Kafkasya üzerinden güneye inmek isteyen Rusya’nın, bölgedeki Kürt Politikasına ve ayrılıkçı Kürtlerle olan ilişkilerine kısaca değinmek istiyorum.
Katerina ile 1. Petro’nun çizmiş olduğu Rusya’nın yayılma stratejisi sistematikleşmiştir. Katerina zamanında açılmış dünya üzerinde devlet ve etnik kimlikleri araştırma enstitüsünün çalışmaları bunu doğrulamaktadır. Enstitünün çalışmalarından biri de “bütün dillerin karşılaştırmalı sözlükte geçen Kürtçe kelimeler” olduğu Kürdoloji alanında yapılan ilk çalışmadır. Sistematik hal alan ve akademik anlamda başlayan bu enstitü çalışmaları, 1801 yılında Gürcistan’ın Rusya’ya gönüllü ilhakıyla birlikte Kürtlerle fiziki temas ve 1804-1805 yılları İran savaşıyla küçük birliktelikleri oluşturmuştur.
19. Yüzyılda Ruslar, bir Kürt Raporu hazırlamış ve bu iş için görevlendirdikleri komutan Averyanov’un raporlarında da Ruslar ile beraber hareket eden ayrılıkçı Kürtler hakkında bilgi verilmiştir. Erivan Hanlığının Rus hâkimiyetine girmesiyle beraber ayrılıkçı Kürtlerle ilişkilerin geliştirilmesi için General Paskeviç yetkilendirilmiştir. Paskeviç, 19. Yüzyılın ortalarına kadar Rus-Kürt ilişkilerini resmi olarak sürdürmüştür.
Kırım Savaşı’nda ise Rusların Kürtlerle teması ciddi oranda artış göstermiştir. Rus ordusunda görev almış hiç de azımsanmayacak sayıda Kürtler bulunmaktadır. Buna Osmanlı’nın savaşı kaybedeceğini düşünüp Rus tarafına geçen Kürt aşiretlerini de eklemek gerekmektedir.
1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Kürt aşiretleri, Kırım Savaşı’nda takındıkları tavrı sürdürmüşlerdir. Hatta Şeyh Ubeydullah İsyanında Rus yanlısı tavır çok açıktır. Ubeydullah’ın Rus Konsolosuna yazdığı mektuplarda; Rusların, Kürtlerin taleplerini karşılayacağı yönünde ifadeler vardır.
Dönemin Türk ve İngiliz gazeteleri incelendiğinde de Rusların Kürtleri desteklediği ve silah yardımı yaptığı bilgilerine yer verilmiştir. Hatta isyan bastırıldığı takdirde Ruslardan sığınma talep eden Ubeydullah, sığınma talebi kabul edildiği takdirde aşiretine mensup olanları Rus vatandaşı yapacağının garantisini verir.
20. yüzyılın başında Osmanlı ve İran içinde çıkan Kürt İsyanları Rus çıkarlarına hizmet etmiştir. Bu dönemde Hamidiye Alaylarının Taşnak Ermenilerle çatışması Rusların çıkarlarına ters düşse de, Kürtlerin Ermenilerle çatışmasını önlemek ve Rusların Kürtler için daha iyi bir devlet olup taraflarına çekme konusunda çok çaba sarf edildiği bilinmektedir.
Ruslar, Kürtlere Batı ve bölge ülkelerine karşı savaş durumunda tampon görevi görmeleri için yoğun mesai harcamışlardır. Bu tampon görevinin Ermeni ve Kürt işbirliği sonucu gerçekleşeceğini düşünen Ruslar; İran’ın batısı ve Osmanlı’nın doğu bölgesinde Kürt-Ermeni birlikteliğiyle bir devlet kurmayı da düşünmüşlerdir.
Bu dönemde İran’ın önde gelen Kürt aşiret liderleri Rusya’ya yanaşmıştır. 1905’te gerçekleşen Rus Devrimi Kürtleri etkilemiştir. Bu durum Kürt isyanlarının artmasını sağlamıştır.
