Küresel Güç Mücadelesinde ABD’nin Dış Uzay Sahası Faaliyetleri

356
Yazarlık Başvurusu

İkinci Dünya Savaşı, başlangıç aşaması ve savaşın yaşandığı dönemde çeşitli uluslararası paradigmalara sebep olsa da savaş sonrası dönemin başlangıcından itibaren alışılmışın dışında, çok boyutlu olarak küresel bir denge kurma mücadelesini beraberinde getirmiştir. Bu mücadele safhası siyasi, ekonomik, askeri vb. birçok alanda rekabet doğurmuştur. Gerek uluslararası itibar için gerekse askeri kabiliyetleri artırmak ve bu yolla çift kutuplu dünya düzeninde egemen olma amacı için dış uzay alanında Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri yoğun çaba harcamıştır.

Uzaya fırlatılan ilk uydu olan Sputnik 1

Savaşın bitiminden itibaren nükleer savaş tehdidi tüm ürkütücülüğüyle beraber gündemde yerini korurken, Sovyetlerin 4 Ekim 1957 yılında “Sputnik 1” isimli ilk beşeri uyduyu uzaya fırlatması ve bu sayede dünyanın her yerine nükleer savaş başlığı gönderebilme yetisine ulaşması, ABD açısından kaygı ile karşılanmış ve ABD’nin savunma alanındaki yetersizliğini gözler önüne sermiştir.

Dolayısıyla ABD’yi özellikle dış uzay sahasında faaliyetlerini geliştirmeye zorunlu bırakan bu durum, ABD için bir itici güç olmuştur. Sovyetler, uydunun ardından ilk dünya yörüngesi dışına çıkan canlı olma unvanını taşıyan “Laika” isimli bir köpeği de uzaya gönderebilmiştir.

Laika

Sovyetlerin bu faaliyetleri sonrası ABD, Başkan D. Eisenhower’ın yasayı onaylamasıyla 29 Temmuz 1958’de NASA’yı kurmuştur. NASA, askeri amaçlar dışında daha çok barışçıl amaçlarla dış uzay faaliyetlerinde bulunacaktır. Askeri amaçları içeren dış uzay faaliyetleri için de bütçe artırılmıştır. Kısa bir süre sonra 31 Aralık 1958’de ilk ABD uydusu “Explorer 1” uzaya fırlatılmıştır. Fakat Sovyetler 1961 yılında Yuri Gagarin’in dünya yörüngesine çıkmasıyla bir ilki daha başarmıştır.

Ardından 1962 yılında ABD’de John Glenn’i uzay yörüngesine gönderdi fakat ilkleri gerçekleştiren Sovyetlerin gölgesinde kalan bu girişimler, ABD’nin teknolojik üstünlüğe sahip olduğu hakkındaki yaygın görüşün değişmesine ve ABD’nin imajının zedelenmesine yol açmıştır.  Bu süreçte yeryüzünde ise soğuk savaşın en gergin anı, tarafları karşı karşıya getiren “Küba ve Jüpiter Füzeleri Krizi” yaşanmaktaydı. ABD topraklarının ilk kez tehdidi bu kadar yakından hissettiği bu kriz aşılarak yerini “kırmızı telefon” diplomasisine bırakmış, sonrasında soğuk savaş görece yumuşama sürecine girmiştir.

Yuri Gagarin

Bu durumun yansıması dış uzay sahasında da hissedilmiştir. ABD uzay alanı çalışmalarına hız vermiş ve kaybettiği imajı tekrar kazandıracak bir projeye yönelmiştir. Bu proje “Apollo” isimli olup Ay’a insanlı iniş gerçekleştirme hedefi taşımaktadır. Sovyetlerin, Yuri Gagarin’i uzaya gönderirken kullandığı Vostok programı füzeleriyle kıyaslandığında, NASA’nın Apollo projesi amacıyla geliştirdiği Saturn roketleri daha moderndir. ABD 1967 yılında astronotlarının ölümüyle sonuçlanan fırlatma kazası yaşasa da bu projeden vazgeçmemiştir. 1969 yılında Ay’a ilk ayak basan insan Neil Armstrong ile bu alanda bir ilke imza atmıştır. Bir anlamda uzay yarışının başlangıcının 11. yılında Sovyet üstünlüğüne son vermiştir. Sonraki süreçte fırlatma veya iniş sırasında yaşanan kazalar sonucu hayatını kaybeden Rus astronotlarla birlikte Sovyetler insanlı uzay faaliyetlerine son vermiştir.

Neil Armstrong

Uzayın askeri amaçlarla kullanılması, ABD Başkanı Reagan tarafından 1982 yılında, “Ulusal Uzay Programı” ve 1993 yılında “Stratejik Savunma Girişimi” yani Yıldız Savaşları Projesiyle başladı (Grosmann, 2003). Sovyetlerin kıtalar arası balistik füzelerini uzay yoluyla kontrol edebilme ve engellemeye yönelik geliştirilmişti. Bununla birlikte, siyasi sıkıntılar da yaşamaya başlayan ve giderek zayıflayan Sovyetler Birliği, dış uzay alanında ABD ile artık rekabet edemeyecek duruma gelmiş ve inisiyatifi tamamen ABD’ye kaptırmıştır.

