Soğuk Savaş Öncesi ve Sonrası Değişen Güvenlik Olgusu
Güvenlik kavramı, net ve açıklayıcı bir izahı olmamakla birlikte, tehdit, korunma, hayatta kalma, devlet, gibi farklı çağrışımları içerisinde barındıran bir kavramdır. Aynı zamanda geçmişten günümüze kadar ki tarihsel süreç içerisinde, siyasi, sosyal ve ekonomik çerçevede zaman içerisinde kullanım alanı genişleyen anlam bilimsel bir olgudur. Biraz daha açmamız gerekirse, güvenlik; net bir tanımı ve izahı olan bir kavram olmaktan ziyade, farklı belirleyici faktörler ışığında farklı tanımlamalar kazanan bir kavramsallaştırmadır. Güvenlik kavramı, sistem içerisindeki hukuki düzenin sağlanabilmesi ve sürdürülebilir olması, bireylerin korkudan uzak bir biçimde yaşamalarının sağlanması ve kendilerini güven içerisinde hissetmeleri ile doğrudan ilişkilidir (Püsküllüoğlu, 1995: 497).
Uluslararası İlişkiler disiplininde güvenliğin girift bir kavram olduğuna dikkat çeken ilk isim Arnold Wolfers’tır. Wolfers’a göre; “Güvenlik, nesnel olarak, kazanılmış değerlere yöneltilen tehditleri ölçmektedir, öznel olarak, bu değerlere saldırılacağı yönünde korkuların olmamasıdır” (Wolfers, 1952).
Bu tanımlamadan hareketle, güvenlik olgusunun merkezinde tehdit kavramının var olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bağlamda, Uluslararası İlişkilerde güvenliği yorumlarken, iki temel soruyu göz önünde bulundurmamız gerekmektedir: Bu sorulardan ilki; kimin için güvenlik, diğeri ise neye karşı güvenliktir (Açıkmeşe, 2019).
Kimin için güvenlik sorusu bizleri güvenliğin öznesine, neye karşı güvenlik ise bizleri güvenlik tehdidine götürmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve sonrasında BM’in kurulması güvenliğin dönüşümü açısından önemli bir gelişme olmuştur (Balcı, Kalyoncuoğlu & Kalyoncuoğlu, 2019). 1945 sonrasında düzenlenen konferansta, savaş sonrasındaki istikrarlı ortamın sürdürülebilirliği açısından bir örgüt kurulması fikri bütün taraflarca kabul edilmiştir (Burak, 2019).
Soğuk Savaş, İkinci Dünya Savaşı’nın iki büyük kazananı olan ABD ve SSCB, ve bu devletlerin çevresinde gruplaşmış devletler arası gerilimin doğrudan birbirlerine karşı silah kullanmadan devam ettiği süreci ifade etmektedir (Tokatlı, 2022). İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte güçler dengesinin değişmesi ve akabinde Soğuk Savaşın patlak vermesi, Batı Bloğu ile Doğu Bloğu arasındaki mücadelenin başlangıcı olmuştur (Burak, 2019). Biraz önce ifade etmiş olduğum kim için ve neye karşı güvenlik sorularını Soğuk Savaş öncesi ve Soğuk Savaş’a kadar ki zaman içerisinde ele alacak olursak, güvenliğin öznesini devletler, güvenliğin tehdidini oluşturan etmenleri ise askeri sorunlar olarak ifade edebiliriz. Aslında bu noktada geleneksel bir güvenlik anlayışının var olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Geleneksel güvenlik anlayışında, devlet merkezli ve askeri tehdit odaklı bir bakış açısı hakimdir (Kanbal, 2012). Biraz daha açmamız gerekirse Soğuk Savaş dönemi güvenlik kavramı savunma kavramıyla özdeş olarak ifade edilmektedir. Soğuk Savaş dönemi süresince güvenlik konuları sürekli olarak askeri güç ile bağdaştırılmış ve bu perspektifte askeri güç ile ilgili konular, devletlerin daima birincil hedef noktaları olmuştur (Yorulmaz, 2014).
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte değişen Avrupa ve dünya coğrafyası akabinde birden çok yeni olgu ve sorunların da doğmasına neden olmuştur (Öztürk, 2007). Soğuk Savaş dönemi boyunca güce dayalı ve devleti merkezde tutan, anarşizmin etkin olduğu uluslararası sistem anlayışı hakimken (Morgenthau, 1970, s. 270-273), Soğuk Savaş sonrası dönemde küreselleşmenin de etkisini göstermesi ile birlikte oluşum gösteren yeni tehdit algıları da çeşitlilik göstererek, güvenlik olgusunun genişleme ve derinleşme süreci başlamıştır.