1917 Devrimi’ne kadar Ruslar Yakındoğu’ya yerleşmeye başlamış; Kürtlere olan ihtiyacı daha da artmış ve konsolosluklar aracılığıyla bir takım Kürt aşiret liderleriyle ilişkileri kuvvetlendirmişlerdir. Çarlık döneminde Kürtlerle ilişkide Rusların istekleri Kürtler tarafından büyük oranda gerçekleşmiştir. 1930’lu yıllara kadar Kürtlerle bağları ve ilişkileri kopmamıştır.
1954 Bağdat Paktı’nın kurulmasıyla Sovyetler, yetiştirdiği kızıl Molla Mustafa Barzani’nin 1958’de Irak’a dönmesiyle Türkiye’deki ayrılıkçı Kürt Hareketi sol kökenli akımla birlikte güçlenmiştir.
Irak Kürtleri ile Sovyet-Rusya arasındaki ilişkilere baktığımızda; Türkiye ile Sovyetlerin ilk yıllarında Irak’taki Kürt lider Mahmut Berzenci’ye yardımlar kesilmiş ancak; 1927-28 İngiliz Hava Kuvvetleri’ne karşı ayaklanma Sovyet-Rusya istihbaratınca organize edilmiştir.
Barzanilerle 1940’larda yeniden temasa geçen Ruslar, İran’daki Kürt Hareketi’ne katılmaları için Irak Kürtlerine desteklerini esirgememiştir. Sovyetler, İran’da Pers Gilan Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulmasını desteklemiş ancak 1921’de yıkılmıştır.
1927’de İran-Sovyetler arasında saldırmazlık anlaşması imzalanır. Ancak İran’ın Nazi Almanya’sı ile geliştirdiği ilişkiler neticesinde Sovyet-İran İlişkileri Rusların beklentilerine cevap verememiş; II Dünya Savaşı öncesi Alman tehdidine karşı birleşen Sovyet-İngiltere hattı ile İran’ı işgal kararı almışlardır.
Sovyetler İran’ın kuzey topraklarını işgal edince ve bölgedeki kalıcı hâkimiyeti adına Azerbaycan Türkleri ve Kürtlerle ilgili politikalar geliştirir. Aynı dönemde İran’da yaşanan birçok Kürt İsyanında Rusların parmak izleri görülmektedir. Sovyetler, Kürt kartı ile Mahabad Kürt Cumhuriyetinin doğumunu hazırlar. Kaynaklar o dönemde Mahabad ’da yaşayan Kürtlerin evlerinde Stalin fotoğraflarının duvarları süslediğini belirtmektedir. Sovyet Rusya, silah yardımlarının yanında matbaa makinesinden, bando takım teçhizatına dek hemen her alanda ayrılıkçı Kürtleri desteklemiştir.
Günümüzde yapılan silah ve mühimmat desteğinin temelinde de Kürt hareketinin kızıl molla lakaplı Barzani ile başladığını görmemiz gerekmektedir. Bölgedeki ayrılıkçı Kürtleri daha açıkçası Türk ve Türkiye düşmanlarını günümüzde sadece binlerce tır dolusu silah yardımıyla ABD-Batı desteklemekle kalmamaktadır. Rusların belirtilen tarihlerden itibaren hiçbir şekilde koparmadığı ilişkiler; başta silah ve siyasi desteği görmezden gelemeyiz. Hele ki, geçmişte birçok Kürt aşiret liderinin Rusya yanlısı olduğu, Sovyet Rusya’ya olan bağlılıkları ile günümüzde BTÖ’nün Suriye uzantısının Moskova’da ofisi ilişkilerin sürdürüldüğünü göstermektedir.
İlişkiler sadece siyasi anlamda değil silah desteğiyle de devam etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak’ın kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik operasyonlarında, Avaşin-Basyan bölgesinde devam eden Pençe-Yıldırım operasyonunda tespit edilen bir mağaraya düzenlenen operasyonda, iki adet Rus menşeli 9K310 Igla-1(NATO Rapor Adı: ‘SA-16 Gimlet’) tipi omuzdan atılan hava savunma sistemi (MANPADS) ele geçirilmiştir.
