu gibi coğrafi gerçekler, sular üzerindeki uyuşmazlıkların jeopolitik gerçeğini ortaya koymaktadır (Parlar, Aslantürk, 2013;76). Diğer yandan su, ulusların kalkınmasının temelini oluşturmaktadır. Gıda, enerji, endüstri ve diğer pek çok sektörde su temel girdi durumundadır. Düşük gelir seviyesindeki ülkelerin suya erişimleri ve kişi başına düşen su miktarı düşük olduğu gibi yüksek gelir seviyesindeki ülkelerin ise hem suya erişim oranı hem de kişi başına düşen yıllık su miktarının fazla olduğu görülmektedir.

Sonuç

Su, ulusların kendi içerisinde bir güvenlik unsuru özelliği kazanırken uluslararası platformda da stratejik bir paylaşım unsuru durumundadır. Sınır aşan sularda devletlerin kendi egemenlik alanlarında kalan kısımlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanma istekleri, aynı su kaynağını kullanan devlet veya devletleri olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Doğal olarak bu durum uluslararasında uyuşmazlıklara sebep olmaktadır. Bu uyuşmazlıklar iş birliği ile çözümlenebildiği gibi, silahlı çatışmalara da neden olabilmektedir (Körbalta, 2019,60).

“Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil.”

Mahatma Gandhi

[irp posts=”30479″ name=”Küresel İklim ve Küresel Göç”]

KAYNAK

Körbalta, Hasibe (2019), Türkiye’de Yerel Su Güvenliği, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Cilt:8, S. 1, ss. 55-84.
Parlar, Derya, Aslantürk, Oğuzhan (2013), Çevresel Güvenlik Kapsamında Su, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi.
Şahin, Betül (2016), Küresel Bir Sorun: Su Kıtlığı ve Sanal Su Ticareti, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi.
T.C. Kalkınma Bakanlığı , On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023)
Erişim; https://sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/04/SuKaynaklariYonetimi_ve_GuvenligiOzelIhtisasKomisyonuRaporu.pdf

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz