Soğuk Savaş’ın ardından Amerika’nın tek başına hegemon güç olma durumunun günümüzde artık geçerliliğini yitirmeye başladığı, çok kutuplu bir uluslararası sisteme doğru gittiğimizi ifade eden çok sayıda yayın ve görüş dile getirilmiştir. Bu kapsamda bölgesel olarak yükselen ve revizyonist güçler olarak nitelenen ülkeler bulunmasının yanı sıra, küresel anlamda etkinlik kazanma uğraşı içinde olan Rusya, Çin ve AB gibi ülke ve örgütler bu doğrultuda dile getirilen başlıca öznelerdir. Rusya’nın eski Sovyet Rusya’yı canlandırma ve hatta ondan daha ötesine ulaşma hevesi, Çin’in ABD’ye rakip bir ekonomik güce dayalı gelişimi ve AB’nin sayece ekonomik değil siyasi ve askeri bir aktör olma isteği günümüzde uluslararası sistemi işgal eden ana konular haline geldi. Bu noktada, Avrupa coğrafyası bahsi geçen üç büyük gücün ve ABD’nin rekabet ettiği ve jeopolitik çıkarlarının örtüştüğü yer olmuştur. Ekonomik ilişkiler, enerji ticareti, altyapı yatırımları ve güvenlik unsurlarında meydana gelen rekabette, 2015 yılından itibaren resmiyet kazanan Üç Deniz Girişimi ise kilit rol oynama potansiyeline sahiptir.
Üç Deniz Girişimi
Aslında fikirsel olarak kökleri iki savaş arası döneme kadar gitse de 2015 yılında hayata geçirilen Üç Deniz Girişimi (ÜDG), kuzeyde Baltık Denizi, güneyde Adriyatik ve güneydoğuda Karadeniz’in yer aldığı sınırlar içerisinde yer alan devletler arasında iş birliği mekanizmasını ifade eder. 2015 yılında Polonya ve Hırvatistan tarafından başlatılan girişim, ilerleyen yıllarda üye sayısını 12’ye yükseltmiştir. Diğer üye ülkeler, Çekya, Estonya, Bulgaristan, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovenya, Slovakya, Avusturya, Macaristan’dır.
Girişime dahil olan üye ülkeler arasında enerji taşımacılığını ve çeşitliliğini artırmak, siyasi ve ekonomik iş birliğini yükseltmek, merkezde ve Doğu Avrupa bölgesinde bulunan ülkelerin kalkınmasını ve gelişmesini sağlamak ve Avrupa değerlerini ve ortaklığını derinleştirmek esas amaçlardır. Gelişmiş Batı Avrupa bölgesine nazaran, doğu Avrupa ülkelerinin henüz yeterli bir ekonomik ve siyasi güce erişememiş olması bu girişimin oluşturulmasının itici unsurlarından biridir. Soğuk Savaş dönemi boyunca Sovyet Rusya hakimiyeti ve etkisinde kalan bölge, Soğuk Savaş’ın ardından gerek NATO gerekse AB tarafından hızla Avrupalılaşma sürecine girmiştir. Böylesi bir girişimin AB’ye rakip olarak değil, onun tamamlayıcısı ve aslında bir alt örgütü olarak adlandırılabileceğini dile getirmeliyiz. Çünkü bu girişimdeki tüm ülkeler AB üyesi ve Avusturya dışında yine hepsi NATO örgütü içerisindedir. Nitekim, girişim de ayrı bir örgüt olma iddiasını taşımamış, ülkeler enerji, altyapı ve ticaret alanlarında daha fazla yakınlaşmayı amaçlayan bir mekanizma olduğunu ifade etmiştir.
Girişimin Rusya ile Avrupa arasında çok kritik bir coğrafi konumda meydana gelmesi, girişimin jeopolitik özelliğinin ne derece önemli olduğunu gösterir. Özellikle Avrupa ile Rusya arasındaki doğalgaz ve petrol ticareti dikkate alındığında, bölge geçiş noktası olma özelliği taşımaktadır. Rusya’nın enerji ihracatının %75’e yakın kısmını Avrupa ülkelerine yapması bu bölgenin Rusya açısından önemini gözler önüne serer. Ayrıca merkezi ve doğu Avrupa ülkelerinin de enerji ithali kapsamında tek sağlayıcısının Rusya olması, bu girişimin enerji çeşitliliğini artırma fonksiyonunu oluşturur. Bu kapsamda, ÜDG, kuzeyde Norveç, güneyde ise Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerinden enerji teminini amaçlayan bir proje olmuştur. Ayrıca ABD ile girilen iş birliği sonucunda Amerika’dan LNG alımı artmış, bölge sadece Rusya’nın enerji tekeli konumunda bulunma özelliğinden yavaş yavaş ayrılmaktadır.
(Sıvılaştırılmış doğalgaz taşımacılığı)
Girişim, her yıl devlet temsilcilerinin üye ülkelerde zirveler düzenlemesi ile ilerlemektedir. İlk olarak 2016 Dubrovnik Zirvesi düzenlenmiş, daha sonra sırasıyla Varşova, Budapeşte ve Ljubljana zirveleriyle iş birliği alanları ve projeler geliştirilmiştir. Temel olarak ulaşım, altyapı ve enerji arzı konuları işlenmişse de güvenlik alanı ve siyasi ilişkiler de ele alınan diğer unsurlardır. Bölgenin Rusya’ya konuşu olması güvenlik faktörünün asıl sebebini oluşturmaktadır. Bölgenin Rusya’ya olan enerji bağımlılığı ve Rusya’nın girişimin başlatılmasından kısa süre önce Kırım’ı ilhak edip Ukrayna’da çatışmaları körüklemesi, bölge ülkelerinin Rusya etkisinin yayılması riskine karşı tetikte olmasına neden olmuştur. Günümüzde ise Rusya’yı kendisine rakip gören ABD’nin bölgede bulunma isteği bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Nitekim, girişimin 2017 Zirvesi’ne Donald Trump da katılmış, sonraki tarihlerde bölge ülkeleri ile enerji, ulaşım ve altyapı alanlarında çeşitli ilişkiler ve anlaşmalar oluşturulmuştur. Bu nedenle ÜDG’nin, Rusya’yı sınırlandırmak için ABD’nin yeni bir aracı olduğu şeklinde yorumlar yapılmıştır. Haklılık payı olmasına karşın bu girişime sadece ABD projesi demek yeterli değildir. Çünkü, girişimin başlatılmasının asıl itici gücü enerji noktasıdır. Rusya’ya olan bağımlılık ve Rusya’nın enerji kartını ülkeler üzerinde baskı unsuru olarak kullanması, daha önce Ukrayna ve Belarus’ta yaptığı gibi, bölge ülkelerini yeni arayışlara itmiştir.
Girişime karşı AB’nin tepkisi ise olumlu olmuştur. AB uyumu ve derinleşmesinin bir unsuru olarak görülen girişime, altyapı ve ulaşım kapsamında maddi destekler de sağlanmıştır. Bölge ülkelerinin daha çok iş birliğine gitmesi ve gelişmesi, Batı Avrupa kalkınmışlık seviyesine ulaşması AB’nin de yararına olan unsurlardır. Ayrıca gelişen ve büyüyen bir Rusya yayılmacılığı etkisine karşı böylesi bir oluşumun da dikkate değer olduğu açıktır. Ancak ifade etmek gerekir ki hem AB içinde hem girişim içinde tam anlamıyla bir uyum sağlanabilmiş değildir. Almanya’nın Rusya ile Kuzey Akım-2 enerji hattını ABD’nin ve bazı bölge ülkelerinin itirazlarına rağmen ilerletmeye devam etmesi, ayrıca Bulgaristan ve Macaristan’ın Rusya ile yakınlaşma eğiliminde olması, girişimin sağlıklı bir şekilde ilerlemesinin önünde engel oluşturmaktadır.
Son olarak Çin’in de bölgeye ilgisinin son yıllarda artması dikkat çekici bir olgudur. Özellikle Macaristan, Yunanistan ve Sırbistan gibi doğu Avrupa ülkelerine yatırımlarını arttıran Çin, girişim kapsamında önem verilmesi gereken bir özne olduğunu hatırlatmakta. Özellikle ulaşım ve altyapı yatırımları ile bölgede varlığını artıran Çin, olası jeopolitik ittifaklarda denkleme dahil edilmesi gereken unsurlardan biridir. Özellikle Bir Kuşak Bir Yol Projesi ile bölgede ekonomik olarak ağırlığını oldukça hissettirmiştir.
Sonuç Yerine
2016 yılında oluşturulan Üç Deniz Girişimi ile merkezi ve doğu Avrupa ülkeleri, enerji çeşitliliğini artırma, ulaşım ve güvenlik konularında faaliyetlerde bulunmaktadır. İlk bakışta, oluşturulan girişim Rusya karşıtı bir ittifak olarak okunabileceği gibi, aynı zamanda yükselen jeopolitik uluslararası sistemde olması beklenen bir olgudur. ABD’nin, AB’nin, Rusya’nın ve Çin’in küresel aktörler olarak giriştikleri rekabet, aynı zamanda bölgesel aktörlerin de çeşitli ittifaklar ve girişimler başlatmasına sebep olabilmektedir. Bu noktada ifade etmek gerekir ki, girişimin Türkiye’yi de kapsayacak bir şekilde genişlemesi ve derinleşmesi son derece kritiktir. Türkiye’nin hem Akdeniz hem Karadeniz’e kıyısı bulunması ve girişime güvenlik ve ekonomik ilişkiler noktasında çok önemli katkılarda bulunma potansiyeli, girişimin yükselen jeopolitik alanda güç kazanmasına yardımcı olacaktır. Bu ittifak, aynı zamanda Türkiye’nin Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını da azaltabilme potansiyeline sahiptir. Girişilen iş birlikleri aracılığıyla başka kaynaklardan daha az maliyetle enerji tedariki sağlanabilir.
Muharrem Filiz
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
KAYNAK
TESAM, “Üç Deniz İnisiyatifi” https://www.tesadernegi.org/uc-deniz-inisiyatifi-three-seas-initiative-tsi-projesinin-stratejik-ve-bolgesel-baglamda-degerlendirilmesi.html?b9feb2&b9feb2 (Erişim Tarihi:19.02.2021)
Abay, Emre Gürkan. “ Kuzey Akım2 Projesinde İnşaat Tekrar Başladı”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kuzey-akim-2-projesinde-insaat-tekrar-basladi/2121498 (Erişim Tarihi:19.02.2021)
Kakışım, Cemal. “ Enerji Perspektifiyle Üç Deniz Girişimi”. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:19 No:1 s. 121-151.
Yaşın, Gözde Kılıç. “Balkanlarda AB-D İle Bilek Güreşi”, 21.yy Türkiye Enstitüsü, https://www.21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/balkanlarda-ab-d-ile-bilek-guresi (Erişim Tarihi:19.02.2021)
Gürsoy, Sezin İba ve Adnan Seyaz. “ Rusya’nın Enerji Politikaları: Dar Etkiden Geniş Etkiye Geçiş”, (içinde) Enerji Diplomasisi, ed. Hasret Çomak, Caner Sancaktar, Zafer Yıldırım. Beta Basım(2015), s. 193-215.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
[…] Üç Deniz Girişimi ve Yükselen Jeopolitik […]