Suriye’deki petrol kaynaklarının yüzde 70’i YPG’nin kontrolünde bulunuyor ve yıllık 11 milyon varil civarında üretim yapıyor.
Savaştan önce günlük 165 bin varil benzinin çıkarıldığı Suriye’de, 2018’e kadar günlük 100 bin varil petrol çıkarıldığı biliniyordu. ABD’nin araya girmesiyle YPG ve Amerikan Delta Cresent Energy şirketi arasında anlaşma yapılmış ve günlük varil kapasitesi 140 binlere çıkarıldı. Güncel veri açıklanmasa da muhtemelen şu an savaştan önceki günlük üretim seviyeleri çoktan aşıldı.
PKK’lı medya kaynaklarına göre üretilen petrolün yüzde 40’ı YPG bölgelerinde kullanılıyor. Yüzde 30’u Esad yönetimine, kalan yüzde 30 da başka ülke veya bölgelere satılıyor.
YPG, her yıl petrolden yaklaşık 2 milyar dolar kazanıyor. ABD’nin Türkiye’nin gasp ettiği F-35 parasının yaklaşık 2 katı olan bu para, neredeyse Mayıs ayında açıklanan Merkez Bankası net döviz rezervi (2,3 milyar dolar) kadar. Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı sonrası Suriye’den çekilen Amerikan askerleri, petrol sahalarını terk etmeyerek muhafız gibi rafinerileri korudu ve sahaların YPG’ye peşkeş çekilmesinin önünü açtı. Normalde Amerikan yasalarına göre Suriye’de faaliyet göstermesi yasak olan Amerikan şirketlerine YPG için muafiyet getirdi. Bu şirket de Amerikan şirketi Delta Cresent Energy. YPG ile şirket arasında yapılan anlaşma ile petrol kazançlarına odaklanıldı ve petrol sahaları Esad’ın eline geçmesin diye gasp edildi. Esad ve muhalif bölgelerde petrol sorunu devam ederken YPG bolluk içerisinde varlık gösteriyor, büyüyor ve gelişiyor. Bana göre petrol olayı ile ABD, bölgeye aktardığı masraflarını azaltmak istiyor ve Esad’ın dar boğazdan çıkmasını engelleme amacı güdüyor.
Ama sayısız kez söylediğim gibi, Ortadoğu gibi her daim fokur fokur kaynayan bir coğrafyada, çoğunluğu oluşturan Araplara karşı etnik bir kimlik ile terör estirmenin bedeli elbet olacaktır. Amerikan askerlerinin bölgeyi terk etmesi ile karşılarında kendilerine nefret besleyen farklı halklar ile yüzleşecek olan YPG, kazanımlarını kaybetmekle kalmayacak, coğrafyadan silinecek. Bu nedenle Irak’ın kuzeyindeki Türk askeri varlığı devam etmeli.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.