XXI. yüzyıl başlarına kadar dış uzay faaliyetlerinin barışçıl amaçlar dışında kullanımı azalmıştır. Bu süreç Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu oluşan küresel konjonktürde, harcamaların daha çok yeryüzü odaklı olduğu zaten ABD açısından da bir tehdit algılamasının oluşmadığı bir dönemi oluşturmuştur. Bununla beraber NASA odaklı faaliyetler artmış Uluslararası Uzay İstasyonu (IIS) 1998’de yörüngeye yerleştirilmiştir. O tarihten bu yana 15 ayrı ulustan kozmonot bu istasyonda çalışma fırsatı bulmuştur.

Uluslararası Uzay İstasyonu

Fakat 2000’li yıllara gelindiğinde Doğu’nun en potansiyelli devletlerinden biri olan ve uzun bir süredir uyuyan ejderha uyanmış ve küresel düzeni etkileyen birçok alanda atılım sağlamıştır. Dış uzay alanında ise uzaya insan gönderebilen 3 ülkeden biri haline gelen Çin Halk Cumhuriyeti, ABD tarafından tehdit olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu durum ABD için uzaya geri dönüş anlamı taşımıştır. 80’li yıllarda R. Reagan tarafından gündeme alınan Stratejik Savunma Girişimi projesi, 2000’li yılların başında George W. Bush ile bu kez Ulusal Füze Savunma Sistemi adıyla tekrar gündemin önemli maddelerinden biri haline gelmiştir. ABD, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda Rusya ile ortak programlar üretirken Çin Halk Cumhuriyeti ile mücadeleye hız vermiştir. Bu ortak programlar kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonu’nun kontrol edildiği üç merkezden ikisi ABD’de bulunan bir diğeri ise Rus topraklarında yer alan Korolev’den yararlanmakta ve Atlas roketlerinde Rus üretimi motorları kullanmaktadır.

Fakat hem Rusya ile ABD arasında yaşanan gerilimler hem de Rusya kontrolündeki üsten uzaya fırlatma yapılmasının ABD için oluşturduğu maliyet gibi sebepler bu süreci olumsuz etkilemektedir. Sadece, Rusya’ya ait olan Soyuz uzay aracının kullanımı için NASA’nın 4,5 milyar doları bulan bir maliyeti olduğu tahmin edilmektedir. Bu durum da ABD’yi alternatifler geliştirmeye yöneltmektedir. 1981 yılından itibaren alçak yörüngedeki uzay görevlerinde “uzay mekiği” kullanan ABD, iki ölümcül kazanın ardından 2011 yılında güvenlik endişeleri sebebiyle bu araçlar kullanımdan kaldırılmıştı (Dutoğlu [web] 2020). Bu sebeple, ABD bu mücadeleyi NASA eliyle yapmanın yanı sıra birçok özel teşebbüsü “Ticari Mürettebat Programı” başlatarak sübvanse etmiştir. Yani dış uzay sahasını uluslararası şirketlerin kullanılabilirliğine açmıştır. 2015 yılında çıkarılan bir yasa ile birlikte uzayda ticari faaliyette bulunabilme ve uzay madenciliği yapabilme yolu açılmıştır. 2020 yılı itibariyle ise Donald Trump tarafından imzalanan kararname ile Ay madenciliğinin önü özel şirketlere açılmıştır. Bu noktada, Amazon’un sahibi Jeff Bezos tarafından kurulan Blue Origin ve Tesla Motors sahibi Elon Musk’ın kurmuş olduğu Space X şirketlerinin ürettiği projeler öne çıkan gelişmeler olmuştur.

Space X

30 Mayıs 2020 itibariyle NASA ve Space X tarafından ortak gerçekleştirilen fırlatma ile IIS’ye yeniden insan gönderilmiş ve bunun yanında bu fırlatma, Rus roketine olan bağlılığın sona ermesi açısından çok önemli bir gelişme olmuştur. Özel şirketlerin yanında, ABD direkt askeri amaçlar taşıyan ve “Güç yoluyla barışı sağlama” perspektifi ışığında, 20 Aralık 2019 tarihinde, dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından Uzay Kuvvetleri Komutanlığı kurulduğu “ABD’nin uzaydaki rakipleri tarafından gelen saldırıları cesurca caydıracak” ifadesiyle açıklanmıştır. Önümüzdeki beş yıllık dönemde; 800 milyon dolarlık bütçe aktarılması hedeflenen Amerikan Uzay Kuvvet Komutanlığının ilk etapta uzay teknolojileri konusunda uzmanlaşmış 600 asker istihdam edeceği, önümüzdeki yıllarda ise en az 1.000 askeri personelin yetiştirileceği ifade edilmektedir.* Bu komutanlığın kapsamı henüz netleşmemiş olmakla beraber, uydu uzmanları ve hackerlardan oluşan bir birime sahip olacağı düşünülmektedir. Bu ihtimalin yanında askeri personelin üs olarak kullanabileceği bir uzay istasyonu veya Ay üzerine kurulabilecek bir askeri üs planlamasına sahip olabileceği iddia edilmektedir. Bu durumda, 1967 yılında imzalanan, IV. maddesiyle dış uzayda askeri üs kurulmasına ve silahlandırılmasına engel teşkil eden Dış Uzay Antlaşması’na taraf devlet olan ABD’nin, antlaşmadan çekilip çekilmeyeceği merak konusu olmaktadır.