Soğuk Savaş’ın sona ermesi, iki kutuplu sistemden tek kutuplu sisteme doğru bir eğilim olması, teknolojinin yaygınlaşması ve devletlerin birbirleri ile bağımlı hale gelmeleri risk ve tehdit algılarını değiştirerek güvenlik ortamının değişken bir hal almasına neden olmuştur. Bu noktadan hareketle, Soğuk Savaş sonrası özellikle eleştirel düşüncenin de ön plana çıkmasıyla güvenlik algısı, devlet merkezli olmaktan birey merkezli olmaya doğru gelişim göstermiştir (Çikrıkci, 2017). Uluslararası sistemi tehdit eden unsurların başında sadece devlet olmadığı, devlet dışı aktörlerin, uluslararası örgütlerin de sistem içerisinde tehdit unsurları arasında yer aldığı ön plana çıkmıştır (Tokatlı, 2022). Soğuk Savaş dönemi sonrası eleştirel yaklaşımlar sergileyen yeni kuramlar, Soğuk Savaş öncesi realizm kuramının benimsediği temel varsayımların önemini yitirdiğini ve aynı zamanda uluslararası sistem içerisindeki hadiseleri ve devletlerin davranış biçimlerini açıklamada yetersiz kaldığını ortaya koymuştur. Özellikle güvenlik alanındaki çalışmalarda artış gösteren teorik çeşitlilik 90’lı yıllar sonrasında hız kazanmıştır.
Sonuç
Sonuç olarak, uluslararası sistem içerisinde güvenlik kavramının farklı dönem ve koşullarda ortaya çıkan tehditlere ve risklere göre şekillenmesinin yanı sıra, Uluslararası İlişkiler literatüründe, uluslararası teoriler ışığında da tarihsel süreç içerisinde gelişim gösterdiğini görmekteyiz. Devlet merkezli bir güvenlik anlayışından, birey merkezli güvenlik anlayışına doğru bir eğilim yaşanmıştır. Soğuk Savaş öncesi güvenlik kavramı daha çok devletleri yakından ilgilendiren, askeri sorunlar ve güç politikaları çevresinde şekillenirken, Soğuk Savaş sonrası bu durumun değişkenlik gösterdiğini görmekteyiz. Artık güvenlik olgusu Soğuk Savaş sonrası ekonomik, insani, çevre ve küresel güvenlik gibi konular ile ön plana çıkmıştır.
Stratejik Ortak Misafir Yazarı
Kaan Dükal
KAYNAK
Kaynakça
[1] Püsküllüoğlu, Ali. (1995), Türkçe Sözlük, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
[2] Wolfers, Arnold. Discord and Collaboration: Essays on International Politics. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 1962.
[3] Açıkmeşe, S. (2019). Kavram Avcıları: Güvenlik Nedir? [Video]. Retrieved from https://www.youtube.com/watch?v=npNZM3DACuk&t=12s
[4] Balcı, M., Kalyoncuoğlu, K., & Kalyoncuoğlu, S. (2019). 374. Retrieved 4 September 2022, from https://www.researchgate.net/publication/337164047
[5] Burak, B. (2019). Uluslararası Politika Akademisi – (UPA) – GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ‘GÜVENLİK’ KAVRAMI. Retrieved 7 September 2022, from http://politikaakademisi.org/2019/10/12/gecmisten-gunumuze-guvenlik-kavrami/
[6] Tokatlı, S. G. (2022). Soğuk Savaş Dönemi Güvenlik Algısında Yaşanan Değişim ve Uluslararası Sistemin Değişen Dinamikleri. Vakanüvis-Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 7 (1) , 376-406.
[7] Kanbal, B. (2012). Uluslararası Politika Akademisi – (UPA) – ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE GÜVENLİK ALGISI. Retrieved 7 September 2022, from http://politikaakademisi.org/2012/08/07/uluslararasi-iliskilerde-guvenlik-algisi/
[8] Yorulmaz, M. (2014). “DEĞİŞENˮ ULUSLARARASI GÜVENLİK ALGILAMALARI BAĞLAMINDA TÜRKİYE-YUNANİSTAN İLİŞKİLERİNDE “DEĞİŞMEYENˮ GÜVENLİK PARADOKSU. Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, 3(1).
[9] Öztürk, Z. (2007). SOĞUK SAVAŞ SONRASINDA YENİ GÜVENLİK ÜZERİNE KURAMSAL TARTIŞMALAR. Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, 8(2), 95-109. doi: 10.18354/esam.322535
[10] Morgenthau, H. (1970). Uluslararası Politika. (B. Oran, & Ü. Öskay, Çev.) Ankara: Sevinç Maatbası.
[11] Çikrıkci, T. (2017). ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE GÜVENLİĞİN REFERANS NESNESİ SORUNSALI: KLASİKTEN YENİYE KAVRAMSAL BİR ANALİZ. İKTİSADİ Ve İDARİ BİLİMLER DERGİSİ, 3(6).
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
İlişkili Makaleler
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.
E-BÜLTENE ABONE OLUN
Stratejik Ortak yazarlarının makalesi ve haritalar ücretsiz e-postanıza gelsin.
Abone oldunuz, teşekkürler.
Bir şeyler yanlış oldu. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.