Rusya Federasyonu BTÖ Stratejik İlişkileri
Önceki senelerde Rusya’nın komünizm çerçevesinde yönetilmesi ve PKK terör örgütünün Marksist-Leninist ideolojiyi esas alması, bu ikisi arasındaki benzerlikleri ortaya koymaktadır. SSCB ve ardılı Rusya Federasyonunun ayrılıkçı bölücü örgütlere yardım ve desteği uzunca bir dönemdir bilinen bir gerçektir. Bu ülkenin bölücü terör örgütleri içinde en çok destek sağladığı PKK’dır. Tabi elbette bunun pek çok sebebi vardır. Bunlara girecek olursak bu makalenin boyutu kitap seviyesine çıkacağından hem yayımlanması hem de okuyucu açısından oldukça zorlaşacaktır. Ancak BTÖ’nün, Türkiye’de ilk silahlı saldırılarını gerçekleştirdiği terör eylemlerinde, KGB’nin pek çok destek verdiği bilinmekte ve açık kaynaklarda ifade edilmektedir.
Gerek SSCB gerekse ardılı Rusya Federasyonu tarafından örgüte verilen desteğin pek çok sebebi olmakla beraber; Türkiye’nin, Kafkasya ve Orta Asya’da güçlü ve etkin olmaması için BTÖ’nü destekledikleri ve kullandıklarını söylemek doğru olacaktır. Türkiye’nin örgütü yok etmeye yaklaştığı zamanlar olmuş ancak Rusya’nın yaptığı gizli yardımlarla örgüt yok edilemediği ifade edilmektedir.
Ruslar ve Çeçenler asırlardır aynı topraklarda yaşamlarını devam ettirmektedirler. Bu iki halk arasında pek çok kez problem çıkmıştır. Çeçenler, Ruslara karşı bir bağımsızlık savaşı içinde olduğunu söylemiştir. Türkiye, resmî açıklamalarında Çeçenistan’a destek olmadığını belirtse de, 1990‟lı yıllarda Rusya, bu açıklamaya inanmamış ve Türkiye’ye karşı BTÖ üzerinden oynayarak, örgüte büyük destekler sağlamıştır . Çeçenlerin özürlüklerini açıklamasından sonra, sürgündeki Kürtler, Rus meclisinin de yardımlarıyla Moskova’da toplanmıştır. 1996 yılı ve sonrasında bölücü terör örgütü birden çok toplantısını Moskova’da gerçekleştirmiştir. Halen Moskova’da PYD/YPG’nin bürosunun olduğu bilinmektedir.
Türkiye’nin Kafkasya’daki ülkelere benzer stratejiler uygulaması ve kendi bölgesinde etkin roller üstlenmesi, Rusya’ya sürekli rahatsızlık vermektedir. Pek çok nedenden dolayı Rusya çoğu zaman BTÖ’ne silahlı yardımlarında bulunmuştur. Rusya Federasyonu uyguladığı politikalarda terör örgütü lehine açıklamalar da bulunmuştur. Kremlin yönetimi, bölücü terör örgütünün Irak ve Suriye uzantılarına da yardım/desteklerde bulunmuştur. Suriye’nin günümüzdeki konumda olmasında büyük rol oynayan baba-oğul Şam rejimleri, direkt olarak kutsal ruh gördükleri Rusya’dan yardım almaya devam etmektedirler.
Yararlanılan Kaynaklar
- Uluslararası Güvenlik ve Terörizm, oemerkalayci34@gmail.com
- Makalenin ilk kısmı 11 Mayıs 2021’de yayımlanmıştır.
- Irak’ta hava savunma ve tanksavar füzeleri ele geçirildi, 10 Mayıs 2021, https://www.savunmasanayist.com/irakta-hava-savunma-tanksavar-fuzeleri/
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.