ABD Uzay Kuvvetleri Komutanlığı Logosu

ABD “Artemis” projesiyle 2024‘te Ay’a insanlı uçuşlar gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu alanda çalışmalara başlayarak 9’u kadınlardan oluşan 18 kişilik bir ekip kurmuş durumda bulunmaktadır. 2021 yılına kadar Ay üzerine insansız uçuşları da içeren bu projede kullanılacak uzay aracının üretilmesi konusunda Space X, Blue Origin ve Dynetics şirketleriyle çalışacak olan NASA, bu proje için yaklaşık 1 milyar dolarlık bir bütçe ayırmıştır. Bunun yanında geleceğin gezegeni olacağı umulan Mars için de bazı projeler ve fikirler söz konusu olmaktadır. NASA tarafından Mars’a gönderilen “Perseverance” uzay aracı, Mars yüzeyinde bulunan Jezero kraterine başarılı bir iniş gerçekleştirmiştir.

Bu sayede Mars’ı insanlığın daha yakından inceleme olanağı bulmasını sağlamıştır. Bunun yanında Elon Musk’a ait bir proje olarak, uzaydan İnternet ağı servis edilmesi tasarlanmaktadır. Starlink ismi taşıyan proje için halihazırda binden fazla uydu uzayda bulunmaktadır. 2027’de tamamlanması planlanan proje sonucunda 12 bin uydunun faaliyet göstermesi beklenmektedir.

Starlink projesini temsilen

Kısmi olarak test edilmiş ve ABD’de bir orman yangını sırasında birimler uzaydan sağlanan İnternet ile haberleşebilmişlerdir. ABD ve Kanada’nın bazı bölgelerinde uzaydan sağlanan İnternet’in satışa çıkması beklenmektedir. ABD dış uzay sahası faaliyetlerine, uluslararası prestij kazanmayı sürdürme ve SSCB tarafından algıladığı tehdidi bertaraf etme gayesiyle başlamıştır.

Bu uzun süren mücadeleler silsilesinde gelinen noktada ABD, uzun yıllar boyunca dış uzayda egemen güç olmayı ve bu statükolaşmış durumu sürdürebilmeyi başarmış, bunu sağlayabilmek adına dış uzayın özel teşebbüse açılması gibi revizyonist refleksleri de gerçekleştirebilmiş bir devlet konumundadır.

Yusuf Can Sünlü 

Stratejik Ortak Misafir Yazarı 

[irp posts=”31590″ name=”Küresel Liderlik Yolundaki Çin Halk Cumhuriyeti’nin Dış Uzay Sahası Faaliyetleri”]

KAYNAK

Alıntılar

Kitaplar

  • Sökmen A. İ. (2016). Uzay Jeopolitiği: Güç Dengesinde Önemli Avantaj Alanı. Beta Yayınları, 81-93.
  • Sökmen A. İ. (2019). Yeni Savaş Alan: Uzay. Geleceği. YILDIZ A. Geleceğin Güvenliği, İstanbul, TASAM Yayınları, 87-117.
  • Grosmann, K. Yıldız Savaşları Uzaya Yerleştirilen Silahlara Karşı Barış İçin, (çev.) Deniz Aytaş, İstanbul: Metis Yay, 2003.
  • C. Resmi Gazete. Kararnameler. 23.11.1967. Sayı : 12732, Başbakanlık Basımevi, Ankara.

Web Adresleri veya URL

  • Dutoğlu M. “ Space X, ABD ve Küresel Dengeler”, Daktilo 1984, 01.05.2020, https://daktilo1984.com/forum/space-x-abd-ve-kuresel-dengeler/ (Erişim 02.04.2021).
  • Amerikanın Sesi, “2020’de Uzay Çalışmaları Umut Verdi”, 30.12.2020, https://www.amerikaninsesi.com/a/uzay-calismalari-2020de-umut-verdi/5718999.html (Erişim: 02.04.2021).
  • Sputnik Türkiye, “NASA, Ay’a gidecek 18 kişilik ekibi açıkladı”, 10.12.2020, https://tr.sputniknews.com/abd/202012101043373304-nasa-aya-gidecek-18-kisilik-ekibi-acikladi/ (Erişim: 02.04.2021).

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

E-BÜLTENE ABONE OLUN

Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.

Abone oldunuz, teşekkürler.

Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Yazarlık Başvurusu

Yorum Yaz

Lütffen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz